GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
10 Ocak 2019 Perşembe

Vekillerin suskunluğu

Çok bekledim;

“Biz halktan milletvekili olmak için oy istedik, Meclis’te temsil yetkisi istedik. Şimdi neden belediye başkanı olmak isteyelim! Böyle ciddiyetsizlik olur mu?

Partimizde yerel yönetimlerde hizmet verecek onca nitelikli insan varken, neden her yere aday olmak isteyelim! Bizlere bu obezliği yakıştıranları kınıyoruz…” gibi şeyler söylemelerini…

Bir açıklama beklemenin beyhude olduğunu fark edince de derdimi yazıya dökeyim dedim.

Umutsuzluğumuzu büyütüyorlar. Bu hırsı, bu doyumsuzluğu, bu samimiyetsizliği gördükçe, yapıla gelen siyasete ilgim yok oluyor. Günümüz siyasal partilerini, demokrasinin ve insanın değerinin korunmasının önündeki en büyük engel olarak görmeye başladım.

Durumu, “adaylık herkesin en demokratik hakkıdır” gibi son derece muğlâk bir gerekçeyle savuşturmayı tercih edenler olabilir. Ama böyle bir açıklamaya verilecek cevap elbet de var.

Demokrasiler son derece kurallı yönetim biçimleridir. Demokrasiyle yönetilen batılı, kendini tutmayı bilen insandır. Muktedirim ama yapamam, diyebilen insandır.

Bizde ise vasatlığın, sığlığın toplumsal standarda dönüştüğü bir vakıadır. Satıhlaşma her yere, her şeye sirayet ediyor. Siyasal partiler ve siyaset de bu tükenişten nasibini ziyadesiyle alıyor.

Dolayısıyla demokrasi, bu topraklarda, bir yönetim biçimi olarak batı demokrasilerinden ayrılıyor, şarklı kimliğe bürünüyor. Batılının, “Doğu için iyidir” dediği bir durum çıkıyor ortaya. Osmanlı döneminde böyle diyorlardı; “Bon pour l’orient.”

Hoş değil ama yaşatılanlar insanda bu denli sevimsiz çağrışımlar yapıyor.

Meclis’te o olacak, belediye başkanlık koltuğunda o oturacak, bakanlık koltuğunda hakeza, olunacak önemli ne varsa hepsini o olacak… “Yürü ya kulum!” demişler ya… Hırs aklın önüne geçmiş, bir kere…

İnsanın en çok zoruna giden de; gözünü siyaset bürümüş kurtarıcılara, seçimler yoluyla, “bizi yönet!” diyor olmak.

Seçimle gelen büyüklü küçüklü efendilere bakıp bakıp -Seçimle Gelen Krallar- Maurice Duverger’yi anıyorum.

Hal böyle iken, yerel seçimlerde tercihleri belirlemesi gereken yerelleşme sorunları, yerel siyaset, yerelde demokrasi gibi konular üzerinde kafa yormayı bir kenara bırakıp, “kim başkan olacak” başlığı altında adeta magazin programları yapılması ayrıca düşündürücüdür. Yerel basın ve aday adaylarının taraftarları, utanmasalar bahis oynayacaklar.

Belediye başkanlığı için adı geçen vekillerin suskunluğu, durumu sessizce kabullenişleri benim zoruma gidiyor. Aday olurlarsa oy vermeyeceğim. 24 Haziran’da verdiğim oyla idare etsinler.