Bu Trump bize savaş uçağı satışını engelledi mi?
Engelledi…
Benim Suriye sınırımdaki terörist YPG’ye MPG’ye…
10 bin kamyon silah ve mühimmat verdi mi?
Verdi…
Senin cebindeki Türk Lirası’nı eritmek için…
Yıldırım harekata girişti mi?
Girişti…
Pişkin pişkin tüm dünyaya…
“Türk Lirası, çok güçlü dolarımız karşısında hızla düşerken, Türkiye’den gelen çelik ve alüminyum üzerindeki gümrük vergisinin ikiye katlanmasına onay verdim…” diye seslendi mi?
Seslendi…
Özetle…
Türkiye’yi ekonomik olarak zayıflatmak için…
Her çareye başvurdu…
Biz ne yaptık?
“Bu ekonomik savaşı kaybetmeyeceğiz” dedik…
Karşı taraf afalladı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “B Planı”nı devreye soktu:
“Amerika’nın elektronik ürünlerine boykot uygulayacağız... Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var… Kendi ülkemizde Venüs Vestel var…”
Ekonomik tetikçilere verilecek en güzel cevap…
***
Cumhurbaşkanı bir Arap atasözünü seviyor, sık sık da kullanıyor…
“Men Dakka Duka…”
Anlamı, “Eden Bulur”…
Yani, “Yapılan bir kötülük karşılıksız kalmaz, kötülük yapan kötülük görür…” anlamında…
Tam yaşadıklarımıza uygun…
Bize kötülük yapan, bir şekilde kötülük görür…
***
Gelelim işin gerçeğine…
Cumhurbaşkanı Erdoğan “ABD’ye boykotu”...
Neden elektronik ürünlerden başlattı?
Ürün yelpazesi (cep telefonu) pahalı olduğu için mi?
Mümkündür…
Ancak benim bir önerim var…
Türkiye cep telefonu mezarlığı…
Faturası içinde kredi kartıyla alışveriş çılgınlığı başladığından beri…
Her yıl telefon değiştirenler var aramızda…
İş işten geçtikten sonra…
Hazine Bakanı Albayrak bile…
“Arkadaşın maaşı 2000 lira, 5000 liralık İPhone’u nasıl taksitle alıyor?”
Demedi mi?
Demek ki, bizde var bir “yanlışlık”…
***
Telefon filan, elektronik cihazlar pahalı şeyler…
Biz ABD menşeli mallara boykot yapacaksak eğer…
Çok tüketilen…
Pahada hafif şeylere karşı…
Nefsimizi köreltelim…
Mesala…
Sam Amca’nın “gazlı içecek” markalarından vazgeçelim…
Ne menem bi’şi ise, bilemem…
Dünyada her saniyede 10 bin adet tüketiliyor…
Bunu boykot edelim…
Reklam olmasın diye adını yazmıyorum…
O markanın geçen yıl Türkiye cirosunun…
Sıkı durun…
10 milyar liraya yakın olduğu iddia ediliyor…
İçmeyin o zaman kardeşim…
En azından bir süre…
ABD’nin kafasını duvarlara vurduralım…
O’nun yerine halis mulis yerli malı gazoz tüketin…
***
Başka başka?
Amerikan giyim markalarından…
Kasanın başında tüketiciyi “cin gibi” çarpan…
Jean dediğimiz kot pantolonlardan vazgeçin…
Yerli kot giyin…
Yerli parfüm var bi’sürü, onları sürünün…
Dünyaya mal olmuş hamburger markalarından vazgeçin…
Gözleme yiyin, olmadı lahmacun isteyin…
Çikolatada yerli markaları deneyin bi’süre…
Çocukların bayıldığı patates cipsleri var…
Janjanlı janlı bakkal kapılarında…
Yedirmeyin çocuklarınıza, zaten obez yapıyor…
Biliyorum ev hanımları kızacak ama…
Almayın ABD menşeli o temizlik ürünleri…
Tariş alasını üretiyor…
Yumuşatıcısı bile var Tariş’in…
Allah’ın maden sodasının bile…
Amerikan malı olanını tüketiyoruz…
Neden?
Bizdeki karın ağrısı mı yapıyor?
Diş macununda ABD markasını bırakın…
Şampuanda da öyle…
Sürmeyiver saç kremi birkaç ay…
Görsün Sam Amca gününü…
Bak…
Çocuk bezi için size bi’şi diyeyim mi?
Alasını yapıyoruz Türkiye’de…
Almayalım Amerikan firmasınınkini…
Marka bebek bezi ile gösteriş yapıyor, demesinler…
***
Size minik bir örnek vereyim…
Bundan 15 sene önce…
Ülker, piyasaya ilk yerli gazlı içeceği sundu…
O sırada iki ünlü ABD kola markası…
Piyasanın yüzde 90’ına hakimdi…
“Kola Turka” iki yılda…
Sektörde ikinci marka oluverdi…
Üstelik reklam filmleri o arkadaşlar “utansın” diye…
Ünlü gazlı içeceğin doğduğu topraklarda…
Amerika’da çekilmişti…
Sonra ne hikmetse Japonlar’a satıldı…
***
Demem şu ki…
ABD’nin fiyatı yüksek tüketim ürünlerini…
Mesela…
Cep telefonu gibi…
Tamam, boykot edelim ama…
81 milyonun tamamı beş bin liralık telefon alamıyor ki…
Biz bu boykota sonuna kadar kararlıysak…
Önce…
Amerikan cikleti çiğnemekten vazgeçelim!
İşte o…
“Turp Efendi”yi…
Pardon…
Trump Efendi’yi daha fazla acıtır…
Üstelik…
Çenemiz de yorulmamış olur!
Sonsöz: “Sen verdikçe dost görünen çok olur; iste de gör hepsi yok olur… Sen kendine yetmeyi öğren, tüm dünyanın malına gönlün tok olur… / Mevlana…”