GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
22 Nisan 2018 Pazar

Kayınbiraderi, ‘Cumhurbaşkanı olmak istiyorum’ deyince…

Bugün Pazar…

“Atatürk’ü asla unutmayalım, unutturmayalım…” diyerek…

Bir kez daha…

“Zaman Tüneli”nin içinden süzülüp, yanıbaşınıza gelelim…

***

Gazi Mustafa Kemal…

İzmirli Latife Hanım’la..

1923-1925 arasında…

Tam 1000 gün evli kaldı…

Latife Hanım’ın beş kardeşi vardı…

En büyükleri Latife Uşakızade idi…

Diğerlerini…

İsmail Bey, Ömer Bey, Vecihe Hanım, Rukiye Hanım ve Münci Bey diye sıralayabiliriz…

Atatürk hepsini tanıma / sevme fırsatı buldu…

Birini, diğerinden ayırmadı…

Ne var ki, en küçük kayınbiraderi ile yaptığı bir sohbet…

Şu sıralarda çok yaklaşan…

“Cumhurbaşkanlığı Seçimi” öncesi…

Atatürk’ün ibretlik sözleri açısından önemlidir…

Ve dahi, bu öykü…

Çok az kişi tarafından bilinir…

***

Tarih; 1932 / Ocak ayının ortaları…

Ulu Önder Atatürk, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun balosuna katılır…

O baloya gencecik hukuk öğrencisi Münci Uşakızade de katılmıştı…

Münci, Atatürk’ün boşandığı eşi Latif Hanım’ın…

En küçük erkek kardeşiydi…

1910 doğumluydu…

Gazi ile Latife Hanım evlendiğinde…

Henüz 13 yaşında ya var ya yoktu…

O sırada 22 yaşını süren genç adam…

Atatürk’ün salona girdiğini görünce…

Kararlı adımlarla Şükrü Kaya’nın yanına gitti, kulağına eğilip bir şeyler söyledi…

Bunun üzerine Şükrü Kaya biraz çekinerek de olsa…

Münci’yi, Gazi Paşa’ya takdim etti…

Atatürk, ilk önce anlamadı veya işitmedi…

Sonra birden yüzü aydınlandı:

“Ne o? Münci mi? Sen Münci misin?” diyerek, eski kayınbiraderine döndü; yanındakilere şöyle dedi:

“Biliyor musunuz, ben bunu 10 sene evvel kucağımda hoplatırdım…”

Belli ki, küçük kayınbiraderini  vaktiyle pek sevmiş; fakat Latife Hanım’dan ayrıldıktan sonra hiç görmemiş…

Gazi Paşa, bir eli Münci’nin omzunda…

“Şimdi kaç yaşındasın? Hangi mektebi okudun? Ne tahsil ediyorsun?” gibi sorular soruyor; ilgisi, memnuniyeti giderek artıyordu…

Ve ilgisinin nişanesi olarak şu soruyu sordu:

“Eh, daha sonra ne olmak istiyorsun?”

Münci, ilk önce önüne baktı, sonra başını kaldırarak şu cevabı verdi:

“Reisicumhur olmak istiyorum…”

Gazi Paşa hayretle irkildi… Buz gibi bir sessizlik ortalığı kapladı… Herkes birbirine korku ve endişeyle bakıyor ve Atatürk’ün bu küstah(!) çocuğa ne şekilde haddini bildireceğini merakla bekliyordu…

Gazi, şöyle etrafına göz gezdirdi… Münci’yi yukardan aşağı süzdü ve ani bir ifade değişikliği ile O’na gülümseyerek:

“Reisicumhur mu olmak istiyorsun? Tebrik ederim seni” dedi…

Ve devam etti:

“İnsanın hedefi çok uzakta olmalı ki, hiç olmazsa yarı yola varabilsin! Bu yalniz fertler için değil, milletler için de böyledir… Bir millet, emellerinin yükseldiği nispette yükselir…”

Gazi Paşa’nın sesi heyecanlanmış, yüzü hafifçe kızarmıştı… Bir adım ileri attı… Salondaki herkese hitap eder gibi, sesini daha da yükselterek şunları ekledi:

“Bugün milletçe hedefimiz en mütemeddin (medeni) milletlerin seviyesine ulaşmak, hatta bu seviyeyi aşmaktır… Bu asla imkansız değildir… Türk’ün zekası, Türk’ün Ata’dan özellikleri buna müsaittir… Yeter ki, Türk Milleti hedefini iyi seçsin ve hedefe varmaya azmetsin…”

Gazi Paşa bunları söyledi ve etrafındaki konukların arasından süzülerek ilerledi…

***

Bu olayın kahramanı Münci Uşakızade…

Her ne kadar 22 yaşında böylesi bir şerefe eriştiyse de…

Kaderin garip cilvesi…

Gazi Mustafa Kemal’in tarif ettiği yarı yola bile varamadı…

Zekası ve kültürü ile herkesi hayran bırakan bu genç…

Aynı yılın sonbaharında…

23’üncü yaşına bile giremeden…

Bir kaza kurşununa kurban gitti!

 

Sonsöz: “Daha son sözünü söylemedi hayat; belki yarınlar, mutlu sonlar var!”