GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Melek ERYAZICI
YAZARLAR
11 Şubat 2021 Perşembe

Dönüşüm Durağı: Hegemonya

Tarih, kültür ve politika ekseninde şekillenen hegemonya kavramı,

İtalyan filozof Antonio Gramsci’nin

güç dinamikleri bağlamında,

bir grubun başka bir grup üzerinde

egemen olma mücadelesini ele alan bir yaklaşımdır.

Siyasi iklimin egemen kültürle oluştuğu savından ilerleyerek,

toplumların hayli karmaşık ve travmatik hikayelerinin

bu kavram dahilinde evrilme süreçlerinin incelenmesi,

mevcut güçlerin savunduğu ideolojilerin ve

söylem egemenliğinin devamlılığı açısından

koşulların elverişliliği ile doğru orantılıdır.

Onay ve toplumsal destek, bu kavramın işleyiş prensibinde

hem anahtar hem de güdüleyici unsurdur.

Mevcut değişim ve dönüşüm planlamasında

hedef düşüncenin ne şekilde empoze edileceği,

hangi ideolojik araçların kullanılacağı,

servis edilecek mecraların tesisi ve

grupların fikri temsil araçlarının gözlemlenmesi

hegemonik sürecin belirleyici unsurlarıdır.

Kültürel hegemonya ise,

egemen düşüncenin ikna yoluyla toplum bazında tesisi

ve etkinliğini sağlamaya yönelik çaba dizinidir.

Yumuşak güç olarak da bilinen bu kavram,

kitlelerin açık biçimde belli düzenlemelerle

kontrol edilmesi amacını güderken,

ekonomik ve kültürel alanlarda

varsıl-yoksul dinamiklerinde

denge oluşturmayı hedefler.

Toplum genelinde

uzlaşı destekli pozitif imaj oluşturma ereği,

bütüncül, paylaşımcı ve ulaşılabilir sistem olgusu ideolojisinin

benimsenmesini destekler.

Amaç; cinsiyet ayrımcılığı, eğitim fırsat eşitsizliği, sosyal güvence problemleri gibi

mevcut sorunsallar dahilinde kültürel farkındalık oluşturarak,

yapısal dönüşümün ideoloji bazında sürekliliğini sağlamaktır.

Bu dönüşme ve yapılandırma meyyali,

öyle birden bire gerçekleşmez.

Arzu ve akıl arasında kurulan köprünün

ideolojik sağlamlığı,

kültürel zeminde kalıcı duygudaş iletişim oluşturmakla mümkün.

Düşünsel erozyonun yol açtığı ötekileştirme acziyeti

ve bilhassa farklı düşüneni soyutlama algısı,

Cemil Meriç’in de yoksunluktan dem vurduğu gibi

“akmayan bir çeşmeye” dönüştürür ruhu.