GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Melek ERYAZICI
YAZARLAR
7 Ocak 2021 Perşembe

Ağzımdaki Ağu

Kim ne derse desin...

Silkelenip, kendimize gelmeli,

şiddetin yol açtığı o korkunç sese kulak vermeli,

“Bilinçlenmeli ve toplumu bilinçlendirmeliyiz”.

Diyorum, diyoruz da,

Eşitsizliği körükleyen politikalar bertaraf edilmedikçe,

Yasaların uygulanmasındaki yetersizlikler belirlenmedikçe,

ve kültürel normlar modern dünyaya evrilmedikçe

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği

kanayan yaramız olmaya devam ediyor.

Dün ve bugünün

Apaçık ortada olan gerçeği

İhmal,

Umursamazlık,

Yaşamsal duyarsızlık...

Kadına yönelik istismarı tetikleyen en önemli unsurlar.

Yetersiz insani becerilerin,

Olmamışlığın, evrilememişliğin

Öfkenin ve yetersizlik hissinin

Kum torbası ve müsebbibi değildir kadın...

Toplumsal güç dinamiklerinin

kadına yönelik şiddeti kanıksamış döngüsünde

oradan oraya savrulan,

Hegemonya denilen zihniyetin iki dudağı arasında sıkışmış kadın;

Evvel ezel

Hiçliğin ve yaftalı usanmışlığın zehirli safrasını yutarak,

Kendi acısından sağ çıkabilmeyi,

Günleri birbiri ardına eklemeyi,

Bedeni ve zihni bin parçaya bölünmüşken,

İçinde mayalanan isyanı bastırabilmeyi öğrendi...

Bu durum acınası bir durumu da gözler önüne serdi.

Nesilden nesile aktarılan bu tutum

İnsani bir meziyet değil, öğrenilmiş çaresizliktir ancak.

Hala...

Toplumun kadına etiketlediği sıfatlar dahilinde nefes alan

İfadesine bulaşmış bu donuk gerçekliğin himayesinde,

dilsiz uşağa döndürülen sayısız kadın,

çürümüş ve köhnemiş zihniyetlerin kıskacında

ölümün soğuk ellerine terkediliyor.

İçinde biriktirdiği cümleler çoğalırken

Her gün biraz daha kendisinden eksilen,

Nereden bakılırsa bakılsın,

Hakikatin “mesele” olarak irdelenmediği toplumlarda

Kadın kendisi olabilmenin savaşını veren,

nefret ve hayranlık uyandıran, toplumsal bir meta.

Dünyanın çoğu yerinde,

Basiretsiz, eğitimden, gelişimden ve insanlıktan yoksun,

Sığ zihniyetlerinde boy veren bu güç ihtirası algısızlığının

riyakar sahanlığında

kadının varoluş hikayesi

yitişi üzerinden yazılıyor.

Oysa ki,

Kadının toplumsal çehreyi yansıtma gücü

Kendinden başka kimse olma zorunluluğunun bulunmayışı idrakıyla birleşirse...

Bir düşünsenize...

Bu düşü gerçek kılmak elimizde...

Düşünü yaşayabilen ve düşündüğünü aktarabilen

kadınların çoğalması ümidiyle;

Virginia Woolf’un yıllar öncesinden kulağımızdaki pası silecek çağrısıyla bitirelim:

“Kadınlık korunması gereken bir uğraş olmaktan çıktığı zaman her şey mümkün olur.”