GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
7 Şubat 2021 Pazar

Devlet dediğin böyle adamlarla yönetilir!

Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk’ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bu kez yine…

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

Gazi Mustafa Kemal ile ilgili…

Son derece değerli özgün notları bugünlere taşıyan…

Herkesi saygıyla analım…

***

Yıl 1934…

Genç Cumhuriyet, arkasında 10 yılı bırakmış bile…

O tarihte…

Milli Eğitim Bakanı, Niğdeli Abidin Özmen

Bir sabah, Atatürk’ün yaverinin geldiğini haber verirler…

Buyur eder…

Yaver, yanında iki çocukla Bakan Bey’in makamına girer…

Cumhurbaşkanı’nın mektubunu uzatır…

Abidin Özmen zarfı özenle açar, mektubu dikkatle okur:

“Yaver Bey'le, size iki fakir ve kimsesiz çocuk gönderiyorum... Bu çocukları, uygun göreceğiniz, bir liseye (parasız yatılı olarak) kaydını yaptırın...”

***

Atatürk’ün emrinin…

Asla tartışılmayacağını bilen Bakan Özmen…

Orta Öğretim Genel Müdürünü çağırtır ve şu direktifi verir:

“Yaver Bey’in yanındaki bu iki çocuğun evrakını alınız ve onların Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırıp, her ikisi için de üçer yıllık paralı yatılı makbuzlarının veli ve ödeyen hanesine Atatürk'ün ismini yazdırarak bana getiriniz…”

***

Olacak şey değildi…

Milli Eğitim Bakanı, Atatürk’ün “parasız yatılı” talimatını…

Nasıl olur da…

Değiştirip, “paralı yatılı”ya çevirebilirdi?

***

O günlerin idealist Milli Eğitim Bakanı Abidin Özmen…

Cumhurbaşkanı’na iletilmek üzere…

Hemen oracıkta özel bir mektup yazar, Yaver’e verir…

O mektupta şu satırlar yer alıyordu:

***

“Muhterem Atatürk, Yaver Bey'le göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım... Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi biri bulunduğu için; bu çocukları fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız hem de mantığımız izin vermedi... Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi'ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım... Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum...”

*** 

Atatürk, mektubu dikkatle okur…

Sonra…

Başbakan İsmet İnönü’ye telefon eder…

“Bak senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı…” diyerek olayı anlatır…

İnönü, Bakan adına özür dilemeye çalışırken…

Atatürk, O’nu susturur…

“Özür dilemene gerek yok İsmet…” der…

Ve sözlerinin gerisini şöyle getirir:

“Çok memnun oldum… Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve doğruyu gösterebilse…”

***

Tarihi değeri yüksek bu anının unutulup gitmesine gönlü razı olmayan o Bakan’ın yeğeni mimar Rahmi Özmen, 15 Ağustos 1985’te bu mektubu gazeteci-yazar Vahap Okay'a iletir... O da gazetesinde yayımlar…

İşte Mustafa Kemal’in Bakanları böyleydi… Işık saçıyorlardı…

Nokta…

Sonsöz: “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”