GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
27 Şubat 2019 Çarşamba

Bir başkan gider yenisi gelir ama kervan devam eder!

60’lı, 70’li yılları hatırlayın…

Osman Kibar, İzmir’i ne kadar değiştirdi?

Ulaştırma Bakanlığı sayesinde…

Direkt Karşıyaka yolcuları için “Altınyol” yaratıldı…

Alsancak’ta sokaklar asfaltlandı; rahmetlinin unvanı “Asfalt Osman” kaldı…

Boynuzlu troleybüsler tarih oldu, otobüs kralımızdı…

İhsan Alyanak geldi…

Tansaş’ı yarattı…

Bayraklı sırtları gecekondu merkezi oldu…

İhtilal’le gidinceye kadar İzmir için elinden geleni yaptı?

Peki, İzmir ne kadar değişti?

Burhan Abi (Özfatura) geldi; hükümet arkasındaydı…

Üst geçitlerle, kent trafiği nefes aldı…

Kent Koop’ların yaratılmasında isim babası oldu…

Uydu kent anlayışının adamını attı…

İzmir’de dğişen başka n’oldu?

Yüksel Çakmur geldi, ilk işi…

Tarihi mezbahayı yıkmak oldu, yenisi Buca’da yükseldi…

İlk kez İzmir’e 1.600 otobüs aldı…

Metro ihalesi için ilk imzayı attı…

Büyük Kanal Projesi ile Tansaş’ı geliştirdi…

Tarihi Asansör’a ve Dario Moreno Sokağı’nı kente kazandırdı…

Kent merkezinden…

Dolmuş, minibüs ve seyyar satıcıları kaldırdı…

İzfaş’ı kurdu, bugünlere gelmesini sağladı…

Bunların hepsini beş yıla sığdırdı…

Tekrar Burhan Abimiz (Özfatura) geldi…

1994-1999 arası…

Alyanak’ın, Basmane’den Halkapınar’a transfer ettiği otogarı…

Bornova’ya taşıdı; pek de güzel oldu…

Fevzipaşa’yı deldi, metronun ilk adımını attı…

Bunun dışında…

İzmir’in ve İzmirli’nin hayatında “iz bırakan” ne değişti?

Sonra…

Rahmetli Ahmet Piriştina geldi…

Büyük Kanal Projesi'ni adım adım tamamladı…

İzmir Körfezi'nin makus talihini tersine döndürdü…

Körfez’in rengi, yıllar öncesinde olduğu gibi giderek mavileşti…

Gerisi için ömrü yetmedi…

Aziz Kocaoğlu

15 yılda bu kadim kent için yapılabilecek her şeyi yaptı…

Saymaya gerek yok, “su gibi” aziz oldu…

Demek ki…

İzmir’in son 45 yılına damga vuran…

Altı belediye başkanı…

İzmir’e aşkla sarıldı, var gücüyle çalıştı…

Şimdi onları saygıyla, minnetle yad ediyoruz…

Sıra…

Seçim’i kazanırsa…

Tunç Soyer’de…

***

Projelerinin “birinci bölümü”nü anlattı…

“Aşk’la İzmir” diyerek başladı…

“Mart’ın Sonu Bahar” diye bitirdi…

Projelerini “cemre”ye benzetti…

Cemre, Arapça’da “kor” halindeki ateş anlamına geldiği için…

Bu, “Birinci Cemre” dedi…

İkisi Şubat’ta, üçüncüsü Mart başlarında toprağa düştüğü için…

Doğal olarak…

Soyer’in “son iki Cemre”ni bekleyeceğiz…

İlk Cemre’nin yarattığı heyecan çok hoş…

Masalsı anlatım, rüya alemine yolculuk gibi…

Ancak…

O mistik havaya Tepekule pek yakışmamış…

Bi’de diyorum ki…

İkinci, üçüncü maddeden sonra ceketini atsa…

Kollarını sıvayıp, kendisine çok yakışan o şık yeleği ile…

Sunumu devam ettirse ne güzel olurdu…

***

Bir özel “hissediş” de benden…

Dikkat edin, bakın, bi’daha izleyin…

Tunç Soyer’in sunumunda…

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin…

“Kurumsal Devamlılığı”nı göreceksiniz…

Belli ki…

Büyükşehir bürokrasi zirvesinden…

Çok olumlu / faydalı bir “el” almış…

***

Sadece bi’yerde “vahim” hata var…

Önceki gün, Aziz Kocaoğlu…

İzmir’e “Kokuyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslenmişti:

Büyük Kanal’da emeği geçen herkesten, bütün belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun... Artık o sorun kalmadı... Bu algı yönetimidir… İzmir kokmuyor… (‘Kokuyor…) diye propaganda yapanlar, 31 Mart akşamı cevabını görür…”

Peki, dün Tunç Soyer ne dedi?

Şunu söyledi:

Malum yavaş şehirden geliyoruz… Ama yavaş yavaş hızlanacağız ve İzmir’in koku sorununu kesinlikle çözeceğiz…”

Oldu mu şimdi, oldu mu ya?

Neyse, geçti gitti; durmayalım üstünde!

***

Tunç Soyer’in yeni “İzmir Vizyonu”nun…

İki ana hedefi var:

Birincisi, ki en zoru: Tüm İzmir genelinde refahın eşitlenmesi…

İkincisi, ki birinciden zor: Kentin kökleriyle bağlarının güçlendirerek refahı arttırmak…

Projelerin hepsi güzel, hepsi anlamlı…

Hepsi, İzmir’i bir “tık” daha yukarı taşıma hasreti taşıyan…

Bir yüreğin ritmi gibi…

Fazlası var, eksiği yok; kaldı ki…

Gerisi de gelecek anlaşılan…

Ama, en az projeler kadar önemli bir “vurgu” var…

Belki projelerden bile önemli…

Nedir o?

Bilene, bilmeyene…

Ciddiye alana, hafife alana…

İzmir gerçekten bir “prenses” ise eğer…

Prensesi isteyene de, yan gözle bakana da…

Hatta…

İçi gidene şıkır şıkır bir “İzmir’in Tarifi…”

***

“Hiç kimse İzmir’i tek tipleştiremez… Kimse İzmir’i dünyadan koparamaz. Kimsenin gücü İzmir’i korku coğrafyası yapmaya etmez… İzmir barışın, kardeşliğin kenti, demokrasinin limanıdır... Kardeşlik ve barış olmadan ne demokrasi ne de adalet ve kalkınma mümkün değildir... Biz özgür, neşeli ve uyum içinde yepyeni bir hayatı İzmir’den inşa etmeye başlayacağız ve bunu tüm Türkiye’ye yayacağız… İzmir’den yakacağımız ateş har olup hem Anadolu’ya hem Akdeniz’e yayılacak…”

***

Bitiriyoruz…

Yakın tanığı olduğum son 45 yılda…

Altı İzmir Reisi’nin koyduğu her taşa…

Bir taş daha eklemeye yemin etmiş Tunç Soyer’e…

Diğer “cemreleri” bile beklemeden…

“Yolun açık olsun…” diyenlerin / diyeceklerin sayısı…

Şimdiden…

Kıyamet gibi olduysa eğer…

Ötesi…

Teferruat…

Nokta!

Sonsöz: “Sevmek, kuru odunlar gibi sessiz ve sakin yanmaktır… / Hz. Mevlana…”