GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
16 Şubat 2013 Cumartesi

Zihniyet dönüşümü…

Dost sohbetlerinin en klişe sorusudur bu.
İzmir neden yerinde sayıyor?
Ya da neden ilerlemesi gerektiği gibi ilerleyemiyor?
Aslında yanıtı çok kalabalıktır bu sorunun.
Kimilerine göre İzmir’in talihsizliğini anlamak için bandı en az 30 yıl geriye saymak lazımdır. 
Kimileri ise şanssızlığı son 10 yılda arar. İzmir’in iktidardan ayrı düştüğü, zıtlaştığı yıllarda…
Hangi zaman diliminde olduğunun da bir önemi yok aslında. Önemli olan İzmir’in kan kaybının sürdüğü gerçeğinin farkında olmaktır. Nedenlerini sorgulamak ve kentin önündeki engelleri tek tek kaldırmak durumundayız bugün.
Aslında son 1,5 yılda kentin üzerindeki ölü toprağının kaldırılması adına doğru bir konjonktür yaşanıyor. Kaplumbağa hızında yürüyen ve en yakınındaki kentlerin bile gerisine düşen, kamu yatırımları yönüyle ihmal edilen, ideolojik çatışma alanının merkezinde kalarak, iki ateş arasına sıkışan, gittikçe içine kapanan bir İzmir…
Kamu yatırımlarının ‘ulufeymiş gibi’ sunulduğu, kimi zaman tehditlerin savrulduğu, aba altından sopaların gösterildiği bir İzmir…
Korkularının esiri olan ve CHP açısından ‘odun da konulsa olur’ denilecek bir kaleye dönüşen İzmir…
Dahası düne kadar böyle bir İzmir vardı karşımızda.
Yakın gelecekte siyasi iktidarın İzmir’i yeniden okuması, kente yönelik siyaset dilini değiştirmesi, baskıyla, tehditle değil hizmetle, projeyle kapıların çalınması İzmir adına bir dönüm noktası kabul edilebilirdi. Hala da edilebilir.
Lakin gelişmelere baktığımda kentin en önemli sorununun aslında yatırımlar ya da projeler olmadığını görüyorum.
Bana göre İzmir’in en önemli sorunu zihniyet… Ve de yetişmiş insan...
Ve acilen kentin zihniyetinde bir dönüşüm gerekiyor.
Klişelerle günü kurtaran, bayatlamış ezberlerin arkasına sığınan, kalıplaşmış, kokuşmuş söylemlerin esiri olan, iş yerine laf üreten, dedikodularla beslenen yapının hemen her kademede tasfiye edilmesi gerekiyor. Ve köprüden, altgeçitten önce, gecekondu dönüşümünden de önce zihniyet dönüşümüne ihtiyacı var bu kentin.
Uzun lafın kısası İzmir’in tıkaçlarından kurtulması gerekiyor.
Bir kişi 22 yıl boyunca bu kentin ticaret odası başkanı olarak aralıksız kalabiliyorsa mesela…
Milletvekili, belediye başkanı söz konusu olduğunda hala akla aynı 3-4 kişi geliyorsa…
Bırakın bir siyasi partinin liderini, 26 milletvekilinin en az yarısın bu kentte ikamet adresi bile yoksa…
Bazıları BİE Genel Sekreteri Loscartales’ten bile az geliyorsa bu kentte…
Bırakın siyasette lider çıkarmayı, bakan bile yetiştiremez hale gelmişse bu kent…
Bakan ihtiyacı Erzincan’dan, Ordu’dan karşılanıyorsa…
Yerel iktidarı elinde bulunduran CHP’nin A Takımı’nda bir tane bile İzmirli yoksa…
Ve tüm bu manzaradan kimse rahatsız olmuyorsa…
Gerisini siz düşünün artık.
Hal böyleyken İzmir yakın zamana kadar 6 ay bitmeyen metroyu 6 ay da kokusu eksik olmayan körfezi konuşan bir kentti.
Şimdilerle durum değişti mi sanıyorsunuz?
Bakmayın siz 35 proje ile hükümetin ‘yatırım’ atağına kalktığına…
Ya da bitmeyen metroların sessiz sedasız hayata geçtiğine…
İzmir projeler üzerinde bile siyaset yapmayı bilmeyen bir kent olmayı sürdürüyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun ‘metro çabasını’ yakinen izledik.
Merhum Piriştina’nın elini bile sürmediği metro projelerine 4 koldan başlayıp yaşadığı onca soruna, maruz kaldığı tonca eleştiriye rağmen geri adım atmadı.
Aliağa-Menderes’in üst yapısını tamamlayıp 80 kilometrelik ağın bugün tıkır tıkır işlemesinde katkısı çok büyük. Karşıyaka ve Buca’da yer altına alınan hat üzerine 40’a yakın istasyon, üst geçit yapıp 600 milyon gibi rekor yatırımla projeyi hayata geçiren Kocaoğlu, Bornova’da meydana getirmeyi başaramasa da metronun ucunu Evka3’e kadar götürmeyi başardı.
Eleştirilerin en yoğun yaşandığı hatta gerek rakibi AK Parti’den gerekse de kendi partisi CHP içinden yükselen homurtulara rağmen Üçyol-Üçkuyular’daki inatçı duruşunu bozmadı.
Her türlü sürprizi yapan zemin, o zeminde bataklığa saplanan, batan şirketler…
Üstüne KİK ve ağır siyasi saldırı…
3 durak sonra Üçkuyular’a uzanacak metro için aslında geri sayım başladı. Eleştirilerin acımasızca yürütüldüğü süreçlerde bile aynını söyledim.
Kocaoğlu’nu cesaretinden dolayı kutlamak gerekiyor. Bu projede başına gelen pişmiş tavuğun başına ancak gelmiştir. Muhalefet tabi ki eleştiri görevini yerine getirsin. Ama eleştiriler de hakkaniyet ölçüsünü kaçırmamak, gözüne gözüne vurmamak, kente çivi çakmaya çalışanların şevkini kırmamak lazım.
Belki o dönem mesajımı anlamayan AK Partili dostlar şimdilerde beni çok iyi anlıyor. Çünkü bu kente çivi çatmaya çalışırken benzer saldırılarla kendileri muhatap oluyorlar.
Saldırıların odak noktası Konak Tüneli…
Gerek tünel üzerindeki çatlayan evler gerekse Konak yönünden girişte yaşanan hukuki sorunlar üzerinden… Kentteki bazı medya organları, gazeteci büyüklerimiz olan biteni görmezden gelse de AK Parti ile CHP arasındaki yeni savaş alanı Konak Tüneli…
Tünel üzerindeki gecekondularda yaşanan çatlaklara anında müdahale eden ve can/mal güvenliği konusunda sağlıklı adımlar atan bakanlık yine de eleştirilerden kurtulamıyor.
İzmir’i 3 dönem kesintisiz TBMM’de temsil eden ve yerel meselelerde pek fazla sesi çıkmayan Milletvekili Oğuz Oyan Bakan Yıldırım’a tam 18 soru sormuş Konak Tüneli’ne ilişkin…
Soruları yakından inceledim. 18’i bulmak için epey zorlanmış Prof. Dr. Oyan…
Aziz Kocaoğlu’nun ‘İş yapıyorsanız başınıza bunlar gelebilir. Ben bu durumdan siyasi kazanç umacak, başkalarının başına gelen üzücü olaylar üzerinden ileri-geri konuşacak adam’ değilim derken yakın siyaset arkadaşı Alaattin Yüksel’in Konak Tüneli üzerinden siyaset devşirmeye çalışmasını da doğrusu anlamakta zorlanıyorum.
Tavşana kaç tazıya tut demek değilse bu hamleler nedir?
Ya da metro üzerinden siyaset yapan AK Partililerden ne farkı kalmıştır Yüksel ve Oyan’ın…
*
Oysaki Konak Tüneli’ne ilişkin söylenecek çok şey vardı.
Neden/nasıl ihalesiz yapılabildiği, neden güzergah değişikliğine gidildiği, kentle neden tartışılmadığı vs.   Ne zaman…
Kazma vurulmadan önce… Bugün Konak Tüneli İzmir’in yakından izlediği, heyecanla beklediği, Buca-Karabağlar trafiğini rahatlatacak bir proje olarak görülmektedir. Yani İzmirliler açısından Konak tüneli en az metro kadar gerekli, önemli bir projedir. Kentin ağır zemininde iğneyle kuyu kazar gibi titizlikle yürütülen ‘tıpkı Üçyol-Üçkuyular Metrosu gibi’ projeye karşı olur olmaz eleştirilerde bulunmanın bu noktadan sonra kimseye bir faydası olacağına inanmıyorum.
Madem bu kentte 1,5 yıldır ideolojik çarpışmanın yerini proje siyaseti aldı. CHP’lilere tavsiyem Konak Tüneli’ne ‘gecikmiş’ eleştiriler getirip hep eleştirdikleri AK Partilere benzeyeceklerine, İzmir’i fuarcılık liginde 3-5 basamak yukarıya taşıyacak Gaziemir’deki Yeni Fuar alanını anlatsınlar.
Ya da giderek ‘karışık kuruşuk’ bir hal alan stadyum meselelerine başkanları Kocaoğlu kadar kafa yorup, kentin göbeğindeki rant kokularının peşine düşsünler.

DEVAMI GELECEK…