GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
10 Kasım 2011 Perşembe

Yüz çiçek açsın, bin fikir tartışılsın…

Eğer belimi doğrultup yataktan kalkabilseydim, şu saatlerde ‘Atatürk’e Saygı Yürüyüşü’nde yürüyor olacaktım. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen yürüyüşe katılacak; yokluktan bir vatan yaratan, 7 düvele karşı ulusuyla verdiği onurlu mücadeleden başı dik çıkmış bir komutana/büyük lidere duyduğum saygıyı/minneti dile getirenlerin arasında olacaktım.
Lakin, dün öğleye varmadan belimden gelen ‘tık’ sesinden sonra…
Eve çakılıp kaldım…
İlaçlar, sıcak su torbaları, masajlarla filan.. Yarı oturur, yarı yatar vaziyette yazmaya çalışmaktan başka bir şey yapacak durumum yok.. Belimdeki ağrının izin verdiği ölçüde gazeteleri okumak var bir de…
8-9 gazetede onlarca köşe yazarı içinde, 10 Kasım’la ilgili ‘işte tam da bu’ dediğim yazının, sitemizin yazarı Rıfat Serdaroğlu’nca dile getirilmiş olduğunu görmekse, bu ağrılı günde keyif aldığım anlardan biri oldu.
Özellikle 12 Eylül darbesinden sonra ‘Atatürk adına’ yapılan anma ve kutlamaların, bırakın Atatürk’ün anlaşılmasını/sevilmesini/sayılmasını sağlamayı… “Bu darbeciler, Atatürk’ten nefret ettirmeyi mi amaçlıyorlar acaba” diye zaman zaman düşündüklerimi… Sevgili Serdaroğlu aynen yazmış. Kalemine sağlık…
* * *
 
Kasım başında, ‘Patron gözüyle İzmir’ başlığıyla verdiğimiz anonsta, şöyle demiştim:
“İki yıl önce… Egedesonsöz’ün yayın hayatına başladığı günlerde, tam da İzmir üzerine tartışmaların hararetlendiği dönemde, bir dizi röportaj başlatmıştım.
Uzun yıllar İzmir’de yaşayıp, İstanbul’a yerleşen, bu kentin kodları hakkında fikir sahibi olan gazetecilere, ‘İstanbul’dan İzmir’in nasıl göründüğünü’ sormuştum.
Yılmaz Özdil, Ergun Babahan, Erdal Şafak, Güngör Mengi, Ece Temelkuran, Dinç Bilgin, Celal Başlangıç’la başlayıp sonrasında Hikmet Çetinkaya, Ertuğrul Özkök’le devam eden o röportajların üzerinden epey zaman geçti.
Bu süreçte bir referandum, bir genel seçim yaşandı.
Ama İzmir üzerine tartışmalar bitmedi.
İzmir’i yere göğe koyamayanlarla, ayağı taşa takılsa bunu İzmir’i eleştirmek için fırsat bilenler arasında karşılıklı atışmalar bazen söndü, bazen alevlendi.
Yeni olansa, “İzmir’de eksen kayıyor mu” tartışmalarıydı…
Ve ‘iş dünyasında’ bir karın ağrısı olduğunu gösteren işaretler birer ikişer ortaya çıkmaya/dökülmeye başlandı.
Mesela, EGİAD’tan yansıyan karın ağrısı, ‘kalpak krizi’yle baş verdi.
‘Bir gazetecinin görevi, olan biteni yazmak kadar, olan bitenlerin ardında neler yattığını da anlamaktır’tan yola çıkarak; bu kez, İzmirli işadamlarının kapısını çaldım.
Düşüncelerini, fikirlerini, kent hakkındaki görüşlerini, medya aracılığıyla daha fazla öğrenebildiğimiz isimlerden ziyade; az konuşan, ama kentteki etkileri tartışılmaz olan işadamlarıyla görüştüm.
Konuşmayı kabul edip zaman yaratan Sıtkı Şükürer’e, Uğur Yüce’ye, Samim Sivri’ye, Geza Dologh’a ve Öner Akgerman’a İzmir’i, yıllar içinde İzmir’in nasıl değiştiğini/değişemediğini sordum. Onlardan bir ‘İzmir fotoğrafı’ istedim.
İş dünyasının penceresinden İzmir’in ekonomi ve siyasetinin nasıl göründüğünü anlamaya çalıştım.
Ben sordum, onlar yanıtladı; meslektaşım Haggay Baysel de objektifini konuşturdu…
Kendi adıma dolu, doyurucu, bilgilendirici, zihin açıcı bir çalışma olan röportajların ilki; ESİAD eski Başkanı Sıtkı Şükürer’le başlayacak.
Umarım bu çalışma, sizin de düşünce dünyanıza katkı koyar.”
 
Sizin de bildiğiniz gibi, Sıtkı Şükürer ve Uğur Yüce ile yaptığımız röportajlar yayınlandı; diğer isimlerle yaptıklarımsa, hafta başından itibaren sırasıyla yayına girecek.
Önce Egeli Sabah’ın yayın yönetmeni sevgili Ünal Ersözlü’nün köşesinde yer bulan Sıtkı Şükürer röportajına, bugün de Hürriyet Ege’nin temsilcisi Deniz Sipahi atıfta bulunmuş. Sevgili Deniz, uzun röportajdan bir alıntıyla, tartışmaya katkıda bulunmuş.
Bir başka sevindirici katkı da ulusal basından gelmiş bugün.
Star gazetesinde Aziz Üstel, köşesinde Uğur Yüce röportajından bahsederek, önümüzdeki günlerde ‘Tayyip Erdoğan’da sonra AKP’nin durumu’nun çok tartışılacağını yazmış. Sayın Üstel her ne kadar röportaja kaynak göstermese de, söylenenlerin hiç değilse bir paragrafının tartışılmasına imkan sağlamış…
Önümüzdeki günlerde/haftalarda Samim Sivri, Öner Akgerman, Geza Dologh ile devam edecek röportajlardaki fikirleri, umarım daha çok katılımcı tartışır,
‘Demokrasinin beşiği İzmir’ tanımına uygun olarak, ‘yüz çiçek açar, bin fikir çarpışır’ umarım.  
Hakaretsiz, kabalaşmadan, bu kente yaraşır uygar ölçülerde elbet…
 
(Mao Zedong’a ait olan ‘yüz çiçek açsın, bin fikir çarpışsın’ sözü, bazı kaynaklarda “bin çiçek açsın, bin fikir çarpışssın’ olarak geçiyor. Benim kaynağım Vikipedi; bilgilerinize…)