GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Mayıs 2011 Salı

Yoksa CHP Günay’ı gözüne kestirdi mi?

Genel seçim öncesi liderler kozlarını meydanlarda paylaşırken yerelde de hamle savaşları kızışmaya başladı. Başbakan Erdoğan, ‘bol vaatli’ projelerle yoksul kesim üzerinde etkili olmaya çalışan Kılıçdaroğlu’nu ‘yalancılıkla’ itham ederek halkın gözünden düşürmenin derdinde.
Erdoğan’ın bir diğer hamlesi ise Demirel-Kılıçdaroğlu ittifakını terse çevirip merkez sağ oylarının olası hareketini önlemek. Ve son hamlesi CHP’yi ‘din düşmanı’ parti ilan etmek suretiyle, Muhammet Çakmak gibi ilahiyatçılar üzerinden cemaatler ve de muhafazakar seçmen üzerinde etkili olmaya gayret eden CHP’nin planını suya düşürmek.
Yozgat’ta Milli Şef İsmet İnönü döneminden kalma ‘CHP cami kapatıp, ahır yaptı’ belgesi açıklayan Erdoğan, bir yandan da Batı Çalışma Grubu (Başbakanlık Takip Kurulu) belgeleri üzerinden Kılıçdaroğlu’nun SSK Müdürlüğü dönemine atıfta bulunarak, ‘Akrabalarını sınavsız işe aldı’ demek suretiyle CHP liderine sert darbeler indiriyor.
*
Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın canını fena sıkmış. Ve yine anlaşılıyor ki Kılıçdaroğlu’nun milyonları ilgilendiren bol vaatli projeleri tabanda ses getirmeye başlamış. Yoksa Başbakan Erdoğan, yerinde sayan CHP’ye bu denli ağır yüklenmezdi.
12 milyon yoksula ‘aile sigortası ve en az 600 TL maaş’, çalışsın çalışmasın tüm engellilere maaş, 9 milyon emekliye intibak yasası, köylüye ucuz mazot, KOBİ’ye faizsiz kredi vaat eden Kılıçdaroğlu, son dönem müttefiki Demirel’in taktiğiyle yürüyor.
Gittiği kasabalara il/ilçe, bakan sözü veren Kılıçdaroğlu’nun en büyük sorunu inandırıcılık. Bu ülkenin zenginliklerini dağıtırken hangi kaynağı kullanacağı konusunda sorun yaşayan Kılıçdaroğlu’nun yine de yoksul/işsiz/dar gelirli kesim üzerinde etkili olacağı bir gerçek. Reklam kampanyalarında AK Parti’den daha başarılı gözüken CHP, emekli, dar gelirli, engelli kesim üzerinde desteğini arttırmaya başladı. Bol vaatlerle altı aylık Genç Parti’nin bile yüzde 7,5 oy aldığı Türkiye’de devlet ve siyaset tecrübesine sahip Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha etkili olması en azından Uzan’dan daha inandırıcı olması bekleniyor.
Ancak CHP için öngörülen en iyimser tablo yine de yüzde 30’u geçmiyor.
*
Başbakan Erdoğan ise şimdiye kadar iktidarının sigortası olan yoksul kesimi Kılıçdaroğlu’na kaptırmamak için çabalıyor. Yakın zamana kadar en büyük amacı MHP’yi baraj altına itmek olan Erdoğan’ın son dönemde CHP ve Kılıçdaroğlu ile mücadele etmesi bu açıdan manidar.
*
Kaset skandallarıyla başı dertte olan MHP ise bel altı saldırılar üzerinden yaratılan mağduriyetin sandığa ‘olumlu’ yansımasını umuyor. Güneydoğu’da PKK yası için seçim bürosu kapattığı ileri sürülen CHP’nin ulusalcı kesiminden de oy almayı bekleyen MHP, tırmanan terör olaylarından sonra baraj sorununu önemli ölçüde aşmış görünüyor.
Bahçeli’ye yönelik son tehdide saatler kala MHP’de gergin bekleyiş sürerken, ‘Büskevit’in yarattığı tebessüm şantaj kasetlerinin etkisini aşmış görünüyor.
İzmir’e dönersek;
Büyükşehir ve ilçe belediyelerine yönelik ‘yolsuzluk’ operasyonlarının bir nebze toparladığı CHP İzmir’de yeni strateji Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay.
Operasyon CHP’yi toparlamış hatta ‘9. sıradakileri umutlandırmış’ olsa da siyasal alana etkisi giderek azalıyor. Burada AK Parti’nin süreci iyi yönetmesinin de rolü oldukça büyük.
Operasyonu neredeyse görmezden gelen, üzerine yorum bile yapmaktan kaçınan, meseleyi siyasal değil adli bir vaka olarak tanımlayan AK Parti’nin akil adayları, CHP’nin bu pastadan daha fazla pay almasını engelledi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise büyük bir demoralizasyon içinde ’40 yıllık dostum’ dediği yakın çalışma arkadaşlarının akıbetinden başka bir şey düşünmüyor. Siyasal açıdan CHP’nin en büyük kozu olan Kocaoğlu, seçime bir ay kala devre dışı kalmış görünüyor. Dahası bütün bu çorabı başına siyasetin ördüğünü görüp havlu atmış görüntüsü veriyor.
Kocaoğlu’nun ve de Büyükşehir’in topa girmediği, gazdan ayağını çektiği seçim sürecinde işin büyüğü ilçe belediyelere ve de ilçe örgütlerine düşüyor. Aday belirleme süreçlerinden, parti içi tasfiye operasyonları yüzünden genel merkeze kırgınlıkları olan çok sayıda örgüt ya da ilçe belediye başkanı ise sahaya inmekten hala çekiniyor.
Operasyonun kamuoyunda yarattığı ‘mağduriyet’ atmosferi dağılma belirtisi gösterirken CHP için seçim sürecinin aranan kanı Eski Genel Sekreteri ve AKP’nin adayı Kültür-Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olmaya başladı.
Büyükşehir operasyonunu Ilgaz Dağı’ndaki PKK saldırısıyla özdeşleştirerek Başkan Kocaoğlu’nu kızdıran Günay, sonraki süreçte de CHP’nin istediği noktaya gelmeye başladı.
Başkan Kocaoğlu ile ‘Ilgaz’ tartışmasından sonra kültür-sanat yatırımları’ tartışmasına da giren Günay’ın Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu’na yönelik ’12 Eylül artığı’ benzetmesi de önemli bir kitle tarafından ‘ağır’ bulundu.
*
Günay’ı kavgaya/mindere çekmek CHP’nin İzmir’deki ilk stratejisiydi hatta.  İzmir adayı olduğu açıklanınca eski yol arkadaşı Alaattin Yüksel’in ‘Dönek’ diyerek mindere çekmeye çalıştığı Günay, ‘İzmir’e kavgaya değil hizmete geldik’ diyerek bu saldırıyı usta bir manevra ile savuşturmayı başarmıştı.
Ama görünen o ki Günay, eski arkadaşlarının saldırısına daha fazla kayıtsız kalamadı.
Sinirlenen ve de çok sert bir üslup kullanmaya başlayan Günay, siyaseten bir dönem birlikte yol yürüdüğü arkadaşları tarafından çekildiği minderde bana göre kan kaybediyor.
Her gün proje açıklayan Binali Yıldırım’a dokunmak bir yana tek bir kelime bile etmeyen CHP’lilerin ağır taarruzuyla karşılaşan Günay, savunma yapmaya çalışırken kullandığı üslupla eleştiri oklarına hedef oluyor.
Sonuçta Günay eski bir CHP’li. Hem de ‘CHP’nin ikinci adamı olmuş, birinci adam olmak için Baykal’la yarışmış sembol bir isim. O’nun bugün AK Parti’de olması bile önemli bir kitle için başlı başına bir sorunken, CHP’lilerle kapışması kentteki siyasal kutuplaşmayı tetiklemeye yetebilir. CHP bu durumun farkında…
Günay’ı kızdırıp, saldırganlaştırmaya çalışıyorlar.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel, birlikte olduğumuz Tv programında kendi seçim bölgesindeki Yıldırım’ı bırakıp, sadece Günay’a yüklendi.
Ve de tarafımdan sorulan ‘Yoksa siz Ertuğrul Günay’ı gözünüze kestirdiniz mi?’ sorusunu ortada bırakarak…CHP'li Yüksel, eski yoldaşının sinir uçlarını iyi biliyor. Neresine basılırsa nasıl tepkiler vereceğini görüyor gibi... 'Günay'ın İzmir'de kimyası bozuldu, zaten eskiden de böyle sinirliydi' diyerek ateşin altına bir kaç odun daha atıyor.
Siyaset hamle ve strateji işidir. Nasıl Başbakan Erdoğan, bugüne kadar iktidarının sigortası olan yoksul kesimi kaptırmamak için meydanlarda belge üstüne belge açıklıyorsa CHP’nin de İzmir’deki tek şansı siyasal iklimin, kutuplaşmanın devamını sağlamaktır.  
Diyarbakır’da seçim bürosu kapatırken İzmir’de hiçbir kentte olmadığı kadar laiklik/cumhuriyet vurgusu yapması da seçim arifesinde gelen operasyonun altını’siyasal’ açıdan çizmeye devam etmesi de AKP’ye geçmiş eski bir parti büyüğüne saldırması da kentteki siyasal iklimin devamını sağlamaya dönük hamleler.
2009 öncesi kemikleşen ve yüzde 50’yi gören CHP’nin amacı en azından bu oranı korumak.
AK Parti ise 12 Eylül referandumundaki yüzde 37’lik desteği hanesine yazdırmaya çabalıyor.
Bakan Günay ve Yıldırım’ın yanı sıra teşkilatın adayları canhıraş çalışıyor.
Bakalım bu satrançta gülen taraf kim olacak?
 
Not: İzmir’de bağımsız adayların gayreti görülmeye değer. Ergenekon Partisi adına Tarcan Ülük bastırırken, Cumhuriyet Güç Birliği adayları Doğu Perinçek ve emekli general Yaşar Müjdeci’nin ekipleri de sahada adam adama markaja başladı.