GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
22 Ekim 2010 Cuma

Yemeğin sırrı çözülüyor

İzmir’’i karıştıran yemeğin üzerindeki sır perdesi aralanıyor. Eli kulağında diyebilirim hatta.’¶
Eğer bu yemek yendiyse’… Yani masada olduğu iddia edilen dört kişi, ’‘Kabak çiçeği dolması, deniz börülcesi ve laos’’ eşliğinde, kadeh kaldırıp şaraplarını yudumladıysa teknoloji bunu ortaya çıkarıyor.
Ama olayın hukuki sürece girmesi, yargıya intikal etmesi halinde tabi ki’… Kısacası kimin AK imin Kara olduğunun bilinmesine ramak kaldı.
Kim yalancı kim doğrucu, kim hain  kim ispiyoncu, itirafçı’…?
Tüm bunların bilinmesine şunun şurasında az bir süre kaldı.
Yemek yazarı Gazeteci Süleyman Gençel’’in üç farklı ifadesi, dahası yazısı var.
Önce yemeğin yendiğini, ikinci adamın birinci adamı satışa getirdiğini, kendine vaat edilen belgelerin gelmemesi üzerine birlikte yenen yemeği ifşa etmek zorunda kaldığını yazdı.
Amacı şuydu, buydu.
Fark etmez.
İkinci olarak Yunanlı dostu Balaskas üzerinden kendi kendini tekzip etti.
O yemeğin hiç olmadığını kaleme aldı.
En sonunda da yemeğin yendiğini ama Hızır’’la değil eski Genel Müdür Birol Soylu ile yendiğini, Soylu’’nun kendisini kullandığını kaleme aldı.
Hangi Süleyman’’a inanacağız? Diye ortada kalanlardansanız siz de. ’‘Biraz bekleyin’’ derim ben de. Son sözü yargı kanalıyla Turkcell söyleyecek çünkü. Hem de eli kulağında.
Cep telefonlarının izlendiğini biliyoruz. Hatta bu sayede emniyet suç ve suçluyla mücadele ediyor. İzmir’’e korku salan seri katilin bulunmasından tutun da pek çok olayda GPRS sistemi kullanıldı.
Telefonların dinlenmesinden değil, izlenmesinden söz ediyorum.
 
Adına GPRS, GPS, SPYARE gibi farklı şeyler dense de işin özü şu.
 
Adli bir vakada bir kişinin (tabi ki cep telefonu kullanıyorsa) nerede olduğu aşağı yukarı tespit edilebiliyor. Hem de geriye dönük yıllar öncesine kadar.
Haliç’’teki Simon’’lar’’ın yazınca içeri tıkılan, İstihbaratçı, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’’nın Türkiye’’ye armağanıymış sistem. Yani onun döneminde, onun talebiyle zorunlu hale getirilmiş.
Adı GPRS, GPS, SPYERA veya her neyse’… Eğer 4 kişi aynı mekandaysa teknik olarak bunu çözmek mümkün yani.
Dört kişiye ait cep telefonlarının aynı hücre başka bir deyişle aynı baz istasyona bağlı olduğu bilgisi, GSM operatörlerinden temin edilebiliyor. Tabi ki yargının talebi halinde’…
Hem de geriye dönük 5 yıla kadar.
Baz istasyonu durum raporuyla, hangi cep telefonunun hangi baz istasyonunda olduğu izleniyor, rapor edilerek arşivleniyor.
Çoğunlukla mahkemelerdeki şahitlikler için kullanılan sistem, ’‘Bu olayı gördüm, şahidim’’ diyen kişinin o tarih ve saatte o bölgede olup olmadığını ortaya koyarak şahitliğine delil teşkil edebiliyor.
Ya da suçluların, şüphelilerin izlenmesinde emniyet tarafından kullanılıyor.
 
Yendiği iddia edilen yemeğin tarihi ve yeri belli’… Fenerbahçe’’nin 2-2 berabere kaldığı Young Boys maçının oynandığı gün. Yani 28 Temmuz akşamında. Yer Çankaya Sipari Restoran, Gürel Rezidans’’ın 4. katı’… Saat zaten belli...
 
Eğer bu dörtlü gerçekten bu yemeği yemişse gerçek GPRS’’ten ortaya çıkacak. Turkcell, Avea, Wodafone firmalarının mahkemeye göndereceği bir belge ile dört kişinin değilse de o kişilere ait cep telefonlarının 28 Ağustos 2010 günü saat 23.00 civarında Çankaya’’daki Sipari restorana en yakın baz istasyonuna kayıtlı olduğunu ortaya koyabilir.
 
Eğer biri, bu dört ismin telefonunu, o gün alıp/çalıp, o restorana götürmemişse, bu dörtlü o yemeği yemiş demektir.
 
Gazeteci Gençel için değişen bir şey olmaz. Yemeğin hem yendiğini hem yenmediğini hem de Birol Soylu tarafından kullanıldığını yazdı çünkü.
Yazısında Fener maçının berabere bittiğinin altını çizse de üç ihtimalli bir yazı yazdığı için, dördüncü ihtimali yazmakta beis görmeyeceğini düşünüyorum ben.   
 
Birol Soylu iddialı. ’‘Bu yemek yendi. O saatlerde genel sekreter yardımcısının bana çektiği mesaj her şeyi ortaya çıkaracak, teknolojiye güvenin’’ diyor Soylu.
 
Ersu Hızır da iddialı: ’‘Yemek yemedim’’ dedi avukatı aracılığıyla.
Hatta hızını alamayan Hızır, yemeğin yendiği iddia edilen restorana ilişkin durum/tespit raporu istedi yargı kanalıyla.
 
O masada olduğu iddia edilen Genel Sekreter Yardımcısı da yargıya başvuruyor.
Yani’…
Maskeler düşecek. Kimin yalancı, kimin hain, kimin organizatör, kimin masum olduğu belirlenecek.
 
**
Senaryosu, prodüktörü, oyuncuları belli olan bir filmden söz ediyoruz. Kimin senarist, kimin yapımcı kimin oyuncu, kimin piyon olduğu yakında ortaya çıkacak, çıkmasına da’…
Ama olan İzmir’’e olacak. Kabak İzmir’’in başına patlayacak. Hatta patladı bile şimdiden.
Aziz Başkan mesela’… Son dönemde manşetlerden inmeyen, adı ’‘Yolsuzluk iddiaları, soruşturma, müfettiş, savcılık’’ gibi kelimelerle yan yana, alt alta yazılan Aziz Kocaoğlu...
Altı yılda dişiyle, tırnağıyla oluşturduğu Dürüst Başkan imajı, giderek eriyen, eritilen, zarar gören Başkan’…
Sadece Aziz Başkan mı?
CHP de aynı oranda zarar görüyor şu anda. Tüm bu mesele bir an önce kapanmaz, bir noktaya bağlanmaz ve sürüncemede bırakılırsa, hükümet bakanlık/savcılık/AKP bu işin üzerinde aylarca tepinecek, olayı genel seçime kadar kaşıyacak, CHP’’nin kalesinde ciddi gedikler açacaktır.
İş biraz daha kaşınır, çözümsüz bırakılırsa yıllar önce İstanbul kalesini düşüren Ergun Göknel meselesine benzeyecek, benzetilecektir hatta.
İşte o nedenle GPRS raporu bir an önce alınmalı, doğru ortaya konup, sonuçlarına herkes katlanmalıdır. Ama kritik genel seçim sürecinde, ’“kol kırılsa bile’’ yen içinde kalmalıdır.
Benden uyarması.