Siyaset’te “sessizlik” olmaz…
Olsa bile…
O politik arenanın tadı olmaz…
Rahmetli Süleyman Demirel…
Vefatından kısa bir süre önce şöyle demişti:
“Bu fötr şapkayla altı defa gittim, yedi kere geldim... Meydanlara çıksam Tayyip Erdoğan’ı yenerim…”
***
Demirel’in bu sözleri…
Politika’da…
Tansiyonun her daim yüksek olması gerektiğini hatırlatıyor…
Ucundan azıcık da olsa…
“Heyecansız Politika”…
Kimi mutlu eder ki?
***
Mümkün olduğunca “gizemli kalması” arzu edilse de…
Siyaset Dünyası’nda…
Dudaktan çıkan her cümle…
Politikacı’yı…
Ömrünün sonuna kadar “takip” eder…
Ve…
Günü, saati geldiğinde…
Politikacı verdiği o sözü masanın üstünde bulur!
***
Çok fazla telaffuz edilmese de…
Hatta…
Epeyi zaman olsa da…
Şu sıralarda…
“Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin Cumhurbaşkanı kim olacak?”
Muhabbeti…
Ankara’nın “dumanlı” kulislerinden…
Memleketin dört bir yanına dağılıyor…
Herkes biliyor ama…
Açık / seçik seslendirmek daha doğru…
Öyle ya…
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Dört ay önce…
(8 Mart’ta…)
Ne dedi?
“Benim için bu bir final… Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim ama buradan çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak…”
Bu ifade biçimi…
Sayın cumhurbaşkanından “duygusal” bir demet olarak…
Yakıştırılsa da…
Gönüllerde yeşeren…
Gerçekleşmesi “havada / karada” mümkün…
Farklı “projeler” de duruyor masanın üstünde…
Mesela…
Kimileri şunu merak ediyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2028'de yeniden aday olabilmesi mümkün mü?”
Evet; mümkün!
Çünkü…
Mevcut Anayasa’ya göre…
Erdoğan'ın (2028’de) yeniden aday olabilmesi için iki seçenek var…
Birincisi şu:
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin…
Cumhurbaşkanı'nın görev süresi dolmadan önce…
Seçimlerin yenilenmesi kararı alması…
Anayasa'nın 116. Maddesi, diyor ki:
“İkinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir…”
Ancaaak…
Bu durumun gerçekleşebilmesi için…
“360 milletvekili”nin oyu gerekiyor...
Cumhur İttifakı'nın Meclis'teki sandalye sayısı ise 313…
AK Parti ve MHP'nin…
Seçimlerinin yenilenmesi kararını alabilmesi için…
Yeterli sayıda oyu yok…
İkinci seçenek ise, anayasa değişikliği...
***
Peki; bu ihtimaller giderek daha sık dillendirilirken…
100 yaşındaki CHP…
Cumhurbaşkanlığı konusunda neler planlıyor?
***
Karşıdan bakınca “arzular şelale” heyecanı çok belli oluyor…
Mesela…
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın heyecanı…
İyice belirginleşti…
N’itekim…
Özgür Özel, "CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?" sorusuna…
Hatırlayın; nasıl cevap vermişti?
“Takımda iki forvet var... Teknik direktör, en formda oyuncusuna penaltı attırır…”
Zaten…
Mansur Yavaş’ı heyecanlandıran cevap da böyle olmuştu…
Kalbinden geçeni saklamadı Ankara’nın Reisi:
“Genel başkanımız bizi onurlandırdı… (İki forvetim var) derken beni de saydı… Somut bir cumhurbaşkanlığı süreci başlayana kadar bu konuyu ağzıma almayacağım. Somut bir süreç çıktığında partinin ve genel başkanın takdiri neyse onu yapacağız…”
***
Bitiriyoruz…
Neyle?
CHP’ye yarım asır emek vermiş…
Politika’nın her basamağında taçlanmış…
Bülent Baratalı’nın…
Çarpıcı yorumuyla:
“Sayın Erdoğan’ın, (Bu benim son seçimimim… Benden sonra gelecek kardeşlerime emaneti bırakabilirim…” diyor… Söyledikleri, gerçek duygularını yansıtmıyor… 2028’den önce yapılacak bir erken seçimde Meclis’ın kendini fesh etmesi sonucu aday olabilir… Bu konuda Anayasa’da yer alan sayılara takılmamak gerekir… Muhalefet, iktidardan gelen erken seçim isteğine (Hayır…) dilemez… Zaten şu aşamada muhalefet de erken seçim istiyor… Erken seçime (hayır…) demek muhalefet için zafiyettir… Seçim kaçkını ilan ederler… Anayasa’yı değiştirerek de Sayın Erdoğan aday olabilir… Parlamenter rejime geçme tartışmaları yeni Anayasa’da anlaşma konusu olabilir… Cumhurbaşkanlığı için süre konmayabilir… CHP buna da (hayır) diyemez… Çünkü parlamenter rejime geçme ihtimali de var… Sonuçta Erdoğan’ın bir kez daha adaylığı zor görünmüyor… CHP’de ise, sayın Özel’in deyimli ile şimdilik iki aday görünüyor… İmamaoğlu ve Yavaş… Hangisinin aday olacağını ise önümüzdeki eylül ortalarına üç kurultay (gençlik, kadın ve tüzük) belirleyecek… Bu kurultaylar adayın sayısını tek’e bile indirebilir… Bu üç kurultaydan kim baskın çıkarsa, adaylık şansı teke iner ve sonuçta örgüte ve parti meclisine egemen olan cumhurbaşkanı adayı olur… Çünkü tüzüğümüze göre cumhurbaşkanı adayını Parti Meclisi seçer… Yakın isim, şu anda bile İmamoğlu diye seslendiriliyor…”
Nokta…
Sonsöz: Politika, gerçekleri gizleyip yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermektir… / Sir Winston Churchill – İkinci Dünya Savaşı’nda Birleşik Krallık Başbakanı…”