GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
11 Temmuz 2016 Pazartesi

Türk solu İslâmcı olabilir mi?!

Biz İslâmcılar, eskilerde bir solcuyu İslâm’a davet ederken “İnanmayan biri, tövbe edip kelime-i şehadet getirirse bütün günahları af olur, hayata yeni doğmuş gibi günahsız başlar” derdik!  

Sömürünün her türlüsüne karşı emekten, haktan ve adaletten yana… aklı, bilimi ve sosyal gerçekleri önemseyen bir solcunun Müslüman oluşunun çağımızda Hz.Ömer’in İslâm oluşu gibi bir etki yapabileceğine inanırdık.

Bir Müslümanın İslâmcı olması, bu etkiyi yaratamazdı. Kuran, “Ey iman edenler, iman ediniz…”(4/136) demişti ama nedense bu ayet bizler üzerinde sarsıcı bir etki yapmıyordu! Bir yerlerde bazı şeyler hep eksikti. Eksik olan neydi; aramızda bunu bilen de yoktu!

Solcuların sürekli eleştirdikleri Müslümanın akıldan ve bilimden uzak olma halini pek anlayamıyorduk! Bu adamlar ne demek istiyor, diye bir gündemimiz de yoktu! En akıllımız ise Dostoyevski’yi kaynak göstererek “Bir matematikçi Allah’ın olmadığını kanıtlasa bile ben inanmaya devam ederim!” diyordu!

Bu üstatların peşinden gider akıl ve bilimi önemsemezdik!

Biz kendini Mümin sanan 1970-80’li yılların İslâmcıları, bir solcu gibi kelime-i şehadet getirerek hayata yeni doğmuş bir insan gibi günahsız da başlayamazdık. Çünkü bizler İslâm’la tanışmış, iman etmiş, hakikatin farkına varmıştık! Artık imanın ve İslâm’ın gereği ne ise onu yapmakla yükümlüydük. Yalan söyleyemezdik, hırsızlık ve yolsuzluk ise asla yapamazdık! Adam öldürmek, zina yapmak, iftira etmek… bizim ahlâkımız olamazdı!

Mümin yoksul olabilirdi ama ahlâksız olamazdı!

Beyaz bir elbisede siyah bir lekenin oluşmasına izin vermezdi!...  

O günler hakikaten güzeldi!

Bizler Mümin, Türkçüler günahkâr, solcular ise kâfirdi!

***

Zaman hızlı geçti, 2000’li yıllara geldik, milenyum çağına.

Bereketli günler başlamıştı; biz bir adım atardık, on adımlık yol alırdık!

Çoğumuz buna “Allah’ın lütfu!” diyordu.

Az sayıdaki İslâmcı ise “Bu işte bir hormonlama var! İnsan malzemesi Müminden çok hilkat garibesi varlıklara benziyor!” derdi ama bu sözlere kimse kulak vermezdi!

Solcular ise İslâmcı canlanmaya “Emperyalistlerin yeni oyunu!” diyordu.

Haksız da sayılmazlardı, çünkü Batı başkentlerini ziyaret eden abilerin sayısında ciddi bir artış vardı. Rivayetler muhtelifti ama kimse bir Müminin emperyalistlerin oyununa alet olabileceğine inanmazdı! Bu mümkün değildi!

Namaz kılan bir Mümin, feraseti ile asla oyuna gelmezdi!

***

Gün geldi Allah yardım etti, elimizi kolumuzu sallaya sallaya devlet kalesini fethettik!

Kısa sürede eski sevecenliğimizi, sempatikliğimizi yitirdik! Zafer sarhoşuyduk! Her fırsatı değerlendirip, kalede kim varsa hepsini dışarı attık.

Adalet dedik attık… Rövanş dedik attık… Ganimet dedik attık…

Sonra bir de baktık ki ata ata dönüşü olmayan bir yola girmişiz ki, Allah korusun!

Bu devlet kalesi çok ihtişamlı ve kavi görünse de aslında elini kolunu sallayanların fethedebileceği kadar da çok gedikli bir yerdi!

Topa tüfeğe de gerek yoktu!

Yeter ki hormon takviyesi olsundu!

***

Solculara yaptığımız “Müslüman ol kurtul!” çağrısını hatırlayanımız kalmadı! Tebliğ bitmiş, “Dinle ve itaat et” dönemi başlamıştı!

İnsanları Allah’a ve dinine davet etmeyeli neredeyse yıllar olmuştu!

Partiye, cemaate ve tarikata, hisse senetlerine çağrımız devam ediyordu…

***

Çok merak ediyorum, bu ülkede emperyalizme ve sömürüye karşı emekçilerin haklarını canları ile savunan adalet düşkünü solculara ne oldu?!

***

1970-80’li yıllarda İslâmcı iddialara solcular, bu işin içinde bir sahtekârlık olduğunu her fırsatta söylüyorlardı; biz ise reddediyorduk! Çünkü henüz “sınanmamıştık!”

Sonunda biz de sınandık!

Öyle bir noktaya geldik ki, ne ahlâklı olabiliyoruz ne de solculara İslâm’ı anlatabiliyoruz!

Fakat hırsımız ve kinimiz yerinde!

Kurnazlığın kralını yapıyoruz!

Akıldan ve bilimden hala çok uzaklardayız ama ilm-i siyaset denen lanet şeyin en iyisini hem de en yakınlarımıza reva görebiliyoruz!

***

Türkiye’nin son şansı kaldı; o da solun Müslüman olması!

Yeni Ömerlere ihtiyaç var!

Allah bizlere “Ey iman edenler, iman ediniz…” dediyse de bizler iyice imandan uzaklaşır olduk!

İnanın sözümüz çocuklarımıza bile geçmez oldu!

Beynini çatlatırcasına kullanmış, bilimi önemsemiş siz solcular, yine akıl ve bilim ile Müslüman olabilirsiniz! Bunu ancak siz başarabilirsiniz. Ezilen ve sömürülen halkların kurtuluşu için verdiğiniz mücadeleden asla ödün vermeden Müslüman olabilirsiniz!

Böylece hem İslâm’ı biz sahtekârlık çukurunda çırpınan İslâmcılardan kurtarmış; hem de ezilen ve sömürülen mazlum halkları çaresizlikten kurtarmış olursunuz.

Açıkça sesleniyorum;

Biz İslâmcıları gönül rahatlığı ile unutabilirsiniz! En iyisi bizi kendi iç sorunlarımızla baş başa bırakın. Çünkü biz öyle bir hale geldik ki, kurtuluşumuz imkânsız gibi!

Hem her şeyi biliyoruz hem de bir şey yapmıyoruz!

Yediğimiz haramlar kana karıştı, tüm bünyeyi sardı! Artık normal bir insan gibi de düşünemiyoruz! 

Ama sizler, Müslüman olarak hayata günahsız, yeni doğmuş gibi başlayabilirsiniz. Bu fırsatı ancak siz kullanabilirsiniz! Kur’an, akıl, bilim ve ahlâkla hem kendinizi hem de garip ve gurebayı ancak sizler kurtarabilirsiniz.

Şundan da emin olabilirsiniz!

Türkçülerle geçmişteki sorunlarınızı bir an için unutun!

Göreceksiniz ki, Türkçüler arasında sizlere yoldaşlık yapacak Kur’an’a, akla, bilime ve ahlâka susamış yeteri kadar Mümin adayı var.

Siz Müslüman olun!

Aklınızı, bilimi, Kur’an’ı ve ahlâkı önemseyin!

Bunun için siz solcuların biz İslâmcılara ihtiyacı yok!

Sadece; bizim İslâm anlayışımızdan kurtulmaya ihtiyacınız var!

Bunu da unutmayın!