GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
28 Ekim 2010 Perşembe

Tek adam mı, yalnız adam mı?

Yargıtay CHP’’yi uyardı. ’‘2008’’de kabul ettiğin tüzüğü uygula’’ dedi.
Önseçim davulları çalınmaya başlandı, imza kampanyaları açıldı.
İyi mi oldu, kötü mü?
**
İki konuyu irdeleyeceğiz bu gün. İlk soru: CHP’’liler neyi sever.
İktidara yürümeyi mi? Devlet yönetmeyi mi?
Yanlış cevap.
İmza toplamayı, iç kavgayı, kurultay ve kongre yapmayı severler.
Doğrusu bu.
Eğer CHP’’liler iktidar olmayı sevseydi/seçseydi 30 yılı geçkin süre muhalefette kalmazlardı.
Düşünün bir kez.
Ve Milli Görüşçülere, tarikatçılara bakın.
Yılmadan, bir milim geri adım atmadan iktidar hedefine adım adım yürüdüler. Gelinen nokta hepimizin malumu’…
Milli Görüş 9 yıldır tek başına iktidarda. Ve böyle giderse bir süre daha kalacağa benziyor. Devletin tüm kurumlarını ele geçirdiler, Türkiye’’nin ezberini bozdular.
Tüm bu süreçte CHP neredeydi.
Tabi ki 30 yılı aşkın süredir olduğu yerde. Yani muhalefette.
Partinin genetiğine enjekte edilen ’‘hizip’’ mikrobu, ’‘küçük olsun benim olsun’’ anlayışı bir türlü giderilemedi.
Şimdi imza topluyorlar. Ön seçim istiyorlar. Bazıları hariç imza toplayanların ekseriyeti düne kadar genel başkanın iki dudağı arasından çıkan kararlarla makam/mevki sahibi oldular. Kimi il başkanı, kimi milletvekili, kimi meclis üyesi, belediye başkanı’…
Peki, dün atama kararıyla makam sahibi olurken ’‘hayır, istemem, ön seçim isterim’’ demeyenler, bugün neden ön seçim diye tuttururlar ki?
Yanıtı gayet basit!
Aslında istedikleri ön seçim değil. Parti içi dengelerin değişmesiyle oyun dışı kalan deyim yerindeyse siyaseten tasfiye olup, Ankara üzerinden atanma ihtimali zayıflayanlar.
Pek çoğu’…
Kemal Karataş bile ön seçim istiyor. Mahallesinden delege olamayan, Baykal’’ın ol demesiyle olup, öl demesiyle ölen Karataş. Ön seçimcilerden Ekrem Bulgun 8 defa il başkanı oldu. Bunun yarısı atama’… Diğer yarısı da genel merkezin adayı olma avantajı.
Ön seçimcilerden Hakkı Ülkü, Aliağa Belediye Başkanlığı’’na, milletvekilliğine atanmadı mı? Ya da Sabri Ergül’… Nasıl milletvekili oldu?
Hani şeytan taşlarken demişler ya’… İlk taşı en günahsızınız atsın diye.
Madem öyle ilk imzayı da en demokratı atsın, görelim.  
 
**
Gelelim Yargıtay meselesine’…
Savcılık 2008’’de kabul edilen tüzüğün uygulanması gerektiğini belirten bir yazı yazdı partiye.
Baykal’’ın 2009 seçimlerine 4 ay kala, Aralık 2008’’de, neredeyse tüm delegenin bir noktaya aday olduğu süreçte, ’‘özel kurultay’’ toplayarak kabul ettirdiği anti demokratik tüzük, Yargıtay’’ın kararıyla uygulanacak.
Demokrasi havarilerinden ’‘çıt’’ yok.
Yargıtay’’ın ’‘uygula’’ dediği tüzük, genel başkanı ’‘tek adam’’a dönüştürüyor.
’‘Astığı astık, kestiği kestik’’ yapıyor yani.
Hani demokrasi havarileri, nerede?
Yok.
Bir dostumla dertleşirken dedi ki; Hani sen diyorsun ya, ’‘Türkiye’’de tüm partileri Tayyip Erdoğan yönetiyor’’ diye.
Aynen katılıyorum, bu düşüncene’… Bu Yargıtay meselesinde de, parti içi demokrasi kampanyalarında da aynı izleri görüyorum ben. Tayyip’’in ayak izlerini’…’”
 
**
12 Eylül referandumunu hatırlayın. Yüzde 42’’lik ’‘hayır’’ oyundan sonra CHP’’lilerin önemli bölümü uzatılan mikrofonlara şöyle dedi: ’“Yüzde 42 başarısızlıktır, kurultay toplansın’”
 
Şimdi’…. ’‘Yeni tüzük uygulansın, kurultay toplansın’’ demiyorlar mı?
 
**
AKP, HSYK dahil pek çok konuda atı atıp Üsküdar’’dan aşarken,
CHP yıllardır yaptığını yapacak’…
Kurultay, kongre toplayıp, enerjiyi iç kavgada tüketecek.
Ve iktidara hep uzaktan bakacak.
Diyorlar ki, Kemal Kılıçdaroğlu’’nun eli güçlenecekmiş. Tek adam olunca’…
Ya da Önder Sav’’dan kurtulacakmış. Tek adam olunca’…
Kılıçdaroğlu, genel başkanlığı altın tepside önüne koyan Sav’’dan kurtulmaya, kendisini var eden gücü bitirmeye çalışırsa;
Tek adam olmaz.
Ya ne olur? Tek adam kalır.
Yani ’‘yalnız adam’’ olur.
Zaten amaç, birlikte yola çıktığı, kendisi için 53 yıllık dostuna sırt çeviren, risk alan, parti içi iktidarın sigortası Sav’’ın, Kılıçdaroğlu’’nun yanından uzaklaştırılmasıydı.  CHP’’nin taze genel başkanını, tam anlamıyla yalnız, savunmasız bir adama dönüştürmekti amaç.
Hem siyasi iktidarın hem de parti içi muhalefetin amacı aynı.
Yani bugün, Önder Sav’’ın enerjisi, deneyimi, ideolojik duruşuyla tarihi misyonunu sürdüren CHP, böyle bir gücü yok ederse, tek kelimeyle kendi ayağına kurşun sıkar. Önder Sav’’ın partinin/parti içi iktidarın sigortası olduğunu gören tek isim Deniz Baykal değil ki?
Başbakan Erdoğan ve yandaş medyası görmüyor mu bu gerçeği?
Görüyor ki, hedef haline getirmeye çalışıyor.
Ve son soru’…
CHP Genel Sekreteri Önder Sav, bugünkü gücünü oturduğu ’‘ikinci adam’’ koltuğundan mı almaktadır?
Yoksa o koltukta Sav oturduğu için mi ’‘ikinci adam koltuğu’’ önem kazanmaktadır.
 
Bence bu sorunun yanıtını biraz düşünün. Adam vardır, makamından güç alır, adam vardır makamına güç verir.