Aziz Kocaoğlu, 1 Ekim’de…
“Bana eyvallah…” dedi, aday olmayacağını açıkladı…
Kısa süreli bir “şok” yaşandı…
Şok devam ederken…
Çok akıllıca bir siyaset yürüttü…
“İzmir Modeli”nin mucidiydi…
“Yerelde Kalkınma”nın bu kadim kente neler kazandırdığı malum…
Veda’ya İzmir’in köylerden başladı…
Öyle ya…
O’nun projeleri ile…
İzmir’in tarımı, Türkiye tarımından 2.4 kat daha fazla büyümüştü…
Önce “Okul Sütü” sonra da “Süt Kuzusu” projesiyle…
Yüzbinlerce çocuğa milyonlarca litre süt dağıtmıştı…
Köylünün, üreticinin, besicinin…
Sevdalısı olmuştu…
Dedim ya…
İlk hafta “dip dalgası” yaşandı…
Aziz Bey’in aldığı “tarihi karar” için…
İlk kez, “N’ayır, n’olamaz?” diye bağıran kim oldu?
İzmir Tarım Grubu ile Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük…
Takvimler 8 Ekim’i gösterirken…
Kocaeoğlu’nun görevine devam etmesi için…
İzmir köylüsü olarak miting kararı aldıklarını açıkladı…
Peki, o gün ne dedi “Sütlerin Efendisi”?
“Bu daha birinci adım… Sonuç alıncaya kadar devam edeceğiz… İzmir köylüleri olarak Aziz Başkanı yalnız bırakmayacağız… 20 Ekim’de İzmir köylüsü Gündoğdu Meydanı’nda miting yapacak… O köylü o meydanı dolduracak…”
Aziz Bey sinirlendi…
Kocaoğlu sinirlenince, “Sütlerin Efendisi” bi’hafta sonra…
Mesajı bize tersinden okutmaya çalıştı:
“İlla Aziz Başkan olsun demiyorum… Ama (İzmir Modeli) devam etmeli… Genel başkan İzmir’in geleceğini Aziz Başkan ile konuşmalı, görüş almalı…”
Tüm bunları yaşadık mı?
Yaşadık!
“Yaşamadık…” diyen “tarihle” dalga geçer!
***
İzmir’in “Büyükşehir Koltuğu” iştah açan özel bir makamdı…
Bir anda 10 adet “aday adayı” çıkıverdi…
Dikkat ettim…
Acaba hangisi, “İzmir Modeli”ni göklere çıkarıp…
“Kaldığı yerden devam edeceğiz” diyecekti?
Kenarından bile geçmediler…
Biri hariç…
Nihat Zeybekci’nin AK Parti İzmir Adayı olarak…
İlan edildiğinin ertesi günü…
“Ben de büyükşehir için aday adayıyım” diyen…
Alaattin Yüksel…
CHP’nin kıdemli eski İzmir İl Başkanı…
İlk iş olarak ne yaptı?
İzmir Tarım Grubu ile buluştu…
Peki, ne dedi?
“Türkiye'deki 81 ilin içinde sadece İzmir'de (Kentten Köye) göç varken, diğer 80 ilde tam tersine (Köyden kente) göç var… Bu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başarısıdır…”
Kıdemli politikacı…
Rahmetli “Müslüm Baba”nın şarkılarındaki gibi…
Damardan girmişti konuya…
Arkasını getirdi:
“Aziz Bey, yaptığı planlı çalışmalarla, havza havza gelişme modelleriyle, bölge insanı ile akademisyenleri de işin içine katarak İzmir Tarımı’nı ayağa kaldırdı… Bunun sonucunda Birleşmiş Milletler tarafından İzmir, (En İyi Kalkınma Modeli) ödülünü kazandı…”
***
Bunlar yaşanırken…
Bu ne garip bir tesadüftür ki…
Yeni bir “dip dalgası” daha geldi Aziz Kocaoğlu’ndan…
Kendine göre…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayını tarif ediverdi:
“Partili birisi olacak… Milletvekilliği yapmış, kendini kanıtlamış, il başkanlığı görevinde bulunmuş, Parti Meclisi’nde, MYK’da çalışmış, kendini kabul ettirmiş bir profili ortaya koymamız lazım… 15 bin nüfuslu ilçe belediye başkanı, Nihat Zeybekci’nin karşısına çıkarılmaz, çıkarılırsa hata olur!”
Vay canına dedirtecek bir açıklamaydı bu…
Kocaoğlu, bir çırpıda…
Hem “olur” ismi tarif ediyor hem de “olmaz” dediğine gönderme yapıyordu!
Tahmin yeteneği “sıfır” olanlar bile…
“Olur”un adının Alaattin Yüksel…
“Asla olamaz”ın adının Tunç Soyer…
Olduğunda birleştiler…
Aziz Bey, siyaset ilminin adeta “doçentlik tezi”ni veriyordu…
***
Yine “büyük gürültü” koptu, yine herkes konuştu…
“Bastır aslanım…” dedirtircesine…
Noktayı dün kim koydu?
Yine “Sütlerin Efendisi”…
Bi’kez daha, kulaklara “kar suyu” akıttı:
Sözüm ona tüm parti liderlerine sesleniyordu ama…
“Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!” misali…
Hedefinde…
CHP Lideri Kılıçdaroğlu vardı ve adres doğru adresti:
“Geçen dönemde olduğu gibi tarımın alt yapı sorunlarını önemseyen, sözleşmeli üretimin sağlanması için öncülük yapan, çiftçiye pazarlama güvencesi oluşturulması için mücadele edecek, kırsalın sorunları çözülmeden kentin sorunlarının çözülmeyeceğini bilen bir belediye başkanı istiyoruz…”
***
En az 400 bin oy potansiyeline sahip…
İzmir’in kırsalına “hakim” bu ses…
Koca Başkan’dan umudu kesince…
Sizce kimi tarif etti?
Nokta…
Sonsöz: “Süt’ten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer…”