Çok konuşuldu, çok yazıldı…
Ama…
Yakın geçmişin…
Adından en çok söz edilen CHP’li siyasetçisi oldu…
Aslında hala “çok moda” bir isim…
Ancak…
O’na sinirlenenlerin kalbi henüz yumuşamadı!
***
54 yıl önce…
Yalova’nın Elmalık Köyü’nde doğdu, fizik-kimya öğretmeni oldu…
Kalbindeki siyaset ateşi alev alevdi…
30 yaşında milletvekili yarışına girdi…
CHP, O’nu 1995 seçimlerinde aday gösterdi ama…
Altıok’lu parti Yalova’dan vekil çıkaramadı…
O da, partisinin il başkanı oldu…
2002 seçimlerinde Şeytan’ın bacağını kırdı…
Doğduğu kentten vekil oldu…
Ha’ni Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenmişti ya…
“Vekillikte senden kıdemliyim!” diye, doğru…
2007 ve 2011 seçimlerinde yeniden vekil oldu…
İlk kez 2014’teki Kurultay’da Kılıçdaroğlu’na rakip çıktı…
415 oy topladı, yetmedi…
2015 Haziran ve Kasım seçimlerinde yine TBMM’ye girdi…
Aynı yıl olağanüstü kurultay istedi…
Gelin görün ki, ancak 500 imza toplayabildi…
Buna rağmen…
Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP…
O’nu Mayıs 2018’de “Cumhurbaşkanı Adayı” gösterdi…
52 günde Türkiye’nin 75 kentini dolaştı…
107 miting yaptı, her mitingin yıldızı oldu…
24 Haziran’da…
Cumhurbaşkanlığı sandığından %30.6 ile çıktı…
“Millet İttifakı”nın amiral gemisi CHP %22’de kaldı…
O geceyi, bir gazeteciye attığı…
“Adam kazandı!” özel mesajı ile noktaladı…
Liderine, “Sen parlamentoda CHP’nin sesi ol, ben genel başkan olayım” dedi; ses çıkmayınca Kurultay için imza çağrısı yaptı…
CHP’ye göre, “Yeterli oyu” toplayamadı…
Üzüldü, sinirlendi ama sadece…
“CHP’nin ruhunu yenilgi teslim almış!” demekle yetindi…
Sesini çıkarmadı, bekledi…
Bir ay önce, “Ön seçim şartı ile İstanbul adayı olabilirim” mesajı yolladı Kemal Bey’e…
Karşılık alamadı…
Son olarak gazetecilere…
“Gördüğüm bir sürü yanlışlıklar var ama sesimi çıkartmıyorum… 31 Mart'a kadar maraza çıkartma zamanı değil…” dedi…
O’nun bu sözlerine…
CHP Lideri cevap bile vermedi, sadece…
“Muharrem İnce'ye herhangi bir yanıtım yok…” demekle yetindi…
Gazeteciler yine sordular:
“Başarısız olursanız liderlik tartışması başlayabilir mi?”
Kemal Bey, bu soruya tek cümlelik karşılık verdi:
“Başlayabilir… Ayrıca niçin başarısız olalım ki...”
***
İşte, bu kısa öykünün kahramanı…
Muharrem İnce…
Hafta sonu bir günlüğüne…
Urla’ya geldi, eşiyle birlikte…
Turist gibi…
El ele Karaburun’u dolaştılar; belediye başkanının bile haberi olmadı…
Denize açıldılar…
Geze geze yoruldular…
Akşam saatlerinde ise…
“Allah ne verdiyse…” hesabı…
Bir eski dostunun mütevazı balık sofrasına konuk oldular…
***
En taze en güzel barbunların tadına baktılar…
Kalamara bayıldılar…
Çoban salataya doyamadılar…
Muharrem İnce…
24 Haziran sonrasının yorgunluğunu atıyordu…
Keyifliydi, çok neşeliydi ve…
Müthiş moralli görünüyordu…
Siyasetçi dostu ile eski günleri yad etti…
Hiç yorulmamış gibiydi…
Kılıçdaroğlu’ndan tek kelime etmedi…
Adını bile anmadı ama…
Siyaset’ten uzak kalmayacağını da söylemeden edemedi…
Masadaki biri…
İstanbul adaylığı konusundaki ön seçim arzusunu hatırlatarak…
“Daha bir hafta öncesine kadar İstanbul anketlerinde adınız ilk sırada çıkıyordu!” diyecek oldu…
Gülümsedi, gözleriyle cevap verdi…
“İstanbul’u kazanacağımı bildikleri için benim adaylık taleplerimi görmezden geldiler…”
Bir başkası…
“1 Nisan’a kadar maraza çıkarmayacağım” sözünü hatırlattı…
Yine gülümsedi, yine gözleriyle cevap verdi:
“31 Mart CHP için başarı da olsa hüsran da olsa, 1 Nisan’da meydanlardayım…”
***
Şakaları, fıkraları ile masayı kahkahaya boğdu…
Siyaset’e “geçici” bir ara verdiğini sananlara selam çaktı:
“31 Mart akşamına kadar CHP’nin emrindeyim” dedi…
***
Belli ki…
Muharrem İnce “defteri” kapatmamış…
Belki, 1 Nisan’da…
“Nerede kalmıştık?” demeyecek ama…
İflah olmaz “değişim” arzusu…
Tüm tazeliğini koruyor…
Peki, seçim için partisinden görev bekliyor mu?
Sanıyorum, bekliyor…
Ancak…
O beklentisi gerçekleşmese bile…
Egeli deyişi ile “Bizim Maarem”…
Gider, hiç yüksünmeden CHP’nin İstanbul adayı…
İmamoğlu’na omuz vermek için…
Bu kez yedi tepeli kentin yedi tepesinde de…
Atom karınca gibi çalışır, oy ister…
Kimbilir?
Belki İzmir’e de gelir…
Kim olacaksa artık(!) Büyükşehir adayı ile…
Meydanlarda boy gösterir, oy ister…
Şu aşamada…
CHP Lideri bu “cansiperane” sıcak ve zararsız eyleme…
İzin verir mi?
O’nu da Allah bilir…
***
Balık ziyafetinden sonra…
Ayvalık’a gitmek için yola çıktı…
Şoförüne izin vermişti…
Arabayı “kendisi” kullanıyordu…
Nokta!
Sonsöz: “İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme; duydukları senin sesin fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir! / Hz. Mevlana…”