GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
4 Ağustos 2024 Pazar

Sonun başladığı yerdeyiz

Erdoğan artık muktedir değil.

Nasıl bir çaresizlik içindeyse, iktidar, muhalefetin yönettiği belediyelerin üstüne sokak köpeklerini saldı. Yetmedi, SGK prim borçlarıyla yeni bir saldırı başlattı.

Bunlar yetmemiş olmalı,Erdoğan İsrail’e meydan okudu. Zamanında, “vanminit” iyi iş yapmıştı.

Bakalım, daha neler göreceğiz!

Gerçek yürüyor; Erdoğan’ı muktedir kılan liberal dönem sonlanıyor. Erdoğan ve ortaklarının misyonu tamamlanmak üzere.

Ve bu dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri yerle bir edildi. Devletin kurum ve kuruluşları çalışmıyor. Sosyal devlet çöktü. Hukuk devleti çöktü. Eğitim sistemi çöktü. Ekonomi sadece sorun üretiyor. Güvenlik kime emanet belli değil.

İktidar ayakta duramıyor. Ülke artık iktidarı taşıyamıyor.Bütün alametler sonun başlangıcını işaret ediyor.

Her şey “24 Ocak Kararları” ile 1980’de başladı. Birinci 20 yılda, alan temizliği yapıldı. İkinci 20 yıl ise, tükenişten çöküşe bir yol hikayesi...

Ahlakın ve aklın sükût ettiği koşullarda ortaya çıkan vasatlar yönetimi, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Devletin rutin işleri bile yürümez oldu.

Sistemin dengeden çıkmasıyla oluşan liberal hengamede kendi zengin sınıfını yaratmak için hareketlenen “ılımlı islam” mahreçli “muhafazakâr islamcı” hareketin iktidarında, Cumhuriyet yıkılışın eşiğine geldi.

Osmanlı övgüleri eşliğinde bütün gün Cumhuriyet’e ve Atatürk’e saldıranlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerçek çöküş nedenlerinden bihaber, konuşuyorlar.

Sanayi devriminin getirdikleriyle uyumlu değişimi başaramayan hanedan; Birincisi, 1839 Tanzimat-1908 Meşrutiyet döneminde, ikincisi ise 1908-1922 döneminde, iki kere kapitalist sisteme entegrasyonu denemiş, başarılı olamamıştır. Sonrası, malum… İmparatorluk tarih sahnesinden çekildi.

Gelin görün ki İslamcılar tarihsel gerçekleri görmek yerine kendilerine göre tarih yazıyorlar. Hiçbir yerinde olmadıkları mücadele yıllarına çökmek için sürekli yalan söylüyor, iftira atıyorlar. Hiçbirinde savaşacak yürek yoktu. “Padişahım çok yaşa!” demekten ötesine kafaları basmıyordu.

Cumhuriyet karşıtları hiç utanmadan Kurtuluş Savaşı’na dil uzatıyor. Aslında savaş bile olmamış… Oysa, Kurtuluş Savaşı, öncesi ve sonrasıyla bir bütündür.Evet, bu mücadelenin önemli bir bölümü masa başında kazanılmıştır.Çünkü Atatürk ve arkadaşları, uluslararası ilişkileri okumayı biliyordu.

Sonuç olarak, Cumhuriyet’i kuran kadrolar, Türkiye Cumhuriyeti’ni uluslararası sisteme entegre etmeyi başardı. İmparatorluğun başaramadığını başardı. Ve bu Cumhuriyet yüzyıldır ayakta.

Sorun şudur; Yüzyıl sonra, yeniden bir Dünya düzeni kuruluyor. Türkiye’nin yeni Dünya düzeninde alacağı yere doğru karar vermek zorundayız. Atatürk ve arkadaşları başardı. Onların ardılları olarak biz de başarabiliriz.

Sonun başladığı yerdeyiz. Yeni bir dil kurmak ve yeniden söylemek bir zaruret. Yeni toplumsal mutabakat ve ortak programa ihtiyaç var.