GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
6 Ekim 2016 Perşembe

Sevr kışkırtıcıları ne yapmak istiyor?

Sevr Antlaşması; 10 Ağustos 1920’de Fransa’da Osmanlı Devleti, Britanya Krallığı, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Ermenistan, Belçika, Hicaz Krallığı, Portekiz, Sırp-Hırvat-Slovenya Krallığı hükümetleri arasında görüşmelere katılan yetkili delegelerce imzalandı. ABD, Osmanlı Devleti ile savaşmadığı ve SSCB de Milletler Cemiyeti üyesi olmadığı için Sevr’i imzalamadı.

Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı Nisan 1920’de, Sevr’in imzalanmasından aylar önce kapandığından bu antlaşmayı görüşemedi.  Dolayısı ile Vahdettin’in imzasına olumlu veya olumsuz görüş bildiren bir metin de sunulamadı.

Yukarıda adı geçen devletler de Sevr Antlaşması’nı prosedüre göre sonuçlandırmadılar.  

Sevr’e en büyük tepkiyi Ankara Hükümeti gösterdi. Antlaşmayı Saltanat Şurası’nda olumlu bulanlar Ankara Hükümeti tarafından vatan haini ilan edildiler. Sonradan bu isimler 150’likler listesinde yer aldı.

Osmanlı Devleti dışında, antlaşmayı imzalayan diğer devletlerin çıkarlarına uygun olmasına rağmen Sevr neden sonuçlandırılmadı?

1920 Ağustos’unda Ankara Hükümeti’nin söz konusu devletlere karşı koyacak bir gücü yoktu.   

Bu antlaşma neden sonuçlandırılmadı?

Bunu kimse tartışmak istemiyor.

İkincisi; Lozan Antlaşması’nın hezimet olduğunu söyleyenler arasında 150’liklerden kimler vardı?

Üçüncüsü; sonraki yıllarda Lozan’ın hezimet olduğunu söyleyen kimi yazarların 150’likler veya Saltanat Şurası üyeleri hakkındaki görüşleri nelerdir, olumlu mudur olumsuz mu, bunu araştıran ve yazan var mıdır?

Şeytan taşlarken bu isimler anılmakta mıdır?!

***

Sevr Antlaşması’nın mimarı İngiltere’dir.  İngiltere isteseydi, Sevr’i bu devletlerin Meclislerinden geçirir ve devlet başkanlarına da imzalatırdı!

Bunu neden yapmadı?

Bir tek Yunanistan’ın cılız bir girişimi oldu, hepsi bu!

Peki, Sevr’den amaç neydi?

-İngiltere; Avrupalı rakiplerine karşı zaman kazanmak istiyordu, Sevr gibi bir antlaşma bu işlevi görebilirdi. Bu nedenle İngiltere kendi meclisine ve diğer devletlere bu yolda bir telkinde bulunmadı!

-İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan… gibi devletler paylaşımdan memnun değillerdi. Kendi paylarına düşen toprakların az ve verimsiz olduğunu düşünüyorlardı. Bu nedenle Sevr’i sonuçlandırmak istemediler!

-İngiltere; sadece Osmanlı değil, İslâm dünyası sorununu da kendi çıkarına çözmek istiyordu. Bu nedenle Sevr’i sadece Ankara Hükümeti’ne ciddi bir koz vermek ve İslâm dünyasında ses getirecek tepkiler göstermesi için önemli bir argüman olarak sunmaktan yanaydı. Ankara Hükümeti de bu durumu iyi değerlendirdi ve Sevr’e gösterdiği tepki ile büyük puan topladı!..

Bu olasılıkları çoğaltabiliriz. Ama çöpe gitmiş berbat bir antlaşmayı sanki çok önemli bir tehlike ile karşı karşıya kalmışız gibi ısıtıp ısıtıp ikide bir kamuoyunun önüne sunmak da ne demek oluyor?

İkinci anlaşılmaz durum da şudur:

Sevr çok kötüydü!

Amenna!

Kimse “Lozan, Sevr’den de kötü bir antlaşmadır” diyemiyorsa “Lozan zafer değildir!” demekle kim ne demek istiyor?

***

Sevr ve Lozan; sürekli pirinç rüyası görüp eldeki bulguru riske eden Türkiye’nin gündemine ancak bir şekilde girebilir ki, buna da kimsenin bir itirazı olmaz:

Türkiye’nin önüne Lozan’dan daha geniş bir Türkiye sunuldu da halk mı kabul etmedi?

Eğer böyle bir durum varsa eminim ki, “Evet!” diyenler çok olacaktır. Ama nedense örnek mekân Yunan Adaları oldu!

Şam’ın şekeri, Musul’un petrolü derken, yakın tarihlerde Yunanistan’ın 16 adayı işgal ettiğini öğrenmiş olduk!  

Bilgi bilgidir!

***

Herkesin ahlâki zafiyetleri olabilir ama Müslümanların kahir ekseriyetinin devleti kuran Mustafa Kemal Paşa’ya her fırsatta doğru-yanlış demeden saldırması asla ahlâkî değildir!

Lozan Antlaşması konusunda ileri geri eleştiri yapanlara sesleniyorum; “Allah aşkına Lozan’ın 27, 28, 29. Maddeleri ve 38-44 maddelerinde nelerin yanlış olduğunu yazsınlar anlatsınlar”.

Şu tarihsel gerçekler bilinmelidir ki:

-Milli Mücadelede Rusya’dan silah, mühimmat, uçak, altın, elbise… yardımı alınarak başlatılmıştır.

-Milli Mücadelede İtalyanlar Kuşadası, Koçarlı, Aydın üzerinden silah ve mühimmat sevkiyatı yapmıştır.

-Fransa ile anlaşma yapılmış uçak dahil silah ve mühimmat alınmıştır.

-İngiltere; İstanbul’daki silah depolarının soyulmasına ve Anadolu’ya aktarılmasına göz yummuştur.

-Milli Mücadele birliklerinin hiçbiri Trakya ve İstanbul’u işgal eden Yunan birlikleriyle çatışmamıştır.

-Fransız ve İtalyan birlikleri ile savaş değil; çatışma bile olmamıştır.

-İngiltere; il, ilçe, demiryolu, posta ve telgraf binası… olan her yerde az çok işgal kuvveti bulundurmuştur. Ama Anadolu’nun hiçbir yerinde İngilizlere karşı askeri bir harekat yapılmamıştır.

-Milli Mücadele; küçük çaplı iç isyanları bastırarak ve İzmir’den başlayıp Batı Anadolu’yu işgal eden Yunan ordusunu cephe savaşında yenerek kazanılmıştır.   

 

Sormak lazım;

Sadece Yunanlıların bir kısmını yenerek hangi mantıkla İngilizleri, Fransızları ve İtalyanları da yenmiş oluyoruz?

İkincisi; işgal kuvvetlerinden yardım almak askeri mi yoksa siyasi bir başarı mıdır?

Dünya sisteminin cahil ve kaba bir kuvvetle idare edilmediğini ne zaman öğreneceğiz?

Biz İslamcılar yaklaşık 15 yıldır iktidardayız ama dünyada siyaset çarkının nasıl döndüğünü hala anlayamadık.   

Sevr’i abartılı bir şekilde ciddiye alıp Lozan’ı sürekli eleştirmek, küçültmek nasıl bir vatanseverliktir?

Bunların hepsini 2016 Sonbaharında tekrar tekrar düşünmek gerekir.