GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Harun ÖZDEMİR
YAZARLAR
1 Eylül 2016 Perşembe

Gökdelenler Türkiyesi!

Geleceğin Türkiyesi” yazıma itirazlar var! İlk bakışta hakkaten saçmalamışım izlenimi veriyorum!

Çünkü “Gerçek ne?” kimse onunla ilgilenmiyor. Hal böyle olunca, ben de saçmalamış gibi görünüyorum!

Oysa Türkiye’nin makro yapı politikalarını yöneten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir görüşü var. 20 milyon yapının 15 milyonu;

-Depreme dayanıksız,

-Ekonomik ömrünü tamamlamış,

-İmar aflarıyla yasalaşmış,

-Gelişme projeksiyonlarıyla çelişen,

-Sağlıksız, çevre düzenlemesiz ve yeşilsiz,

-Ciddi ulaşım sorunları olan… konut ve işyerlerinden oluşuyor.

Bu nedenlerden dolayı 15 milyon yapının yenilenmesi gerekiyor!

 

Farklı bir araştırmaya göre de yapıların %65’i imarsız! İmarlı yapıların %20’isinin önünden ise kamyon ve otobüs geçiyor!

Nasıl bir mühendislik ve belediyecilik ise artık!

Köy yerleşim yerlerindeki evlerin %2’si bile iskâna uygun değil!

Mühendislik standartlarına uygun yapıların önemli kısmı ise rantın yüksek olduğu yerlerde. Mülk sahipleri bu durumdan çok rahatsız! Yapılarının bir an önce yıkılmasını ve yerine daha yüksek ve lüks konutların yapılmasını istiyor.   

***

Geç kalıyoruz; karar vermek zorundayız:

Ya insanları ölümlerin kol gezdiği kentler ve yapılarla baş başa bırakacağız ya da geçmişteki ihmallere bir sünger çekip yanlışı en az 100 yıllığına çözeceğiz.

Türkiye’nin şansı, en az 10 milyon yapının rantın yüksek olduğu kentlerde olması. Bu nedenle yeni 12 Bölge Büyükşehirin inşasına harcanacak kaynak, terk edilen kentlerin geride bıraktığı rantlarla karşılanabilir. Bu da yenileme maliyetlerinin sanılandan daha düşük olacağını gösterir.  

İkincisi ise boşalan yaklaşık 12 milyon yapının yerine dünya standartlarını zorlayan 8 milyon yapının yurt içinde ve dışında pazarlanmasıyla elde edilecek gelirlerdir.

Veya terk edilecek bir ilçe karşılığında 12 yeni Bölge Büyükşehirde standardı yüksek yeni bir ilçe ile takas yapılmasıdır.

Böyle bir yapı faaliyetine girişmek için uluslar arası mimarlık, mühendislik ve müteahhitlik firmaları ile pazarlık yapabilecek durumda olmak gerekir.

Son seçenekle 12 Bölge Büyükşehiri çok daha kısa sürede tamamlamak kolay olacaktır.

Tarihi eserlerin de yeniden hayat bulacağı eski kentlerdeki yeni 8 milyon yapıdan elde edilecek gelir ile Türkiye’nin her karış toprağı bir uçtan diğerine ekonomiye kazandırılabilecektir...

 ***

Gelelim şu an yapılmakta olan yeni yapıların ileride doğurabileceği sorunlara:

Bazı lüks sitelere şimdilik bir sözüm yok! Lüks siteler, mevcut yapı yığınları arasında çöplükte açan gül gibi! 

En iddialı yapılarımız ise “gökdelenler!”

Düşünebiliyor musunuz, nüfusun yaklaşık %98’inin karaların %2’sinde yaşadığı bir çağdayız!

İnsanlar yaşama ve sağlığa ilişkin bütün zevklerini yitirmiş durumdalar. İnsanları buna zorlayan temel etken ise çalışma yerleri ile medeni ihtiyaçların karşılandığı yapıların dar alanlara sıkıştırılmasıdır.

Her şey dar alanda olunca devreye “gökdelen” mühendisliği giriyor.

Oysa iletişim ve ulaşım teknolojilerinin hızı sürekli artarken insanların hala dar alanlara, yetmediği yerlerde de gökdelenlere sıkıştırılması ne kadar doğru?!

Gökdelenlerde üretim yapılamaz!

Ancak otel, konut ve ofis olarak kullanılabilir!

Hizmetlerin çoğunun kırda, bağda, bayırda ve seyahatte “online” yapılabileceği bir çağdayız.

Ancak otel olabilecek gökdelenlere çok para sayarak mülk edinmek çok mu gerekli?

***

Farkındaysanız kentin vizyonu ile uyumsuz hatta kentin gelişmesinin önünde bir kale gibi dikilen gökdelenler, İzmir’e çözümsüz sorunlar üretmeye devam ediyor!

Örneğin;

İzmir trafiğinin kalbi sayılabilecek Konak-Karşıyaka-Bornova’nın kesiştiği, alt ve üst geçitlerin yetersiz kaldığı “şah damarı” niteliğindeki yolların hemen bitişiğine dikilen gökdelenlere kimler karar verdi?!

Bayraklıdaki gökdelenler ve Gaziemir, Balçova, Bornova, Karşıyaka’daki AVM’lerde kimlerin imzası var?!

Yazdıklarıma muhalefet edenler gökdelenler ve AVM’ler hakkında neler düşünüyor?

Karşı olanların tepkileri hangi boyutta?

Buna izin veren Partiler hangileridir, meslek odalarının ve imar bürokrasisin görüşü nedir?

Bir metre dahi genişleyemeyecek yollar ile İzmir trafiğini katleden resmi, yarı resmi ve sivil imar piyasası ve zavallı halkım… gelecekten ne kadar umutlu?! 

***

Bu tür durumlarda imara olur veren sorumlulara her tepki gösterdiğimde

-“Partimiz sermaye düşmanı değil!”,

-“Yatırıma ihtiyacımız var; istihdam sağlıyor!”,

-“Ekonomi canlanıyor…”

Bu ve benzeri birçok parlak gerekçe ile ikna edilmeye çalışılıyorum!

Kimse kararların arka planındaki duygusal ilişkileri dile getirmek istemiyor!

Benim gördüğümün daha fazlasını gören karar alıcılar ve kent profesyonelleri,  İzmir’e karşı bu kadar sorumsuz da, diğer kentlerdekiler çok mu vatansever?!

Doğaya ve çevreye karşı  daha mı duyarlılar?!

***

Madem gökdelenler ve AVM’ler çok gerekli, soruyorum, bu yapıların ana yolu daraltacak kadar kenarına mı yapılması gerekiyor?

Daha nice AVM ve yüksek yapı gösterebilirim ki, İzmir’in trafiğini, altyapısını ve kentsel yaşamını temelden sarsmıştır.

Trafiği kaosa dönüştürmüştür!

Haklısınız; durum bu kadar açık ve acı iken, israf edilen ülke kaynaklarının dünyanın vizyonuna uygun olarak nasıl harcanması gerektiğine değinmem, birilerine saçmalık gibi gelebilir!

Canları sağ olsun!

Siz aklınıza sahip olun, saçmalayan ben olayım!

Ama kimsenin kendi kişisel rantı ve güncel ekonomik çıkarları uğruna 80 milyonluk bir ülkenin bugününü ve geleceğini hunharca heba etmeye hakkı yok! 

Soruyorum;

Bu hunhar ve bencil yapılaşmada mı FETÖ veya PKK işi?!

Hangi sektöre el atsak orada siyasal görüşü fark etmeyen, kenti ve ülkeyi yağmalayan bir “paralel yapı”yla karşılaşıyoruz!

Tek paralel yapı FETÖ mü?