GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
6 Ocak 2017 Cuma

Şehit Fethi'nin giderken öğrettikleri...

Türkiye’nin birçok yerinde bombalar patlarken güvenlik güçleri hep kimlerin yaptığını araştırdı. Kimi zaman önümüze DAEŞ kimi zaman PKK çıktı. Birçok saldırının, olayın aslında FETÖ bağlantılı olduğu da anlatıldı. Hatta bazı zamanlar kimin yaptığını bile karıştırdık. Bir yetkili başka bir açıdan bakarken bir başkası ise farklı yönü işaret etti. Sonuç hep aynıydı. Ansızın gelen kaos ortamı, sonrasında ise ölüm. Hep bir ağızdan “korkmuyoruz” desek de kimimiz çarşıda, kimimiz pazarda, kimimiz ise iş yerimizde hayata veda ettik. Bazen şehit listesine adımız yazıldı, bazen ise ölü denildi. Daha da ileriye gidip şehit ile ölü kavramını yarıştırdık. Aynı terör saldırısında hayatını kaybedenler arasında bile kimi zaman bu ayrımı gördük. Her halükarda bir arada yaşadığımız, belki bir gün önce oturduğumuz, daha yeni selamlaştığımız arkadaşımızı, yakınımızı, dostumuzu kaybettik. Bazıları sosyal medyadan “ne güzel insandı” dedi, bazıları da gözü yaşlı hatırlarken yaşadığı bir anısını paylaştı.

İşte onlardan bir tanesini İzmir yaşadı dün. Hem de mesai saatinin bitimine kısa bir süre kala kentin en önemli yerlerinden birisi olan Bayraklı Adliyesi’nde...Yetkili makamların açıklamalarına göre terör örgütü PKK yapmıştı saldırıyı. Hem de büyük bir plan, organize bir programla. Peki neden adliye seçilmişti? Olayın yaşandığı andan itibaren bölgenin konumu, binanın durumu, patlama bölgesi konuşuluyor. Şimdiye kadar ulaşılmış kesin bir bilgi yok ama adliyenin C Kapısı’nın çok büyük bir stratejik önemi var. Orada hem halk girişi hem de görevliler girişi bulunuyor. Aynı zamanda bombalı aracın girmeye çalıştığı otopark da adliye personeline ait. Savcılar, hakimler, mahkeme başkanları araçlarını buraya park ediyor. Teröristlerin sızmayı gerçekleştirmesi halinde hem resmi hem de sivil çok sayıda kişinin hayatını kaybetme riski de çok yüksekti. C Kapısı’nın bir diğer önemli özelliği ise Ağır Ceza Mahkemeleri ve terör suçlarına bakan hakim ve savcıların hemen bu girişin üst katlarında bulunuyor olması.  Yine o girişten girip bir kat yukarı çıktığınızda FETÖ başta olmak üzere örgütlü suçlar dahil tüm terör suçlarının özel yetkili savcıları da orada çalışıyor. Tabi ki sivil vatandaşların, görevli olmayanların girişleri imkansız. Kartlı girişler güvenlik personeli eşliğinde yapılıyor. Kritik görevlerde bulunan savcıların odalarında koruma polisleri bekliyor. Yani adliyede görev yapan en özel, en önemli davalara bakan savcılar camdan baktıklarında patlama bölgesini, bombalı aracı ve çatışmayı izleyebilecek konumdalar. Teröristlerin bu yüzden adliyenin bu girişini seçtikleri de ifade ediliyor. Olayın hemen ardından İl Emniyet Müdürü Hüseyin Aşkın ile birlikte bölgede açıklama yapan İzmir Valisi Erol Ayyıldız da çok daha büyük faciadan dönüldüğünün altını çizdi. Gece saatlerinde kente gelen Başbakan Binali Yıldırım da aynısını söyledi. Güvenlik kaynakları da olayı bu şekliyle yorumladı. Plan büyük, kurgusu hazır, acısı ise çok daha kapsamlı olacaktı.

Bombalı saldırı sonrasında elindeki silahla sağı solu tarayan teröristler binanın üçüncü katında camdan olaya bakan mübaşir Musa Can’ı şehit etmişlerdi. Hain terör saldırısının kahramanı ise bir taneydi.  O da, olayın sıcaklığı ile teröristlerin üzerine gözünü kırpmadan beylik tabancası ile giden trafik polisi Fethi Sekin. Tıpkı, Yunan Ordusu’nun İzmir’i işgali sırasında ilerleyen askeri birliğe ilk kurşunu atan Hasan Tahsin, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde cuntacı generali “vatan sağolsun” diyerek vuran Astsubay Ömer Halisdemir gibi… Korkmadan, gözünü bile kırpmadan hainlerin üzerine gitti. Birisini vurdu ama kurşunları bittiği için geri dönerken diğerinin kurşunlarına hedef oldu. Terör her zaman yaptığı gibi kahpece arkadan vurdu, şehit etti polis Fethi’yi... Yıllardır adliye önünde tatlı atışmaları ve kararlı tavırlarıyla bilinen, trafik akışını sağlayan, gerektiğinde cezayı kesip arabaların camına yapıştıran herkesin Fethi abisini aramızdan aldı. Elbette büyük bir cesaret örneği sergileyen Fethi Sekin’in adı yaşatılacak. Adına parklar yapılacak, belki de heykeli dikilecek. Geride bırakıp İzmir’e emanet ettiği üç yetim çocuğu ve eşine sahip çıkılacak.

Uzun süredir ülke genelinde yaşananları yakından takip eden İzmir bizzat yaşadı yeni bir olayı. Şahit oldu, etkilendi, iliklerine kadar hissetti. Yıllarca “İzmir’de neden bir patlama olmuyor” diyerek topluma nifak sokan zihniyetin her türlüsüne karşı mücadele etmiş bir kent yine dimdik ayakta. Kararlı ve azimli. Vatan sağolsun diyerek cepheye koşan atalarının izinden gitmeye devam ediyor. Yapmamız gereken çok daha fazla şey var. Ufak tefek farklılıklarımızı zenginlik görmeli, bu tür karışık ortamlardan nemalanmaya çalışanlara izin vermemeliyiz. Özellikle sosyal medya üzerinden yürütülen algı operasyonlarına değil devletin, emniyet güçlerinin verdiği bilgilere inanmalıyız. 24 saat içinde onlarca plakalı araç, fotoğrafı çekilmiş şahıslar, kalabalık yer isimleri paylaşıldı. Kiminin cep telefonuna liste geldi, kiminin sosyal medya hesabına. Hatta bir mahallede terörist diye üzerine atlanan bir Suriyeli de linç edilmekten zor kurtuldu. Terör kaos, çatışma, kargaşa istiyor. Toplum bölmek, ayrıştırmaktan güç buluyor. Bize ise sağduyulu davranmak düşüyor.