GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
15 Kasım 2016 Salı

Bu yanlıştan dönülmeli!

Türkiye’de 2007’de son şekli verilen bir Özel Öğretim Kurumları Kanunu var. Bu kanun ilköğretimden liseye kadar özel eğitim veren kurum ve kuruluşlar ile etüt merkezleri, rehabilitasyon merkezlerini, Rum, Ermeni ve Musevi azınlık okullarını, hatta motorlu taşıt sürücü kurslarını dahi kapsıyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ardı ardına kanun hükmünde kararnameler çıkartıldı. Bu KHK’larda o kadar çok düzenleme yapıldı ki düzenlemenin altına imza atanları bırakın kanunları yazanların bile aklında tutamayacağı, hatırlayamayacağı kadar konu değiştirildi ya da ortadan kaldırıldı.

29 Ekim’de yayınlanan 675 ve 676 sayılı ihraç ve iade kanunu var. Hani şu 10 bin 131 memurun FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle atıldığı farklı bakanlıkları kapsayan son iki kararname… Bunların ikisi de henüz diğerleri gibi TBMM gündemine getirilip kanunlaşmadı. Bu yüzden üzerinde düzeltme, değişiklik yapılabiliyor. Son çıkan 676 sayılı kararname ile yukarıda bahsettiğim Özel Eğitim Kurumları Kanunu’na bir madde eklendi. Buna göre, okullar ile özel öğretim kursları hariç başka adlarla da olsa bile ilköğretim ve ortaöğretim örgün eğitim programlarının aynısı veya bir kısmını uygulanamayacak. Bu programlara yönelik deneme sınavı, seviye belirmeme, toplu sınav organizasyonu yapılamayacak. Bırakın yüz yüze ya da aynı ortamı uzaktan eğitimle bile mümkün olmayacak. KHK bunları yasaklarken üstüne bir de belediyelerin yıllardır faaliyette bulunan dershanelerinin de çalıştırılamayacağını ilan etti.

Neredeyse 15-20 yıldır İzmir’de dar gelirli, imkanı olmayan, yüklü dershane taksitlerini göze alamayan öğrencilerin gittiği belediye dershaneleri aktif durumda. Her yıl, sınavlarda büyük başarı elde ediyorlar. Liseye hazırlananlar içinde Anadolu Lisesi’ni kazananlara artık “sıradan” bakıyorlar. Çünkü büyük bölümü fen liselerine, özel kolejlere burslu giriyor. Üniversite hazırlık kurslarına gidenler arasında Türkiye’nin saygın üniversitelerine yerleşenler oluyor. Yıllar sonra da doktor, eczacı, mühendis, avukat ve birçok meslek sahibi kendilerine bu imkanı sunanlara teşekkür ediyor, ziyaret ediyor.  Hatta bazı belediye dershanelerinin başarı oranları yüzde 90’ı aşmış durumda. O kadar çok talep geliyor ki belediyeler sınavla öğrenci alıyor. Öğrenci buraya girişten itibaren eğitim setini önünde bulduğu gibi ne taksit ödüyor ne de başka bir ücret yatırıyor. Ders veren öğretmenlerin tüm imkanları ve maaşları da belediyeler tarafından karşılanıyor.  Aynı zamanda atanamayan onlarca öğretmene de iş, ekmek kapısı açılmış oluyor.

Peki İzmir’de son durum ne? Kent merkezinde yıllardır artık başarısı tescillenmiş belediye eğitim merkezleri var. Bunların en başında 6250 öğrencisi 48 öğretmeni ile Bornova Belediyesi’nin BELGEM’i geliyor.  Gaziemir’in GAZİGEM’inde 2010 öğrenci 67 öğretmen var. Karşıyaka KARGEM’de 1560 öğrenci 37 öğretmen bulunuyor. Karabağlar KARBEM’de 1340 öğrenci-27 öğretmen, Buca Aziz Nesin Bilgi ve Eğitim Merkezi’nde 1200 öğrenci 45 öğretmen yer alıyor.  Ayrıca yine metropolde Menemen’de 1018, Bayraklı’da 900, Çiğli’de 550, Narlıdere’de ise 450 öğrenci eğitim alıyor. Çevre ilçelerdeki dershaneleri eklediğinizde sayı 20 bini buluyor. Bu öğrencilere aileleri ve personelleri de dahil edildiğinde doğrudan ya da dolaylı olarak 100 bine yakın kişinin etkileneceğini söylemek yanlış olmaz.

OHAL sürecinde belediye başkanları “direnme” ile “kanunu uygulama” arasında sıkışmış durumdalar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere genel merkez var gücüyle “direnin” mesajı veriyor. Fakat belediye başkanları halk tarafından seçilmiş olsalar bile yetki ve sorumluluk açısından İçişleri Bakanlığı’na bağlılar. KHK’nın uygulanmamanın cezasını göze alamayan başkanlar da var. İzmir milletvekilleri de başkanlarla yaptıkları toplantıda ikiye bölünmüş durumda. Bu bölünme kapalı toplantıda Milletvekili Atilla Sertel’ın sözleriyle daha da belirginleşti. Sertel başkanları direnmemekle, pes etmekle suçladı. Hep birlikte formül arıyorlar. Öyle bir yöntem olmalı ki hem eğitim ve eğitime destek devam etmeli hem de başkanların siyasi yaşamına zarar gelecek bir işlem yapılmamalı. CHP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla bir araya gelen İzmir Valisi Erol Ayyıldız’dan OHAL yetkisini kullanması ve soruna müdahale etmesi bekleniyor. Bornova Belediye Başkanı Olgun Atilla’nın girişimleriyle Milletvekili Murat Bakan’ın soru önergesi hazırlığı var. Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina ve Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar da “toplumsal tepkiyi” sıcak tutmak için mitinglerle süreci yürütüyorlar.

Yine de bir umut var… OHAL yetkisiyle çıkartılan KHK henüz kanun olmadı. Bir önerge ile belediyeler buradan çıkartılarak FETÖ mücadelesi adı altında ezilmemelidir. Belediye dershanelerinde ayrıca terörist de yetiştirilmiyor. Söylenin aksine hiç kimsenin buralar üzerinden siyaset yaptığı da yok. Her yıl, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sayıştay tarafından denetleniyor, inceleniyor. Halk eğitim kursları ve eğitim ortamları belediyelerin dershanelerine alternatif olacak donanımda değil. Sınavlara kısa bir süre kala öğretmen ve öğrencilerin psikolojilerine bu karar ile zarar verilmemelidir.

Kısaca, İzmir’in üniversiteleri için bir araya gelen AK Parti ve CHP milletvekilleri bu konuda da bir araya gelmelidir. Bu yanlıştan dönülmeli gerçekten “eğitim” veren bu yerler siyasi hırslara kurban edilmemelidir.