GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Fatih YAPAR
YAZARLAR
12 Ağustos 2016 Cuma

CHP İzmir'de neler oluyor?

CHP’de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizzat önseçime girerek birinci sıradan milletvekili olduğu İzmir’de il başkanının istifa etmesi kim ne derse desin ciddiye alınacak bir meseledir. Herkesin bildiği gibi uzun süredir İl Başkanı Alaattin Yüksel, kendisinin by-pass edildiğini genel merkez düzeyinde gerçekleştirilen temasların haber verilmediğinden şikayet ediyordu. Bazı genel başkan yardımcıları ve partide söz sahibi isimler İzmir’de belediyenin ya da STK’nın etkinliğine geliyor, sessiz sedasız kayboluyordu. Tabi ki bunun uzun süredir yarattığı sancı istifa ile noktalandı. Zaten karışık olan partinin yeniden iç çekişmelere sürüklenmesine neden olan bu işaret fişeğinin arkasında başka şeylerin olduğunu söyleyenler az değil... Kimisi durumu yeni bir kurultay harekatı görürken kimisi de genel merkeze karşı alınmış ilk tavır olarak görüyor. Hatta bu duruma “siyasi intihar” yorumu yapanlar bile var.

Sonuçları fazla sürmeden kendisini gösterecek olan bu duruma nasıl gelindi? Parti içinde İzmir merkezli bir çalışmanın olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü bu kent CHP’nin yerelde uzun süredir iktidardan düşmediği bir yer. Büyükşehir başta olmak üzere ilçe belediyelerin ekonomik ve mali yapısı, ihaleler, kaynaklar birçok kişiyi cezbediyor. O yüzden de genel merkezde üst düzey bir göreve gelen kişinin aklına ilk olarak “İzmir ile temas” konusu geliyor. Daha ilginci İzmir’de ofis açanlar, şirket kuranlar hatta ortaklık yapılarını yeniden gözden geçirenler bile var. Siyaset-ticaret ilişkisi ile şekillenen CHP’nin İzmir fotoğrafında bundan sonra olacaklar konusunda çeşitli yorumlar ön plana çıkıyor.

İl Başkanı Alaattin Yüksel’in istifa etmesine neden olan Seferihisar programının organizatörü bizzat genel merkezin ta kendisi. İzmir programının başında da CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu Başkanı Prof. Dr. Onur Bilge Kula bulunuyor. Prof. Kula’ya bu süreçte bizzat destek veren ve organizasyonda yardımcı olan iki isim var. Onlar da PM Üyesi Sera Kadıgil ve Genel Başkan Yardımcısı İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı. İzmir’e geldiği günden bu yana her yaptığı işle ilgili il başkanı ve ekibine bilgi veren, yanından ayrılmayan Akatlı’nın bu organizasyonun içindeyken bir anda dışına çıkmasını da kimse anlamış değil… Tabi ki burada günah keçisi durumunda olan bir isim daha var. O da Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun. Daha önce Seferihisar’a biri genel başkanla olmak üzere iki kez gelen Torun, krizin ardından davetli olduğu bu son ziyarete katılmadı. Krizin bir anda içinde kalan Torun gibi düşünen diğer isim olan Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl de kente uğramadı. İki isim de “konunun muhatabı biz değiliz” açıklaması yapıyor.

İstifa kararının hemen ardından rüzgar gibi geçen iki günde Yüksel’in yerine İl Başkan Yardımcısı Asuman Ali Güven yönetim içinden başkan seçildi. Bu seçim kimilerine göre baskın, kimilerine göre de genel merkeze karşı tavır olarak lanse edildi. Yüksel, “Giderim ama yerime de istediğimi bırakırım” mesajını niçin verdi? Sorusu bol ve karışık durumda ortada duranlar, rengini belli etmeyenler de var.  Güven’in yönetim içinden başkan seçildiği toplantıya imza atmayanlar arasında Hıdır Oğuz, Murat Öğüt, Pınar Çırçır, Aytül Tokgözlü, Utku Gümrükçü, Dilek Bilgin ve Alper Yücel bulunuyor.  Yönetimdeki isimlerin büyük bölümünün attığı imzanın önce bulunduğu ilçeye sonra da belediye başkanına göre de değerlendirilmesi gerekiyor. Çünkü il kongresinde listeyi delenler hariç hepsi, Yüksel’in ekibine belediye başkanlarının önerisi ile getirildi.

Bu arada Kılıçdaroğlu istifa kararı ile ilgili bir resmi bir açıklama yapmasa da tavrı net olarak ortaya çıkmış görünüyor. Genel başkanın duruma “Büyütmeyelim, işimize bakalım” anlayışı ile baktığı kesin. Ayrıca Kılıçdroğlu’nun, meseleyle ilgili “Konuşarak halledilebilecek bir meseleyi büyüterek, herkesi germenin anlamı yok. İstifa tek taraflıdır. Partiden de istifa edebilir” sözlerini kullandığı kulislerde konuşuluyor.

Gelelim meselenin özüne... Bundan sonra ne olacak? Yüksel’in kongrede karşısında bulunan Bornova İlçe Başkanı Nevzat Kavalar, Konak İlçe Başkanı Mehmet Şakir Başak, Bayraklı İlçe Başkanı Cemalettin Alper’in başını çektiği, bazı ilçe başkanları ve belediye başkanlarının da yandan destek verdiği muhalif yapı kesinlikle mevcut yapının görevden alınmasını istiyor. Genel Başkan’a  “Ya kayyum bizi kongreye götürsün ya da biz olağanüstü imza toplayalım” mesajı verilmiş durumda.  Genel başkan, yönetim içinden seçilen ismi ve önceki kongre iradesini yok sayar mı bilinmez ama ortamın iyice gerildiği de kesin.  Genel Başkan’ın önünde duran seçeneklere göre birincisi tüzük gereği yapılan seçim ve mevcut sistem devam edecek. İkincisi ise yeni bir ekip görevlendirilecek ve parti olağanüstü kongreye gidecek. Ülkenin içinde bulunduğu durum ortadayken partiyi iç meselelerle yormak konusunda bir irade ortaya konulur mu onu da zaman gösterecek.

Süreçte başından bu yana Yüksel’in yanında duran ve kongrede bizzat taraf olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da yapacağı hamleleri unutmamak gerekiyor. Kocaoğlu istifa kararının ardından belediye başkanlarını toplayarak Yüksel’den yana tavır koydu. Yani, ne olursa olsun Yüksel’i destekleyeceğini vurguladı. Genel merkez, Yüksel’in devamı olan yönetimi görevden alırsa Kocaoğlu’nun “kongre iradesine karşı bir tavır” algısı ise yeni bir hamle yapabileceği de konuşuluyor. Bu hamle de istifa resti. Evet, Kocaoğlu’nun genel başkana bu tavrını bizzat ilettiği belirtiliyor. Peki, Kocaoğlu istifa ederse ne olacak? Aynı anda onunla birlikte partiyle yollarını ayıracak dört belediye başkanı da hazır durumda... Bunların başında Bornova, Konak, Çeşme ve Karabağlar geliyor.

Tüm bu gelişmeler arasında Kılıçdaroğlu bir karar verecek. Ya yangını söndürecek ve süreci mevcut haliyle bırakacak ya da kaosun daha da büyümesine neden olacak…