GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Eylül 2018 Cuma

Sanki, Gandi de gitmesini istiyor!

Okumaya başladığınız yazıyı kaleme alırken…

Aziz Kocaoğlu’nun…

“Tamam mı, devam mı?” diyeceği dakikalara…

Yani 1 Ekim Pazartesi sabahına…

Yaklaşık 90 saat kalmıştı!

Normal sayılabilecek bi’bakışla değerlendirirsek…

An itibarıyla…

Aziz Başkan’ın “kesin” kararını vermiş…

Sadece “zaman doldurduğu”nu söylemek yanlış olmaz…

90 saat içinde…

Böylesi çok önemli bir karardan “dönüş” olur mu?

Sanmıyorum!

Ancak ve ancak…

Olağanüstü bi’gelişmenin yaşanması gerekir ki…

O da pek olası değil…

***

Bence, şu anda…

“Tamam mı, devam mı?” sorusunu merak etmeye gerek yok!

Çünkü…

Biraz filmi geriye sarmanın zamanı geldi…

Son söyleyeceğimizi “baştan” söyleyelim…

Manzara gösteriyor ki…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu da…

Öyle sanıyorum…

Kocaoğlu’nun veda etmesini arzuluyor!

***

Önce kentte çok konuşulan bir kanaate cevap verelim…

“Aziz Bey, kararını erken açıklıyor, seçime altı ay var!”

Katılmıyorum…

Aziz Bey, 2009 ve 2014 seçimleri öncesinde de…

“Altı ay kala kararımı söyleyeceğim” demişti…

Falso yapmadı…

Ayrıca…

CHP’yi aday bulma konusunda “zor durumda” bırakmak istemiyor!

Yine ayrıca…

“Seçimde olası bir başarısızlığın sorumlusu olmak istemiyor!”

Haklı…

Son dakikada Aziz Bey’in yerine bulunacak bir adayın…

Seçimi kaybetmeyeceğini kim garanti edebilir?

Peki…

Birini “işaret” eder mi?

Neden etsin?

Kocaoğlu’nun değişmez prensibi var:

“İstediğini değil istemediğini söyler…”

O isim de Allah’ın emri CHP Lideri’ne iğne gibi batar!

Gelelim 2014 seçimleri öncesine…

CHP’nin çatısı…

Adayları belirlesin diye “5’li Komisyon” kurmuştu…

Aziz Başkan…

Hem liderine hem de o meşhur komisyona…

İzmir’de kendisine bayrak açan…

“Mahşerin Sekiz Atlısı”nı istemediğini söyledi…

Ankara ayak sürdü…

Hatta o meşhur komisyonun bir üyesi…

Ankara’daki akşam yemeğinde Kocaoğlu’na şöyle dedi:

“Sekiz’in yedisini anlıyoruz ama bari içlerinden birini, falancayı tekrar aday gösterelim…”

Kocaoğlu’nun Büyükşehir adayı cevabı çok net oldu:

“Çok istiyorsanız, o ismi benim yerime yapın!”

Komisyon üyesinde “tık” yok!

Sizce bu bir “güç gösterisi” miydi?

***

İşte o tarihten itibaren…

Kılıçdaroğlu, “ters bakmaya” başladı İzmir’in Reisi’ne…

Hatta…

Seçimden dört ay önce…

3 Aralık 2013’te Amerika gezisinde dudaklarından dökülen…

“Aziz Bey istediği sürece Aziz Bey’le devam edeceğiz!”

Sözlerine bile büyük olasılıkla pişman oldu…

Ama renk vermedi…

Neden?

Çünkü Kocaoğlu, İzmir’in tarihinde görüp / görebileceği…

En güçlü AK Parti adayı Binali Yıldırım’a…

350 bin oy fark atmıştı…

Ama bu arada, CHP İzmir’de sekiz ilçe kaybetmişti…

Üstelik yarısı “kılpayı” farkla…

Bunun günahı anında Aziz Bey’in sırtına yüklendi…

***

Sizce…

Şimdi Aziz Bey, “Benden bu kadar” deyip, bırakırsa…

Aynı Kılıçdaroğlu…

Sorar mı kendisine?

“Tavsiye edeceğin bir isim var mı?” diye?

Bana göre imkansız!

Zaten bu konuda ne diyor Kocaoğlu?

Adeta kapıyı kapatırcasına…

“Kimseye kefil olmam…”

***

Peki, bu 90 küsur saat içinde…

Kılıçdaroğlu…

Aziz Bey’i arayıp…

TV’deki yarışma programlarında olduğu gibi…

“Son kararın mı?” diye sorar mı?

Zayıf ihtimal…

Kalbinden geçirseydi, bu zamana kadar yapardı?

24 Haziran’ın hemen ertesi…

Aziz Bey’in, “Kılıçdaroğlu önderliğinde CHP’de değişim” isteği…

Belki de…

Göremediğimiz…

Ama hissettiğimiz bir “veda”nın…

Kapısını araladı…

Nokta…

Sonsöz: “Unutma! İki şey anlatır seni: Hiçbir şey yokken gösterdiğin sabır; her şeyin varken sergilediğin tavır! / Hz. Mevlana…”