Tasavvufta ‘öp eşiği çık dışarı’ diye bir deyim vardır. İstenilmeyen yerde durmamak gerektiğini öğütleyen bir sözdür. Sûfiler kendilerini münakaşaya maruz bırakmaktan son derece kaçınırlar. Onun için böyle bir durumla karşılaşınca eşiği öpüp, niyaz ederek çıkarlar. Gaye insan gönlünü kırmamaktır.
Özsaygı, öncelikle ‘kim’ olduğumuzun ve ‘gerçek’ ihtiyaçlarımızın ne olduğunun cevabını bulmakla başlar. Kendini tanıyan ve ne istediğini bilen kişi büyük ölçüde kendi kalıp ve yaptırımlarından özgürleşmiş biridir. Dış etkiler onda hassasiyet yaratmaz, onun tarafından sadece veri olarak algılanır. O, yapabildiğinin en iyisini yapmakla beraber, ortaya çıkacak sonucun kabulündedir. Bunun onun kontrolünde olmadığını çok iyi bilir ve boş yere kendini hırpalamaz (tevekkül). Benlik/öz ön plana çıkar ve karar mekanizması üstünde etkindir. Böylece birey hayatının tek hakimi haline gelir.
Yaşam alanını baskılama ve küçültme biter, cansız ve duyarsız bir robot hayatı sona erer; kendimizden, yaşantımızdan, konumumuzdan hoşnut bir hale geliriz.
Bahane bulmaya çalıştığımızda ‘özgür’ değiliz demektir. Özdeğer sahibi insanlar doğal oldukları için rahat ve huzur doludurlar. Karşılarındakilerde de aynı hissi uyandırırlar. Çünkü onların dış dünya ile bir davaları olmadığından kendileri ile uzlaşmış bir haldedirler. Kendini ispat etme veya toplumda bir yer edinme, özel olma gibi bir mücadeleye girişmeyen varlık rahattır.
Bu kişi bedenini ve zihnini hiçbir etki altında kalmadan, başkalarının onu nasıl algıladığına takılmadan, özgürce önceliklerini belirleyerek, kendi tercihlerine sahip çıkıp onlar için suçluluk hissi duymadan, kendi doğasına ve ihtiyaçlarına göre kullanabildiğinde hem özgür, hem de Öz’üne saygılıdır. Ölçüleri ruhsal ve bedensel ihtiyaçları ile uyumludur. İnsanın kendine sahip çıkmasının ego ile alakası yoktur.
Özüne saygılı insan profili
Her insan ‘özdeğer’ duygusunu geliştirecek bir ortama doğmayabilir. Ancak, Öz’ünü keşfetmek, onun değerini fark etmek, onu koruyup geliştirmek için kendine olanak sağlamak onun elindedir. Bunun için ruhun belli bir irade gücüne erişmiş olması gerekir.