GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Nedim ATİLLA
YAZARLAR
30 Mayıs 2016 Pazartesi

Özgürlüğü kullanmanın idraki…

Sevmeyeni biraz daha çoktur bilirim ama Nietzsche ile başlayalım haftaya… Friedrich Nietzsche’nin şu sözü tartışılmaya değer:  “Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır.”

Bütün mesele özgürlüğü kullanmanın idrakine varabilmek… Özgürlüğü kullanabilmenin anahtarı ise bilim… Türkiye’de bilime kimlerin nasıl yaklaştığını burada tekrarlayıp hem kendi, hem de okurun sinirini bozmayayım. Ama bir bilim tanımı da vereyim… Bilimi “ Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan disiplin” diye tanımlayalım.

Bilim ile bilginin farkına da dikkat: “İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü “ olarak değerlendirilebilir. Bilim, gerçeklerin metodik ifadesidir. Bilim, yöntemle elde edilen ve pratikle doğrulanan bilgidir. Eylemsel pratikle düşünsel teorinin karşılıklı ve sürekli etkileşimi bilimsel gelişmenin baş koşuludur. Bilimin itici gücü toplumun üretim gereksinimleridir.

Bilgiyi anlamak ve araştırmak kolaylaşsın diye çeşitli çalışma alanlarına bölünmüştür. Bilimsel gerçeğe ulaşmakta zaman zaman bazı yanılgılar da olmuştur. Doğa yasaları bizim önceden bilmediğimiz bazı koşullarda farklılık da göstermiştir. Hiçbir bilimsel bilgi son değildir. Her yeni öğrenilen bilgi yeni başka bilgilerin öğrenilmesi yolunu açmaktadır.

Bilimin olmadığı yerde gerçek dışı ( metafizik ) bir dünya egemendir ve kişinin hür düşüncesi ve davranışı ipotek altındadır. Kişiliğini ve hürriyetini başka kişi, grup veya inançlara emanet etmişlerdir. Aklının ve gerçekliğinin öngördüğü yaşam süreci terk edilir, neredeyse bir esaret durumu hakim olur. İşte bağnazlık ve taassup böyle bir ortamda yeşerir, etkili ve hükümran olur. İnançların, kişinin ve toplumun refah ve mutluluğunu engelleyen, çağdaş ve bilimsel düşünceyi sınırlandıran bir yapıda olmaması gerek… Kuşku duymayan, sorgulamayan, gerçekleri araştırmayan bir biat kültürü yobazlığın temel sebebidir.

“Kesin olan bir şey var diyor” Descartes:  Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek.

Şüphe etmek düşünmektir.
Düşünmekse var olmaktır.
Öyleyse var olduğum şüphesizdir.
Düşünüyorum, o halde varım.
İlk bilgim bu sağlam bilgidir.
Şimdi bütün öteki bilgileri bu bilgiden çıkarabilirim.

***

Hafta sonu Gaziantep’teydik… Cumartesi öğleye doğru üzerimizden geçen iki IŞİD roketi havalimanı yakınlarına düştü…  O roketlerden biri sadece 12 saat önce inen bizim uçağı da vurabilirdi… Ölüme son zamanlarda hiç bu kadar yakın olmamıştık… Ama o bölge insanının yıllardır yaptığını yaptık, hiçbir şey olmamış gibi devam ettik… Gaziantep’ten yazacak önemli bir-iki konu olmasına rağmen dönüş uçağında sadede “cahillik” ve “biat üzerine” düşündüm…

İyi haftalar…