GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Gönül Soyoğul
YAZARLAR
29 Ağustos 2009 Cumartesi

Muhalif olmak nedir?

Muhalif olmak, ta en baştan; hep ’“kaybeden olmayı’” kabul etmek,
Çoğu zaman ’“yapayalnız’” kalmak demektir’… ’¶
Muhalif olmak, istenmeyen adam/kadın ilan edileceğinizi,
Siz kendi doğrularınızı savunmaya devam ettikçe; saygısızlıkla, çamurluk yapmakla, ucuz kahramanlıkla, bölücü, fırsatçı ve çıkarcı daha da ötesi ahlaksız olmakla suçlanacağınızı, iftiralara uğrayacağınızı bilmek;

Ama’…
Bunlara rağmen inandığınız görüşlerden ve doğrulardan vazgeçmemek, yan çizmemek demektir.
Muhalif olmak, bazen ’“nefessiz’” kalmaktır’…
En nefessiz anınızda, bir çıkış ararken, tek bir dost eli bile uzatılmazken, dayanabildiğiniz kadar dayanmak, buna rağmen teslim olmamak, burnunuz düşse yerden almamak, beyaz bayrak sallamadan, gerekirse kuyruğu dik tutarak ölmektir.
 
Dalgalı/fırtınalı denizde, fındık kabuğu bir kayıkta, elleriniz kanayana kadar kürek çekmek,
Yelkeni ciğerinizden kopup gelen nefeslerle şişirmeye çalışıp yine de kimseye S.O.S çekmemek, neye mal olursa olsun kıyıya tek başına ulaşmak için canhıraş mücadele etmektir.
 
Muhalif olmak, sırtınızın sıvazlanmayacağını, ruhunuzun güzel sözlerle okşanmayacağını,
Bırakın iktidar nimetinden yararlanmayı, hakkınız olanı bile alamayacağınızı bilmek,
Yüzünüze karşı konuşmaya cesaret edemeyenlerin, hep arkadan dolanacağını, hep bel altından vuracağını, bu yüzden durmaksızın içinizin yanacağını, kalbinizin kırılacağını, ağzınızın içinin hep cam kırıklarıyla dolu olacağını göze alabilmektir.
Tıpkı kediler gibi, yaralarınızı gizlice, kimselere göstermeden yalayarak sağaltmaya çalışacağınızı kabullenmektir.
 
Muhalif olmak ve muhalif kalabilmek,
En temelde ’“cömert bir vicdana’”,
Korkudan bacaklarınız titrese de, kalbiniz ağzınıza gelse de, korkunun üzerine gitmenize yetecek ’“cesur bir yüreğe’” sahip olmak,
Kan içsen de ’“kızılcık şerbeti içtim’” diyebilmektir.
 
 
Bunun içindir ki,
Muhalif olmayı herkes beceremez. Herkes muhalif olamaz.
Lakin’…
Muhalif olmayı beceremeseler, iktidar nimetlerine sırt çevirmeyi, kurulu düzenden nemalanmamayı içlerine yediremeseler de kolaylıkla yapabilecekleri bir şey vardır; o da saflarını belirlemek, sağdan sola, soldan sağa dönüp durmayı, ortada kırıtmayı, gerdan kırmayı, ’“tavşana kaç, tazıya tut’” demeyi bırakmaktır.
’“Ben buyum arkadaş, kimse kırılmasın/darılmasın. Benim alınacak ihalem, işe yerleştirilecek çocuğum, tek taş almamı bekleyen bir karım, kısacası yürütmem gereken bir gemim var’” deyip ’“ortaoyunculuğu’”ndan emekliliğini istemektir.
Hepsi bu. Hepsi kadar basit işte.
İnanın ilk anda ayıplansanız/kızılsanız bile, uzun vadede kimse sizi ortaoyunculuk dönemlerinden daha fazla ayıplamaz, daha fazla kızmaz.
Hatta, ’“En azından dürüst davrandı’” diye, açık/gizli takdir bile eder.
 
Onun için arkadaşlar,
Ya iktidardan/erkten yana olacaksınız.
Ya da muhalefetten.
İkisinin ortası, inanın bok çukuru.
Bilmem anlatabildim mi?