GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
27 Ocak 2014 Pazartesi

Mevkidaşlık meselesi…

Seçime 4 ay kala ‘yolsuzluk operasyonu’ yapılması ne kadar manidarsa 2,5 ay kala Sarıgül’ün mal varlığına el konulması da o kadar manidardır. Koskoca (!) dünya liderinin Eski CHP’nin hazırladığı Sarıgül dosyasına sarılması ayrıca manidardır tabi ki.
Görünen o ki Sarıgül’ün İstanbul adaylığı paçaları fena tutuşturmuş. 16 yıl sonra batık kredilerin ortaya çıkıvermesi, TMSF’nin mal varlığına el koyuvermesi…
Koskoca dünya liderinin düştüğü duruma bakınız.
Dünyada onca sorun varken,
Uzağa gitmeye gerek yok,
etrafımız yangın yeriyken,
Mursi hala tutuklu, Esed kan dökmeye devam ediyorken…
AB temsilcileri ‘ileri-geri’ konuşuyorken…
Kuzey Irak’ta tansiyon yükselirken…
Bağdat-Şam arasında bir hilafet devleti kurulmaya çalışılıyorken…
Kuzey Suriye’de PKK uzantısı örgüt özerkliğini ilan etmişken…
MİT’in Suriye tırları polise, jandarmaya hatta belediye zabıtasına bile yakalanıyorken…
Suriyeli mülteci kızlar 3–5 kuruşa ‘ikinci eş’ pazarında satılıyorken…
Uzun lafın kısası ortada kafa yorulacak onlarca dünya meselesi varken…
Bizim dünya lideri ‘CHP’nin İstanbul adayına’ takmış vaziyette.
Siz hiç Obama’nın ya da Putin’in rakip partinin belediye başkan adayıyla ilgili dosya açıkladığına şahit oldunuz mu? Ben olmadım.
Eskiden siyasette kimin kimi eleştireceği üç aşağı beş yukarı belliydi.
Genel başkan genel başkanı milletvekili milletvekilini eleştirir herkes seviyesini korurdu.
Örneğin il başkanının başka bir partinin genel başkanını eleştirmesi doğru bulunmaz, mevki mes’elesine özen gösterilirdi.
Son süreçte pek çok şey gibi o da bozuldu.
Koca başbakan, koskoca dünya lideri (!) işi gücü bırakıp CHP’nin başkan adayıyla ilgileniyor.
Demek ki Sarıgül’ün adaylığı dünya siyaseti açısından büyük vahamet kesbediyor.
Yoksa ‘bizim dünya lideri’ neden işi gücü bırakıp Sarıgül’e sarsın ki…
Yahut korku paçaları tutuşturmuş.
Hem de fena tutuşturmuş.
*
Tam 12 yıldır Türkiye’nin başbakanı olduğuna bir türlü inanmayan ve muhtemelen kendisini halen İstanbul’un belediye başkanı zannede Sayın Başbakan, Gezi Parkı’nda düştüğü hataya yine düşüyor. Gezi Parkı sürecinde en fazla Beyoğlu Belediye Başkanı düzeyindeki bir meselenin Başbakan düzeyinde ele alınmasıyla nelerin yaşandığını gördük, yaşadık.
Kimse lobi, mihrak falan aramasın?
Erdoğan’ın orantısızca müdahalesidir Türkiye’yi dünyaya rezil eden…
Biri polis 7 gencimizi aramızdan alan…
Tamam… İstanbul önemli belki… İstanbul giderse iktidar sallanır belki.  
Ama yine de Başbakan düzeyinde bir müdahale doğru değil Sarıgül için.
Başbakan Baykal’ın hazırlattığı Sarıgül dosyasını örnek veriyor vermesine ama Baykal’ın gittiği yoldan gitmiyor. CHP’liler hatırlayacaklardır. Sarıgül dosyasını Türkiye kimden öğrendi? Cevap veriyorum. Önder Sav’dan… O dönem Baykal’ın saflarını sıklaştıran Genel Sekreter Sav açıkladı Sarıgül dosyasının muhteviyatını.
Deniz Baykal’dan Sarıgül’ün yolsuzluk dosyasına ilişkin tek satır açıklama duyan var mı? Partinin genel sekreteri, genel başkan yardımcıları konuşmuştur en fazla. Bu duruma siyasette ‘mevkidaşlık’ penceresinden açıklama getirilebilir.
*
Hadi diyelim ki Başbakan ‘CHP’nin hazırladığı Sarıgül raporuna’ sarılacak bir hale düştü.
-Ne sakıncası var canım açıklamasının. Hem ne güzel oldu. Tüm gazeteler büyük puntlarla verdiler haberi' diyebilirsiniz.
Yine mevkidaşlık penceresinden bakarım ben olaya.  
Bu saldırı Sarıgül’ü sadece büyütür. Kabul, Kılıçdaroğlu’nun odasından çekilen o fotoğraf çok etkileyiciydi. Ama Başbakan ‘mevki’ kuralını atlayarak Sarıgül’ü kendi mevkisine çekmiş ya da kendini Sarıgül’ün mevkisine düşmüştür.
Ayrıca o dosyanın içinin çok da dolu olmadığını başta CHP’liler olmak üzere herkes biliyor.
O dosyanın Baykal’a rakip olmaya hazırlanan Sarıgül’ü vurmayı hedeflediğini yani…
*
Velev ki o dosyanın içinde gerçekten yolsuzluk var. Bu neyi değiştirir? 17 Aralık’tan itibaren ortaya saçılanları örtmeye yeter mi? Ne yani Ak Partililer ‘ayakkabı kutusunu’ soranlara Sarıgül’ün dosyasını mı verecek? Bu mudur yani? Öte yandan adama sormazlar mı?
İstanbul gibi dünya kentinin göbeğinde yani Şişli’de belediye başkanlığı yapan zat bu dosyanın açıklandığı tarihten itibaren tam 9 yıldır başkanlık yapmaya devam ediyor.
Ve de 2009’da DSP rozetiyle seçim kazanacak kadar da ilçesinde seviliyor.
Ve de siz… O dosyanın açıklandığı günde başbakandınız, bugün de başbakansınız.
Madem yolsuzluk vardı.
Neden bir müfettiş göndermediniz?
Neden hakkında dava açmadınız?
Neden başkanlık makamından düşürmediniz?
Yoksa aynı cemaat meselesinde olduğu gibi…
Ayağınıza bastığı anda mı aklınıza geldi bu dosya.  
Feryat, figanın nedeni eğer buysa (Ki öyle görünüyor) bu saldırı ters teper.
Dahası Sarıgül’a ‘mağdur gömleği’ giydirmekten öte bir işe de yaramaz. 

Ve Erdoğan’ın İstanbul korkusunu açığa çıkarmaktan... 

İzmir Valisi Mustafa Toprak ve Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın ‘Mali Hizmetler Şube Müdürü’ne verdikleri ‘savcıyı oyala, soruşturmayı durdur’ talimatını dehşetle okudum.
En az Adalet Bakanı Müsteşarı’nın İzmir’in Başsavcısı’na verdiği ‘soruşturmayı durdur, savcıları değiştir, polisleri çek’ talimatı kadar dehşet vericiydi.
Tamam, işin ucunda bacanak var, bürokrat var. Lakin ayan beyan bir yolsuzluk var, rüşvet çarkı var, ihaleye fesat var. 
Tamam zamanlama manidar… Yakında seçim var.
Ama bu talimatlar manidar değil mi? Yapmayın beyler! Talimatla durdurduğunuz soruşturmada halen 8 kişi aranıyor. Dahası sayenizde artık aranmıyor. Adaletten kaçan 8 kişi var o soruşturmada… Bırakın neyle suçlandıklarını daha isimlerini bile bilmiyoruz.
Bunların hepsi gelir, geçer. Merak etmeyin devletimiz bu buhranı da aşar.
Ama savcıyı tehdit eden müsteşar, polis müdürlerini görevden alan rüşvetten fezlekeli bakan ve de polise ‘suçluyu bırak, savcıyı oyala’ diyen vali unutulmayacaktır.
Onlar tarihe şimdiden geçtiler. Tebrik ediyorum.
Vali Toprak 4 gündür suskun… Sükut ikrardandır prensibine göre olan biteni olduğu gibi kabul ettiği anlamına gelir bu sessizlik. Olduğu gibi kabul ediyorsa eğer yapılacak şey bellidir. Onuruyla, şerefiyle istifa…