GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
11 Ağustos 2010 Çarşamba

Kral Dairesi’’nde çatlak!

Kent siyasetini ısındıran CHP’’nin Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’’ın mesajlarla dolu 4 günlük İzmir programına ilişkin yazılar ciddi ses getirdi.’¶
Saldıranlar da oldu, hak verenler de.
Akl-ı selim kesimin üzerinde uzlaştığı nokta, Kemal Kılıçdaroğlu’’nun CHP ve Türkiye için bir şans olduğu ve bu şansın bu kadar kolay yıpratılmaması, harcanmaması şeklindeydi.
Ve de 12 Eylül referandumunun 30 yılı aşkın iktidar yüzü göremeyen CHP için dönüm noktası olduğu ve Kral Dairesi Ekibi şeklinde tanımladığım yapının, bilindik tavırlarıyla parti üst yönetiminin/örgütün konsantrasyonunu bozduğu’…
Yıllarca Baykal’’la siyaset yapan samimiyetine inandığım, önemli mevkilerdeki 4 Baykalcı ile konuştum.
Tespitleri benim için son derece önemliydi.
Öncelikle Baykal’’ın genel başkan olmak gibi bir niyetinin olmadığını savunuyorlardı.
Bu sonucu kişisel sohbetlerinden çıkarmışlardı.
Ancak Baykal’’ın etrafını saran, siyasi varlıklarını tamamen ona borçlu isimlerin Deniz Bey’’i bir şekilde bu yarışa çekmeye çalıştıklarından da eminlerdi.
Konuştuğum 4 ismin birleştiği bir diğer nokta da Baykal’’ı İzmir’’de adım adım izleyen, neredeyse her fotoğraf karesinde yer alan Kemal Karataş, Savcı Sayan hatta Canan Arıtman, Yılmaz Ateş gibi ’‘Bilindik’’ isimlerin yakışmadığı, hatta Deniz Bey’’e ciddi zarar verdiğiydi.
 
Özellikle Karataş ve Sayan’’a tepki hat safhada, Baykal’’ın genel başkanlık gibi iddialı bir noktaya bu isimlerle yürümesi halinde bu yürüyüşün ’‘fos’’ çıkacağını düşünüyordu akl-ı selim Baykalcılar.
İçlerinden biri dedi ki; ’“Deniz Bey’’i sever, sayarım. Partimize hizmeti, emeği geçmiştir. Ama bu noktadan sonra Genel Başkan olmak gibi bir iddia ortaya koyarsa, karşısına dikilen ilk isim ben olurum’” diyor.

Yine bu dörtlünün buluştuğu ortak noktalardan biri de, ’“Deniz Bey’’in kral dairelerinden çıkıp Kılıçdaroğlu ile birlikte Anadolu turuna katılması, neden ’‘hayır’’ denilmesi gerektiği konusunda omuz vermesi’…’”

Çünkü bu dörtlü, referandum sürecinin CHP’’ye Baykal’’ın armağanı olduğunu, başından itibaren Kılıçdaroğlu’’nun yönettiği bir süreç olmadığını biliyordu.
Ve dört ismin birleştiği son nokta Baykal’’ın basına verdiği demece ilişkindi.
Kılıçdaroğlu’’nu savunup, partinin geri kalanını eleştirdiği o açıklamanın zamansız ve de talihsiz bir açıklama olduğu düşünülüyordu.

Hatta içlerinden biri dedi ki; ’“Kral Dairesi’’ne gittim. O demecin yanlış olduğunu bizzat söyledim. Deniz Bey’’e, ’‘Durum sizin döneminizde de farklı değildi’’ diye söyledim’”
 
Nikah şahidi olmak(!) için uğradığı İzmir’’e 48 saat önce gelen, verdiği fotoğraflar, demeçlerle başta genel merkez olmak üzere örgütün yüreğine kurt düşüren, kurmayları tarafından açıktan verilen, ’“Bu yapıya omuz verin, yarınların ne getireceği belli olmaz haa’” mesajıyla dönüş sinyalleri veren Baykal’’ın İzmir’’deki akl-ı selim yapısı böyle düşünüyor.
Bir de Kemal Karataş gibiler var tabi ki’…
Siyaseten tüm sermayesini Baykal’’a yatırıp, el elde baş başta, müflis esnaf, dante gibi ortada kalanlar’…
Yani gidecek yeri olmayanlar.
Onlara göre Deniz Baykal, referandumdan sonra harekete geçecek, genel başkan olacak.
Umut fakirin sermayesidir.
Peki, Deniz Bey ne düşünüyor?
Bir gece ansızın dönecek mi, yoksa ’‘ombudsman’’  rolüyle perde arkasında kalıp, tırnaklarıyla kurduğu CHP’’nin iktidar olduğunu görmenin hazzını mı yaşayacak?
Bekleyip göreceğiz.
 
Ve Yücel Özen’’den Kral Dairesi ekibine ilişkin soruma yanıt geldi.
Dahası ben aradım ve yanıt vermek zorunda kaldı.
Genel Sekreter Sav ekibini geçmişte ’‘İsmail Ağa Cemaati’’ne benzetip, ’‘Bunlar neredeyse tuvalete bile birlikte gidecekler’’ diyen Özen’’e, Çeşme’’deki Kral Dairesi manzarasını hatırlatıp, Baykal’’ın, Baykalcıların da aynı manzarayı oluşturup, oluşturmadığını sormuştum.
 
Özen’’in ilk demeci Deniz Bey’’in İzmir İl Kongresi’’nde Sav ekibini kast ederek kullandığı iddia edilen bir cümleyle başlıyor.
 
Manzaraya baktığımda, ’“’‘Çeteler, çetelere karşı’…’’ izlenimi aldım’” diyerek başlıyor İ. Yücel Özen. Ve hemen Savcı Sayan’’a, Kemal Karataş’’a giriyor. ’“Baykal’’ı savunmak Savcı Sayan’’a mı kalmış, Kemal Karataş’’a mı kalmış’” diye ekliyor.

Özen’’in sözlerini yorumsuz ve sansürsüz aktarıyorum; ’“Deniz Baykal’’ın bu örgütten vefa beklemesi doğru değil. Karşılama doğru bir tavır. Eski bir genel başkan olarak karşılandı. Kimse farklı sonuç çıkarmasın. Öte yandan Baykal’’ın partiye yönelik eleştirilerini çok da doğru bulmuyorum.
Çünkü eskiden de farklı değildi. Eskiden olsa Baykal, atıyorum İzmir’’e gelir, mitingde konuşur giderdi. Kılıçdaroğlu, belde belde, köy köy dolaşıp adam gibi genel başkanlık yapıyor. Çünkü, ’‘Türkiye’’yi yeniden kuracağız’’ iddiasıyla yola çıktı. Bu iddianın yarattığı heyecanı Anayasa’’nın tesisi için ’‘evet-hayır’’a indirgeyip küçültmek son derece yanlış.
İzmir’’deki fotoğraftan, açıklamalardan anladığım kadarıyla Baykal, 12 Eylül’’de ’‘evet’’ çıkarsa kurultay çağrısı yapmaya hazırlanıyor. Ama sağında ve solunda biriktirdiği Baykalcı gözüküp yola çıkarsa yanılır, düş kırıklığına uğrar. Genel Başkanlığa soyunursa da sonuç alamaz’”
 
Yücel Özen’’in görüşü böyle’…
Sanıyorum bu görüş sadece Özen’’in değil, belirli bir yapının ortak görüşü.
İlgilenenlere duyurulur.