Ne diyelim… Başkan bu konuda haklı!
Ve işçiler… DİSK binlerce işçiyi ilgilendiren bir sözleşme için greve gitmeye hazırlanıyor.
Geçen sözleşme döneminde sendika kötü bir sınav verdi. Mesele hakem kuruluna taşındı. Yüksek hakem belediyenin verdiği teklifin altında bir rakama bağladı sözleşmeyi…
Bu kez Kocaoğlu kararlı! Ve bana sorarsanız grevi çoktan göze almış durumda.
**
Tabi ki kentkart krizinden, belediye içindeki kadro hamlelerine, Ankara’daki koalisyon satrancından, İnciraltı planlarına ve kentte son günlerde gündem olan kaldırım işgallerine kadar birçok konuyu ele aldık. Benim açımdan sohbetin en can alıcı noktası yerel siyasete dair olan bölümdü.
Aklımda tabi ki tek bir soru vardı.
Çizmeyi giyecek mi? Başka bir değişle ‘sahaya’ inecek mi?
Yahut en kestirme şekliyle taraf olacak mı?
Önce cevaba bakalım o zaman: “Geçmişte bir Bornova’da, bir de ilde iki kongreye neden müdahale ettiğimi biliyorsunuz. Oradaki gerekçelerimin genel kabul gördüğünü de biliyorsunuz. Böyle bir durumun yaşanmayacağına inanıyorum. Şimdiden pırıl pırıl gençler aday olma açıklamasını yapıyorlar. O arkadaşların çıkıp yarıştığı bir yerde bizim taraf olmamızın hiçbir yararı yoktur, zararı vardır partiye”
- AZİZ KOCAOĞLU RÖPORTAJININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ...
Uzun soluklu siyaset arkadaşı Alaattin Yüksel’in 8 Haziran sabahı İl Başkanı Bedri Serter’i topa tutan açıklamalarını ‘yorumsuz bırakması’ tabi ki manidardı. Lakin kongre mesajında daha da net olan, “Böyle bir durumun yaşanmayacağına inanıyorum’ cümlesidir.
‘İl başkanlığı için yola çıkan pırıl pırıl İzmirli gençler’ vurgusu ‘son il kongresine müdahalesinin’ somut gerekçesiydi. Bornova’daki meşhur ‘adam/şalgam’ kongresindeki gerekçe de Ankara’dan yapılan orantısız müdahale ve o müdahalenin yereldeki destekçileriydi.
Kocaoğlu kendi mahallesinden delege olamama ihtimaliyle karşı karşıya kalmıştı 2010’da… Son dönem AK Parti İzmir adayı Savcı Sayan’ın MYK üyesi sıfatıyla kol gezdiği İzmir’de Deniz Baykal ekibi siyaseten Kocaoğlu’nu kuşatmaya çalışmış, Aziz Başkan da o kuşatmayı yarmak için dönemin Genel Sekreteri Önder Sav ekibiyle birlikte hareket etmişti. Hem de kent genelinde…
*
Diyor ki Kocaoğlu aslında…
Böyle bir kuşatma girişimi olursa…
O kuşatma girişimi yerel unsurlardan destek bulursa…
İzmir’in yerel siyasetini dışarıdan gelenler dizayn etmeye kalkarsa…
Kendi mahallemizde bize racon kesmeye çalışırlarsa…
Sahaya iner, gereğini yaparım. Diğer hallerde kongre topuna girmeyi çok da istemiyorum.
Mesaj bu kadar net! Kongre süreci kendi doğasında yürüsün diyor Aziz Başkan! Ben de ‘parti büyüğü’ olarak süreci izleyeyim… Süreci ben dizayn etmeyeyim gerekirse ama bana rağmen de bir süreç dizayn edilmesin’ diyor.
CHP gibi bir partide böylesine kritik geçiş dönemlerinde öyle bir şeyin mümkün olmayacağını da fazlasıyla tecrübe etti aslında. Ve önseçim sürecinde olduğu gibi sahaya inmekten imtina etmesinin ekibiyle birlikte siyasal intihar demek olduğunun da farkında olmalı.
Meseleye bu pencereden bakarsak Aziz Başkan’ın ‘Gerekçe aradığını ve o gerekçeyi bulacağını da çok iyi bildiğini’ düşünebiliriz.
Şunun şurasında 15 Ağustos’a ne kaldı ki!
Mahalle seçimleri başlayacak…
Daha önce de altını çizdiğimiz gibi… Bir yandan geçmişin intikamıyla yanıp tutuşanlar bir yandan geleceği kurgulamak isteyenler… Ve bulunduğu mevkii/mevziiyi muhafaza etmeye çalışacak olanlar… Bizi renkli, çekişmeli bir süreç bekliyor. CHP örgüt seçimini yapmadan önce ülkenin önüne yeni bir erken seçim sandığı konulmazsa tabi ki!