GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
12 Haziran 2015 Cuma

Demokratik romantizm!

Türk siyasi hayatı açısından ‘tarihi sonuçlar’ doğuran 7 Haziran seçimlerinin sonrasında Ankara ‘da büyük satranç yeniden başladı.
Saray, hem sonuçları hazmetmeye hem de kendisine çizilmek istenen sınırı şimdiden ihlal ederek ‘koalisyon görüşmelerini’ bizzat yürütmeye çalışıyor.
Deniz Baykal’la yaptığı görüşmenin yegane nedeni budur.
Elbette özel görüşmedir ve elbette içeriği tam olarak açıklanmayacaktır.
Lakin Erdoğan’ın Baykal’a ‘Bizi HDP’ye mecbur etmeyin’ deme olasılığı yüksektir.

Öncelikle; partiler ve liderler 7 Haziran’dan çıkan en önemli mesajı hala okuyabilmiş değil. Hemen hepsi sandığın duygusallığını taşıyor üzerinde.
Açık ve nettir ki, seçmen bu ülkeyi en az iki partinin birlikte yönetmesini istemektedir.
Erdoğan’ın tek başına idare etmeye soyunduğu ve ‘başkan olabilmek’ için yasal ve etik tüm sınırları ihlal ettiği süreçte ortaya çıkan bu tabloyu tüm partilerin bir an önce hazmetmesinde fayda görüyorum.
Ve açık söylemek gerekirse;
AK Partisiz bir koalisyonu imkansıza yakın zor görüyorum.
Hem matematiksel hem siyasal hem sosyolojik hatta bürokratik açıdan…
AK Parti’nin olmadığı koalisyon senaryosu demokratik romantizmden öte değil benim için…
O yüzdendir ki son günlerde iş dünyası ve uluslararası arenada seslendirilen ‘büyük koalisyon’ için önemli bir fırsatın doğduğunu düşünüyorum.
AK Parti-CHP koalisyonu…
Davutoğlu’nun ‘herkes makamını bilecek ve AK Parti yenilecek’ gibi cümlelerle ‘Saray’a sınır çizmeye hazırım’ duruşunu da bu çerçevede okuduğunuzda önümüzdeki günlerin siyaseten çok şeye gebe olduğunu söyleyebiliriz.
Bana göre hala siyaseten en mantıklı koalisyon AK Parti-MHP’dir.
Mesele sadece siyasal tabanlarının yakınlığı değil… Bahçeli’nin iyi-uyumlu bir ortak oluşu da önemli… Bu konuda 57. Hükümeti hatırlayabilirsiniz.
Öcalan’ın asılması gibi siyasi açıdan ‘hayat-memat’ meselesinde ortaklarıyla ayrı düşse de koalisyonu bozan taraf olmadı. Ve Bahçeli, her açıdan soğumaya/normalleşmeye ihtiyacı olan ülkemizde vakur duruşuyla her daim takdir toplayan bir siyaset adamı oldu.
Ama görünen o ki birileri
MHP’nin bu koalisyonda yer almasını istemiyor.
Ve ülkeyi AK Parti CHP koalisyonuna doğru sürüklüyor.


Diyorlar ki, CHP AK Parti ile koalisyon yapmaz.
Bu tezi savunanlar siyasetin, Türkiye’nin gerçekleriyle değil sandığın sıcaklığı ve siyasal duygusallıkla konuşuyor. İlk günden itibaren AK Parti’nin içinde olduğu bir formülün rahatlıkla uygulanabilir olduğunu hatta Türkiye koşulları için zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Meseleye biraz daha yakından bakında AK Parti ile CHP’nin iktidar ortaklığına ne kadar kolay imza atacağını göreceksiniz.

Şıkları eleyerek yürüyelim…
Daha seçim sürecinde ortaya atılan ‘Azınlık Hükümeti’ formülü Türkiye’de işlemez. Siyasal geçmişimiz dışarıdan destekli azınlık hükümetlerinin başarısızlıkları ile dolu. Hatta dış destekçileri tarafından gensoru ile bakanları düşürülen hükümetlerimiz var. 
O yüzden ister AK Parti’nin ister CHP-MHP azınlık hükümeti formülünü sağlıklı bulmuyorum.
CHP-MHP-HDP koalisyonuna gelince;
Sağlıklı ve ilerlemiş demokrasiler için gayet normal ama Türkiye için demokratik romantizmden başka bir şey olduğunu düşünmüyorum.
Velev ki böyle bir hükümet kuruldu diyelim.
İlk günden çözüm süreci başlığında çözülürler…
Akla en yaktın olan AK Parti-MHP koalisyonunun belirli çevreler tarafından istenmediğini söyledik. İbre sürpriz bir şekilde bu formüle dönebilir ilerleyen günlerde. Ama bugün için uzak görülüyor.
AK Parti-HDP koalisyonunu düşünelim.
Çözüm süreci açısından iyi olabilir.
Lakin böyle bir ittifak AK Parti’nin Kürt oylarını ilelebet unutması demek…
Ve ‘milliyetçi tabanına’ aylardır ‘terör örgütünün güdümündeki parti’ olarak sunduğu HDP ile ortaklığı da bi zahmet anlatması şart.
Erdoğan gibi ‘milliyetçi’ bir liderin vesayetinde yürüyen AK Parti’nın kısa vadede HDP ile ortak olmasını beklemek gerçekçi değil. Dışarıdan destek konusunda HDP ile anlaşabilirler belki… O da Türkiye’yi seçime götürecek bir azınlık hükümeti olur ancak.
Gördüğünüz gibi eleme yöntemi bizi AK Parti-CHP şıkkına kadar itiyor.
Siyaseti iyi bilenlerle, CHP’yi, AK Parti’yi tanıyanlarla konuştum.
Geniş tabanlı bu ortaklığın sandığımdan da fazla mesafe kat ettiğini gördüm.
CHP böyle bir koalisyon konusunda isteksiz görünmüyor olabilir.
Bu da satrancın bir parçasıdır benim için.
Çeyrek asırdır iktidar masasına oturamayan CHP tabanı/tavanı, ucundan kenarından da olsa böyle bir ortaklığa hazır.
Ama diğer iki şıkkın kendiliğinden ortadan kalkmasını bekliyorlar.
MHP ve HDP bu konuda CHP’nin beklediği açıklamaları yapıyor.
Ve CHP bir süre sonra ‘istemeye istemeye’ AK Parti ile koalisyon yapmak zorunda kalmış olacak.
Ve seçmenine dönüp, ‘Ne yapalım halk böyle istedi. Diğer iki parti de ortaklığa hayır dedi. Mecbur kaldık’ diyecekler. Ankara’daki gelişmeler böyle bir açıklamaya gerekçe olacak şekilde cereyan ediyor. 

Böyle bir ortaklığı ön koşulu tabi ki Erdoğan’ın sınırlarının çizilmesi olacaktır. 
Sanıyorum bu konuda Davutoğlu da bazı hazırlıklar yapıyor. Sözlerinden anlaşılan bu en azından…
Erdoğan’a sınır çizmiş, AK Parti’yi de Saray vesayetinden kurtarmış bir geniş tabanlı hükümetin başarılı olma ihtimali yüksektir.
İş dünyası ve uluslararası camia da açıklamalarıyla böyle bir koalisyona Türkiye’yi hazırlamaya başladı. 
Tek bir sorun var.
O da Erdoğan’a sınır çizmek ve AK Parti’yi Saray vesayetinden kurtarmak…
En az ‘CHP-MHP-HDP koalisyonu kadar’ romantik görünüyor şu anda…
Ama büyük koalisyonun önündeki tek engel şu anda o görünüyor.