GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
1 Haziran 2015 Pazartesi

Seçime 5 kala meydanların dili!

Seçmene ulaşma ve de etkileme yarışında meydan mitingi döneminin sonuna gelindiğine inansam da siyasi partilerin, liderlerinve de cumhurbaşkanının meydan savaşını da analiz etmek zorundayız.
Meydanların dili ne söylüyor?
Aslında meydanların ve de sokağın dili farklı değil…
Yani nabzı ölçmek için meydan meydan bakmanıza gerek yok. Simitçiyle, kahveciyle, memurla, emekiyle, kadınla-gençle tabi ki de taksiciyle konuşmanız yeterli.
Ama bugün konumuz meydanlar.
İzmir’deki tüm mitinglere katılan bir dostlarımla konuştum.
Kim daha başarılıydı? Hangi partinin mitinginde kaç kişi vardı?
Hangi lider etkileyiciydi? Hangi kitle daha heyecanlıydı?
Kimse kusura bakmasın…
‘Taşımasız miting yaptık, bizim mitingimizde taşıma seçmen yoktu’ diyen yalan söyler.
Ama şu vardır.
Daha az katkısız daha fazla gönüllü seçmen daha az taşıma yahut bindirilmiş kıt’a…

İzmir Gündoğdu’daki mitinglere bu açıdan bakınca MHP ve HDP mitinglerinin ‘daha az taşımalı, daha fazla gönüllü’ katılımlı olduğu söylenebilir. HDP tarihinin en kalabalık ve de en heyecanlı, en sorunsuz mitingini gerçekleştirdi Gündoğdu’da.
MHP meydanda beklendiği kadar olmasa da sandıkta var olduğunun sinyallerini veriyor. Peki, bu iki parti yani MHP ve HDP, CHP ve AK Parti’ye oranla taşıma metodunu neden daha fazla tercih etmediler dersiniz?
Daha sadık bir kitleye sahip oldukları için mi? Yoksa seçmeni meydana getirecek kadar motivasyon aşılayabildikleri için mi? Belki her ikisi de var. Ama asıl sorun son derece basit…
Yeterli bütçeye sahip olmadıkları için. Yani parasızlık! Buna rağmen her iki partinin de İstanbul Kazlıçeşme Mitingi etkileyiciydi.
Özellikle de HDP’nin o meydanı doldurmayı başarması ülke genelinde ‘barajı aşar’ algısının güçlenmesinde etkili oldu. Barajı aşar algısı ‘oyumuz boşa gidecek’ algısının düşmanıdır çünkü.
Sürecin başında bu iki partinin ‘ters motivasyonla’ birbirlerini beslediğini kaleme almıştık. Özellikle de MHP’nin yükselişinin HDP’nin yükselişiyle paralellik arz edebileceğinden söz etmiştik. Kazlıçeşme meydanı biraz olsun bu tezimizi destekler nitelikteydi.
*
Gelelim hafta sonu Gündoğdu tartısına çıkan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun durumuna. Kürsüye 2,5 saat geç çıkmasının affedilir bir yanı yok. Tabi ki böylesine yoğun dönemlerde ufak tefek gecikmeler olur ve hoş da karşılanır. Ama 2,5 saat hem sınırları hem de sinirleri zorlayan bir zaman dilimidir. Takdir edersiniz ki işini/gücünü bırakıp kentin dört bir yanından, uzak ilçelerinden hatta şehir dışından gelenler açısından bu gecikme pek de hoş karşılanmamıştır.
Ki aldığım duyumlar da bu yönde… Meydana toplanan kalabalığın gecikmeye paralel olarak Alsancak’ta ara sokaklara dağıldığını, Kılıçdaroğlu sahneye çıktığında en azından kalabalığın 4’te 1’inin alandan ayrıldığını söylüyorlar. Ve de Kılıçdaroğlu sahneye çok geç çıktığı için de tam bir saha fotoğrafı almanın mümkün olmadığını…
Bir hafta önce aynı meydanda boy gösteren Davutoğlu ile kıyaslanıyor Kılıçdaroğlu…
AK Partililere göre kendi mitingleri CHP’ninkinden fazlaydı. Tepeden dakika dakika fotoğraf çekmişler. Belgeli konuşuyorlar yani.
Emniyet kaynakları CHP mitingi için 50 bin AK Parti için 75 bin rakamını veriyor.
Emniyet bu! Her zaman aynını yapıyor.
Mitingi izleyen gazeteci arkadaşların bazıları CHP mitinginin Kılıçdaroğlu’nun sahneye çıkması gereken 17.30 civarında AK Parti mitingini geçtiğini söylüyor. Ama burun farkıyla…
AK Parti’nin CHP’yi geçtiğini savunan gazeteci arkadaşlar da var.
Ama CHP İl Başkanı Bedri Serter’e göre iki parti arasındaki makas hayli açık.  AK Parti mitingi için en iyimser tahmini 35-40 bin kişi olarak yapan Serter, kendi mitinglerinde en az 300 bin kişinin katıldığını savunuyor.
Yani CHP’nin AK Parti’nin 10 katı kalabalık topladığından dem vuruyor.
İşte bizler tam da bu noktada durup ‘el insaf’ diyoruz.
Hatta Serter miting sonrası açıklamasında kendisi için önemli bir siyasal gerçeğin daha altını çiziyor. Seçim sürecinin başından bu yana dilinden düşürmediği ‘İzmir’den 10+10 çıkaracağız’ tezinin Gündoğdu mitingiyle daha da güçlendiğini ifade eden Serter, Kılıçdaroğlu’nun kendilerine tam 5 kez teşekkür ettiğini mitingden çok memnun kaldığını ifade ediyor.
Peki, CHP mitingi gerçekten başarılı mıydı?
Ben Sayın Serter kadar iyimser değilim.
Tabi ki il başkanı olarak seçime günler kala o bunları söylemek zorunda.
Ama İzmir gibi CHP’yi 13 yıldır sırtında taşıyan ve de Kılıçdaroğlu’nun bizzat aday olduğu kentte sizin mitinginiz AK Parti’ninki ile kıyaslanıyorsa; başarıdan söz etmek için erkendir.
Sonuçta meydan ortada… Havadan çekilmiş fotoğraflar da meydanda…
Göz var, izan var!
*
Meseleye ‘niceliksel’ olarak bakınca bir hafta arayla yapılan Davutoğlu mitingi ile Kılıçdaroğlu mitingi arasında ‘ezici’ bir fark göremiyorum.
Ama CHP’nin katılımcıları daha heyecanlıymış, daha az taşımaymış vs… O türden teknik detayları da bilmiyorum.  Ama 2,5 saatlik gecikmeye rağmen on binlerce kişi alanı terk etmemişse bu tabloİzmirlinin hoşgörüsüyle açıklanabilir ancak.
Tüm mitingleri yerinde izleyen bir dostum ise CHP mitinginin AK Parti’yi burun farkıyla geçtiğini ama alandaki heyecan katsayısı açısından HDP mitinginin rakipsiz olduğunu söylüyor.
Dedim ya… CHP için asıl ızdırap budur.
Liderinin aday olduğu 2002’den bu yana 13 yıldır kalesi kabul edilen bir kentte Davutoğlu’nu ancak burun farkıyla geçmek yahut kimilerine göre gerisinde kalmak.

Neyse ki meydanlar her zaman tek kıstas değildir.
Hem de bir yılda üçüncü kez sandığa gitmeye hazırlanan Türk seçmeni için…
7 Haziran’ın başka kodları var çünkü.
Cumhurbaşkanı’nı da sahaya çeken ‘başkanlık sistemi, Yeni Türkiye’ hedefleri, CHP’ye ilk kez kulak kabartan dar gelirli seçmen, DemirtaşlıHDP’nin önlenemez yükselişi, MHP’nin bir parça da olsa yükselişi… Dahası yorgun iktidarın kan kaybedişi muhalefetin topyekun yükselişi…
Artan demokrasi ve adalet ihtiyacı…
Ekonomide, büyüme hedefinde yeniden güven…
Yoksullukla mücadelede yeni hedefler… Tabi ki hem içeride hem de dışarıda barış…
13 yıldır ilk kez ‘koalisyon, azınlık hükümeti’ gibi siyasi ihtimallerin konuşulması ve de bir zamanlar seçmeni korkutmak için kullanılan ‘koalisyonun’ giderek demokratik bir ihtiyaca dönüşmesi…
Meydanlar, anketler ne derse desin son sözü tabi ki 55 milyon seçmen söyleyecek.
Kediler o gece rahat durursa tabi ki!