GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
9 Ocak 2013 Çarşamba

Kıraç’ın EXPO davetine yanıt!

AK Partili bakanların İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını birbirlerine ikram ettiği sahne yerel siyasetin ilk gündem maddesi olmaya devam ediyor.
Hemen herkes (AK Partililer dâhil) o diyalogu genel seçimlerde İzmir’e kurtarıcı olarak gönderilen Binali Yıldırım ile Ertuğrul Günay’ın Büyükşehir adaylığından kaçma girişimi olarak yorumladı.
Koca koca bakanların ‘aman değmesin’ refleksiyle Büyükşehir adaylığına nasıl ‘yağlı boya’ muamelesi yaptığı çok net hissedildi yani.
AK Parti’de bazı isimlerin özellikle de bazı milletvekillerinin ölüp bittiği, takla üzerine takla attığı Büyükşehir adaylığının kente sonradan gönderilmiş iki bakan arasında ‘tenis topu’ gibi ikram malzemesi olması bazılarının sinirini bozsa da bakanlar cephesinden bu reflekste anlaşılmayacak hiçbir durum yoktu.
Sonuçta seçim bölgesi (ne kadar iddialı olunursa olunsun) İzmir’di. Değil 35 proje 135 de yapsan AK Parti açısından İzmir demek her daim riskin ta kendisiydi çünkü. Sosyal demokrat seçmenin yıllardır ilgiyle izlediği, aşina olduğu Ertuğrul Günay bile İzmir’den adaylığı nazikçe Yıldırım’ın önüne yuvarlıyorsa gerisini düşünmek lazım.
Her neyse, meseleye tüm iyi niyetimizle siyasi nezaket penceresinden bakalım…
Ve aynı tablonun CHP’de de olduğunu bir an bile düşünmeye çalışalım.
Düşünün ve hayal edin…
Binali Yıldırım ile Ertuğrul Günay’ın yerine CHP’lileri koyun. Aziz Başkan parti toplantısında kendisinden önce kürsüye çıkan ve adaylık potansiyeli olan Hakan Tartan’a, Cevat Durak’a, Kamil Sındır’a, Tunç Soyer’e… Ya da Milletvekili Susam’a…
Hatta bana göre adaylık kulislerinin büyük sürprizi Dr. Aytun Çıray’a…
Bırakın onları yakın siyaset arkadaşı Alaattin Yüksel’e…
En yakınındaki başkanlar Abdul Batur’a, Mehmet Ali Çalkaya’ya...
 ‘Düşündüm de İzmir adaylığına benden çok sen yakışırsın’ der miydi?
Ya da şöyle soralım o soruyu.  Hangi CHP’li başka bir CHP’li için düşünürdü bunu.
‘Bırakın Büyükşehir adaylığını mahalle delegeliğini bile reva görmezler’ dediğinizi duyar gibiyim.
Gerçi bir gün CHP’de böyle bir diyalog yaşansa bunu söyleyecek isim de Aziz Kocaoğlu olur ya… Yine de koltuk ve makam söz konusu olunca… Hele hele de İzmir gibi ‘çantada keklik’ bir kent söz konusu olunca böyle bir nezaket beklemek ‘şimdilik’ abesle iştigal…
Oysaki ideal olan sırası gelince gereğini yapmaktır.
Sırası geliyor gelmesine de ah o koltuklar yok mu o koltuklar.
Alışkanlıklarından taviz vermeyen koltuklar. Bırakmıyor üzerinde oturanı…  
*
Tabi ki Yıldırım ile Günay’ın İzmir adaylığıyla ‘tenis topu’ gibi oynaması AK Parti’nin harbi İzmirlileri açısından da hoş olmadı.
Ve tabi ki söz konusu İstanbul adaylığı olsa her şey farklı olurdu.
Ama insan bazen gerçekten de o samimiyeti arıyor, istiyor. Keşke içinde zerre kadar farklı hesap olmasaydı bu ikramların. AK Partililerin İzmir’in siyasi ağabeyi kabul ettikleri Bakan Yıldırım, kendisinden önce kürsüye çıkan Ertuğrul Günay’ın hitabetini beğeniyor kuşkusuz.
Her ne kadar ikili arasında gizli bir rekabet olduğu söylense de Günay’ın İzmir’e daha yakın duran dili nedeniyle adaylığa daha fazla yakışacağını da düşünüyordur belki.
Ama adaylığa en çok yakıştırılan ama bir o kadar da bu işten paçayı sıyırmak istediği bilinen Yıldırım’ın ani refleksi olan samimiyetin karşıya geçmesine engel oluyor işte.  
Üzerine Günay’ın topu anında iade edişi ‘yağlı boya’ refleksini güçlendirmeye yetiyor.  
Her neyse… İki bakan arasındaki bu diyalog kentin siyasi kulislerinde bir süre daha tartışılacaktır.

Birkaç gün önce İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın Başkan Aziz Kocaoğlu’na çağrısını kaleme almıştım. Ne diyordu Vali Cahit Kıraç?
Yaşadığı kötü/acı tecrübelerin sonrasında EXPO sürecine biraz mesafeli durduğu düşünülen Aziz Başkan’ın bu imajı ortadan kaldırması gerektiğini… Yani EXPO sürecine soğuk, uzak bakmaması en azından öyle görünmemesi gerektiğini..
Bunun için de Yürütme Kurulu’na bizzat katılıp Başkan Yardımcısı Unvanını almasını istiyordu.
İktidarla-muhalefet arasında sıkışma ihtimali olan EXPO’yu ‘Devletin Valisi’ olarak iki yapıya da eşit yönettiğinin altını çizen Kıraç’ın EXPO daveti, kritik oylamasına 11 ay kala anlamlıydı. Sonunda Başkan Kocaoğlu ile bu daveti konuşma fırsatı buldum.
Son dönemde bazı AK Partililer tarafından açıkça ‘EXPO’ya el atmamakla ya da atar gibi görünmekle’ eleştirilen Kocaoğlu, Vali Kıraç’ın ‘bana göre anlamlı’ davetine bakın ne dedi:
Sayın Vali’nin davetine teşekkür ederim. Ama biz zaten hem Yönlendirme Kurulu’nda hem Yürütme Kurulu’nda EXPO için Sayın Vali’nin emrine amadeyiz. Kimse bunun aksini düşünemez. Yürütme Kurulu’na şahsen katılma meselesine gelince… O kurulda bizi temsilen Muzaffer (Tunçağ) Bey var. O bütün mesaisini gerektiğinde 24 saat bu işe harcayabiliyor. Bizim öyle bir şansımız ne yazık ki yok. Ama EXPO için ne gerekiyorsa yapmaya kurumsal ve kişisel olarak tüm gücümüzle çalışmaya hazırız. Sayın Vali’nin ve İzmir kamuoyunun bunu böyle anlamasında yarar görüyorum. Bizim EXPO’da kıyıda köşede kaldığımız, destek vermediğimiz gibi bir durum asla söz konusu olamaz”
Yani...?
Şahsen Yürütme Kurulu’nda olmam ama elimden geleni yaparım’ diyor Aziz Başkan. Doğru mu yapıyor? Tartışılır.
Özellikle de EXPO 2020 sürecinde olası zaferden şimdiden dışlanmak istenen ve de olası yenilginin faturasının bazıları tarafından çoktan ona kesildiği düşünülürse.
Çünkü EXPO’ya dair asıl kavga oylamadan sonra başlayacak.
Diyelim ki EXPO’yu kazandık. Sizce ne diyecekler?
Tarlada izi olmayanın hasatta sözü olmaz derler mi demezler mi?
Ya da kaybettik.
İlk turda bile kaybetsek ‘Büyükşehir omuz atsa Kocaoğlu topa girse kazanırdık’ derler mi demezler mi? Derler, derler dediğinizi duyar gibiyim.
Belki Vali Kıraç’ın davetinin EXPO pratiğine ciddi bir katkısı olmayabilir.
Yani Cibuti delegesini ikna etmeyebilir belki Kocaoğlu’nun o kurula girmesi.
Hatta 3 dil bilen Tunçağ’ın katkısı fiilen Aziz Başkan’dan da iyidir muhtemelen. Ama İzmir’in başkanı olarak Yürütme Kurulu’nda fiilen yer almanın yerini de hiçbir şey tutamaz. İzmir’in Başkanı’na reva görülen sıfat ‘başkan yardımcılığı mıdır’ sorusuna gelince…
Şimdi yeri değil ama Kasım’daki oylamadan sonra hep birlikte sorarız onu da.