GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
1 Nisan 2023 Cumartesi

İşte öyle bir şey!

Bu güzel ülkede…

Ölümsüz aşk şarkıları ile…

En az üç neslin romantiklerine…

Aşkı… Sevdayı… Hüznü… Sevinci… Ayrılığı…

Damardan anlatabilen yegane ikiliydi onlar…

Biri notaların efendisiydi…

Diğeri…

Kalpleri delip geçen aşk şarkılarının söz yazarıydı…

O kelimeler…

O notalarla…

Arada “ölümsüz bir aşk” olmasa…

Nasıl?

Kalplerde yarım asırdır “unutulmazlar” safında yer alabilirdi?

Yaradan…

Onlara dolu dolu

Tam “sekiz yıl, üç gün” süren masal gibi bir hayat ortaklığı bahşetti…

Emsalsiz melodiler ölümsüzleşti…

Şarkı sözleri…

Bizim jenerasyonu uçurdu…

“İçmeden sarhoş yapan o şarkılar”

Dudaklarda mühür oldu…

“Seni düşündüm dün akşam yine… / Sonsuz bir huzur doldu kalbime… / Bir de kendimi düşündüm sonra… / Bir garip bir duygu çöktü omzuma…”

Arkası geliyor; kalbinizi yerinden çıkaracak gibi…

“Hani yıldızlar yanıp sönerken… / Hani bir yıldız kayar da insan… / Hani bir telaş duyar ya birden… / İşte öyle bir şey…”

Hele az biraz romantikseniz…

Vurgun yemiş gibi oluyordunuz…

O ikilinin yarattığı şarkılarla…

***

Kadın 12 yaş büyüktü erkekten…

“Bana mısın?” demediler…

Aşklarını dolu dolu yaşadılar…

Taaa ki…

Kader’in, “Buraya kadar…” dediği güne kadar…

***

Şarkılarda gizliydi onların sevdası…

Benzersiz bir hayat ortaklığını…

Azrail’in “The End” dediği güne kadar…

Hazin bir “ayrılığın / bitişin” sembolü gibi…

Herkesi ağlatarak…

Bu aleme “Hediyemiz olsun” diye sundular…

***

Altı gün sonra…

(7 Nisan)

Bu öykünün erkek kahramanının…

Aramızdan ayrılışının…

18’inci yılı…

Notaları bir kez daha böylesine…

Kimselerin araya getiremediği o şarkıları yarattı ve veda etti…

Büyük aşkının bu dünyaya veda edişi ise…

Neredeyse 40 yıl oldu..

Masal gibi bir aşk yaşadılar…

Duyanlar inanmadı…

Tanık olanlar ise…

O hazin aşkın bitişine sadece…

Gözyaşları ile eşlik ettiler…

***

Genç kadın, özel bir lisede İngilizce öğretmeniydi…

Sevdiği erkekle karşılaşıncaya kadar…

Bırakın şarkı sözünü, iki satır şiir bile yazmamıştı…

Genç adam, aslında kimya mühendisiydi ama…

Kendisini “Notaların Efendisi” gibi hissediyordu…

İnanılmazı gerçekleştirdi…

23 yaşında…

Eurovision’nun sinyal müziği “Çoban Yıldızı”nı besteleyince…

Ayakta alkışlanan bir virtüöz olmuştu…

***

Esmer güzeli naif İngilizce öğretmeni ile…

Kimyacı bestekar…

İlk kez bir davette karşılaştılar…

Ve…

“İşte Öyle Bir Şey…” dedirten…

Bir sevda masalının kahramanları oluverdiler…

Sonra bi’daha hiç ayrılmadılar…

Ruhların ve kalpların valsi başlamıştı…

Takvimler ise…

Bizim kuşağın 20’li yaşlarını kayda alıyordu…

***

Genç kadın şarkı sözü yazıyor…

Kimyacı sevgilisi onları sihirli notalar eşliğinde…

Unutulmazlar arasına yerleştiriyordu…

Türk Pop Müziği’nin, hala ölümsüz eserleri arasında yer alan…

“İşte Öyle Bir Şey”“Sevdan Olmasa”“Bir de Bana Sor” gibi…

Dillerden düşmeyen şarkılara…

Aşkları gibi birlikte imza attılar…

***

Türkiye’nin ünlü sesleri için yaptıkları şarkılar…

Sanki onların aşkını anlatıyordu:

“Bende bu cehennem gibi yürek olmasa… / Bende deli rüzgar gibi hasret olmasa… / Bir de cana can katan o sevdan olmasa… / Ah, bu hayat çekilmez…”

Erol Evgin’in seslendirdiği o şarkı…

Bir kor ateş gibi düştü sevenlerin yüreğine…

45 yıl önce altın plak aldı; o tarihte milyondan fazla sattı…

***

Sonra?

Sonra fena halde korktular…

Ya bu aşkı Türkiye kabullenmezse?

Nitekim, korkuları ağır bastı…

Sevdalarını kalplerine gömdüler ve…

Saygın bir şekilde…

Bu sevda masalını bitirmeye karar verdiler…

Ama…

Bi’türlü yapamadılar…

***

Ve, kader ağlarını örmeye başladı…

O esmer güzeli öğretmen göğüs kanserine yakalandı…

Tedavi için İngiltere’ye gidip, gelmeye başladı…

Neşeli görünmeye çalışıyordu ama…

Aslında…

Uçsuz, bucaksız derin bir hüzün yaşadığı…

“Koca Çınar” şarkısının sözlerinde kendini belli ediyordu:

“Serde delikanlılık, gençlik var koca çınar… / Sevda var, sen sevdanı çiğneyip geçer misin? / Öte yanda gurur var, ölesiye gurur var… / Seni unutanları… / Sen olsan sever misin?”

***

O İngilizce öğretmeni…

Unutulmaz aşk şarkılarının söz yazarı Çiğdem Talu’ydu…

28 Mayıs 1983’te…

O her biri “efsane” şarkıları öksüz bırakıp…

Bu dünyaya ve deli gibi aşık olduğu genç sevgilisine…

Veda ederek aramızdan uçtu, gitti…

***

Milyonların ezberine giren o şarkı sözlerine…

Besteleri ile can veren kimya mühendisi ise…

Sihirli notaların yaratıcısı Melih Kibar’dı…

Büyük aşkını kaybettikten sonra…

Her şeyden elini eteğini çekti… 

O’na da 2000’li yıllarda cilt kanseri teşhisi koydular…

7 Nisan 2005’te aramızdan ayrıldı…

***

Bitiriyoruz…

Onların “imkansız” aşkı…

Sekiz yıl, üç gün sürdü!

O zaman diliminde…

250’dan fazla şarkıya birlikte imza attılar…

Çiğdem Talu ve Melih Kibar

Eşi, benzerine az rastlanan ölümsüz bir sevda masalını…

Yarattıkları şarkılarda yaşadılar ve…

Ne hissettilerse…

Türkiye’ye de aynen yaşattılar…

Şimdi, sizin başınıza gelse…

Sevdiğinize yaşatabilir misiniz böyle bir sevda masalını?

Nokta…

Hamiş: “İşte Öyle Bir Şey”, her çaldığında o buruk hüznü bırakır içimizde... Geçip gidenlerin de, kalıp bekleyenlerin de şarkısıdır… Çiğdem Talu ve Melih Kibar (Ve tabii ki, bugünlerde 75’inci yaşını süren Erol Evgin) arkalarında onlarca ödül, masalsı bir aşk ve koca bir dostluk bıraktılar… Bize ise dinlemekten asla usanmayacağımız o muazzam şarkıları kaldı…”

Sonsöz: “Her şey seninle güzel; olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile… / Anonim…”