Dört yanınız algı politikasıyla çevriliyse...
Siyasette, ekonomide, sporda vs.
Yaşadığınız ülkenin geneliyle ilgili "yönünüz bu, olacaklar da belli" savının ağına sıkıştırılmışsanız...
Ne düşünceniz ne de söyleminiz, itirazınız, tepkiniz, sesini yükseltmeniz görmezden geliniyorsa...
Türkiye'de yaşıyorsunuzdur!..
Unutmayın!..
X
Gazeteciyseniz...
Gazetecilik yapmaya çalışıyorsanız...
"Basın Özgürlüğü"nü savunuyorsanız...
Yasaklar vardır!..
Ekran karartmalar, sesinizin kısılması söz konusudur...
Konuşamazsınız!..
Eğer iktidarın sesi değilseniz...
Vah başınıza gelenler!..
Bir mahkeme kararı özgürlüğünüzü alır!..
Yayın yasakları ensenizde belirir!..
Kıramadıkları, tükenmeyen kaleminizi tükenir kılmak için ellerinden ne geliyorsa uygularlar!..
X
Açın bakın tarihin izlerinde aynı uygulamalarla karşılaşırsınız...
Kazanan kim olduğu da yazılıdır orada!..
X
Güzelim ülkemin, güzelim insanlarına hak etmedikleri bir süreci salt siyasal evrelerini kendi düşünceleri" içinde tamamlatmak için uğraş verenler...
Açık ve aleni, "Kendilerine yapılmış bir zulmün hesabını sorar" gibi yükleniyorlar!..
Nereye kadar?
X
Salt siyasette değil kuşkusuz!..
Ekonomide...
Sosyal yaşamda...
Eğitimde...
Sporda...
Kısaca yaşamın genelinde...
"Dediğim dedik, çaldığım düdük" kararları egemen!..
Karşı çıkanı yok etme pahasına iddialı üstelik!..
X
Saydığımız tüm alanları biliyorsunuz...
Kuşkusuz sporu da!..
Ama bir kaç örnek vermeden geçmek olanaksız...
X
Benim ülkemin en dirençli kenti İzmir'de...
91 yıllık Altınordu var...
Ve bu efsane kulüp; "Altyapı atağı", "yerli futbolcu yetiştirme çabası", "takımda yabancı oynatmama" gibi ilkelerle son iki yılda yoğun uğraşlar verip...
Gazete manşetlerine çıkarken...
Ülkemin federasyonundan; futbol direktöründen, kulüplerinden, teknik adamlarından övgüler alırken...
Bir TFF düşünün ki...
Takımlarda yabancı oynatma sayısını serbest bırakıp...
Futbolda sözüm ona "altyapıyı" savunur görünüp...
Silip süpürmek bir yana...
Tüm değerleri silindir gibi ezip geçti!..
X
Yitip giden değerler olsa iyi!..
Daha üç ay önce bu sürunlarda sözünü ettiğimiz, "futbolun yitip gidenleri" yazısını anımsadım!..
Akıl almaz bir uygulama olan Pasolig ile sıfırlanan tribünlerle futboldan kopanların yeterli kalmayacağını...
Sponsor firmaların bir bir çekileceğini ve çekilmekte olduğunu vurgulamadığımız yazıyı yani!..
İşte bir mektupla ortaya çıktı ki...
Bir sezonda futbola 60 milyonluk destek veren ÜLKER de, "Türk futbolunun değer yitiren piyasasında ben olamam arkadaş" deyivermiş!..
Buyrun, bakalım!..
X
Türkiye'nin üçüncü büyük kentinde futbol oynanmaması için statları kapatıp, kulüpleri açmaza düşüren bir iktidarın...
Yandaş geliştirme politikalarının yansıması da böyle oluyor işte!..
X
Bütün bunları yazıp, yorumluyoruz da...
İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz?
İzmir kulüplerinin ve taraftarlarının, bu baskıyı görüp de birbirleriyle kenetlenip, çözüm üretecekleri yerde...
Olmadık tepkilerle "takım reddetmesi", farkında olmadan iktidarın çanağına su tutması!..
X
Bir kaç örnek Türkiye'nin nasıl bir ilginçlikler ülkesi olduğunu anlatıyor olmalı size!..