İkibinli yıllar boyunca ülkede yaşanan savrulmaların yol açtığı tahribatın salt iktidarın kötü yönetiminden kaynaklandığını söylemek, gerçeği tam olarak yansıtmıyor.
Yaşadık ve gördük; muhalefet, neo liberal düzenin getirdikleriyle öyle aman aman kavgalı değildi. Tam da olması istenen muhalefet gibi hareket etti. Yani, neo liberal düzenin muhalefeti gibi…
Ne ki Kapitalist sistemde neo liberal dönemi kapatma ihtiyacının ortaya çıkmasıyla birlikte başlayan süreç, taşları yerinden oynattı.
Ve giderek derinleşen ekonomik kriz iktidarın sonu olacak gibi…
Bu nedenle olsa gerek, altılı masada geleceği inşa arayışları, toplumsal mutabakat için oluşan irade, etkili muhalefetin öncülleri olarak ortaya çıktı. Ve bu hareketlenme belli ki iktidarı tedirgin ediyor.
Giyim kuşam üzerinden yapılan kışkırtma, müzik dinlemeye gelen kısıtlama, içkili mekanlara yamuk bakış, seküler toplumla araya mesafe koyma girişimi olup ayrıştırma siyasetinin alametlerindendir.
Kanun devletini sopa gibi muhalefetin tepesinde sallamanın tezahürü olarak, Gezi davasında çıkan kararları gördük. Şimdi de Canan Kaftancıoğlu’na verilen ceza...
Göçmen sorunu ise nerede, ne zaman patlayacağı belli olmayan saatli bomba gibi… Fakat iktidarın elinde patlaması kuvvetle muhtemeldir.
Türkiye hızla destabilize oluyor.
Araf’ta bekleyen ülkenin önünde bir yıl var. Öyle bir yıl ki bütün ihtimaller masada…
Son söz; Türkiye böyle badireleri defalarca atlattı. Yeter ki Cumhuriyet’i yüzyıldır ayakta tutan değerler rehberimiz olsun.