GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
17 Aralık 2022 Cumartesi

Hazinesi alkışlar!

Tam bir yıl önce aşağı yukarı bugünlerde verdiği…

Son röportajına göz attım…

Yahya Kemal Beyatlı’nın ölümsüz şiirinin sözlerinden…

Günün moda ifadesiyle…

Hayata acayip sallıyor…

Üstelik…

Özgün ve şaşırtıcı felsefi yapısını öne iterek…

Dökülüveriyor dudaklarından o hınzır şarkının sözleri:

“Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç… / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç! / Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile… / Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle…”

“Neden özellikle o şiirin sözleri?” diyecek olursanız…

Cesur yorum da ünlü sanatçıdan geliyor:

Ben karamsar değil, gerçekçiyim... Bir doğum ve bir de ölüm vardır... Ölüme doğru bir gidiş var… İkisinin ortasına da hayat diyoruz… Aslında her şey geçici…”

Döneceğiz, tekrar buraya…

***

1980’li yılların ilk çeyreği…

Türk Medyası’nda bir “fotoroman kasırgası” başladı ki, sormayın…

Yeni Asır’da ikinci dönemim; “Sarmaşık” bana tapulu…

Patron (Dinç Bilgin), “Biz de fotoromana başlayalım…” demez mi?

Üstelik…

Hazır, yapılmış, yayına hazır fotoroman da istemiyor…

Uğraşalım, bizim eserimiz olsun arzusunda…

Acıklı bi’hikayeye karar verdik…

İstanbul’a gittik…

Hülya Avşar, şöhretin ilk basamaklarında…

Ayrıca…

Zıpkın gibi bir “başrol yakışıklısı” gerek…

Rahmetli Cenk Koray, ismi koydu masanın üstüne…

Sahnelerin olağanüstü sesi Neco…

Yakışıklı sanatçı için de bir ilk olacak; kırmadı bizi…

Bi’de kötü adam lazım…

O sırada Nuri Alço, rakipsiz adeta tek tabanca…

Kadro tamam…

Çekimler İstanbul’da tamamlandı…

Fotoroman olduğu için bi’haftada işimiz bitti…

Yayına girdi; tiraj kanatlandı…

Hepimiz mutlu olduk…

Hülya, basamakları beşer beşer çıktı…

Neco, o fotoğraflardaki bakışlarıyla “ne denli özel” bir sanatçı olduğunu…

Bir kez daha kanıtladı…

Neco’yu tanımak keyifti…

Türkçesi mükemmel; belagat sanatı 10 numara beş yıldızdı…

Dostluklar, böyle başlıyordu işte…

***

Neco…

Ya da nüfustaki adıyla “Tahir Nejat Özyılmazel”

Şu sıralarda 70’li yaşların ortalarında…

Türkiye’nin parmakla sayılacak kadar az…

Hem şarkıcı hem de oyuncu kimliği ile…

Şöhretini perçinlemiş bir yıldız…

***

Hayatı, unutulmaz şarkıları kadar güzel ama…

Asıl öyle bir özelliği var ki…

“İşte gerçek gurur budur…” dedirtecek kadar özel…

***

56 yıllık meslek hayatında…

Hiç müzik eğitimi almadan…

Üç dünya klasiğinde (Evita… Hair… Sefiller…)

Başrol oynayan ilk ve tek sanatçı unvanıyla alkışlandı…

Hala o rekoru kıran yok…

***

Aile Makedon göçmeni, baba memur…

Önce Yozgat’a…

Oradan İstanbul’a…

Pertevniyal Lisesi’ndeyken başlıyor müzik serüveni…

Tamamen tesadüf…

Gram müzik bilgisi yok ama…

Yeteneği var…

“Silüetler Orkestrası”nda çalışan bir arkadaşı…

Paaat, diye soruveriyor:

“Basgitar çalabilir misin”

Neco’nun müzikle yakından uzaktan alakası yok…

Eline gitar bile almamış o güne kadar…

Israrla coşturuyor arkadaşı:

“Bizim orkestraya gel, çok yakışırsın…”

Yetenekli, kısa sürede gitar çalmasına öğreniyor Neco…

Sahne kimin hoşuna gitmez ki…

Üstelik para kazanmaya başlayınca…

Neco’nun da hoşuna gidiyor sahne tozu yutmak!

İlhan Feyman’dan teklif gelince…

Akan sular duruyor tabii…

Şarkı söyleyen modern palyaço Leo Sayer’i tanıdığında…

“Tamam…” diyor, içinden:

“Bunun alasını ben de yaparım…”

Yapıyor da…

Üç ay içinde Neco’yu Türkiye’de tanımayan kalmıyor…

O sırada takvimler 70’li yılları eskitiyor…

Nerede çalışırsa insanlar akın akın hücum ediyordu…

***

“Evita” müzikalinde Cihan Ünal’la dönüşümlü “Che” rolünü oynadı…

Gülriz Sururi ve Engin Cezzar, çok ısrar edince…

Kendini, bi’anda…

“Hair” müzikalinin başrollerinden birinde buldu…

Ruhuna ne işlediyse onu canlandırdı…

1989 yılı…

Neco’ya uğurlu geldi…

Artık…

“Evita” müzikalinde başroldeydi…

20 yıl önce de…

“Sefiller”in şarkılarını besteledim ve oynadı…

Alkışların ardı arkası kesilmiyordu…

TRT’nin ilk renkli yayınında ekranda Neco vardı…

Sıfırdan kendini eğitti…

Dünyadaki en büyük şarkıcıları dinliyordu sürekli…

Sesini terbiye etti…

Sanatçı temelini…

İyi müzik ve iyi şarkı ile sağlamlaştırdı…

Aynı yıl…

İzleyiciyi kahkahaya boğan “Tatlı Hayat” dizisi geldi…

Haluk Bilginer, Türkan Şoray ve Çolpan İlhan ile…

Başrolü paylaştı…

Bitmedi…

TV dizisi “Kurtlar Vadisi Pusu”da…

“Fikret” karakterine hayat verdi…

Hala…

“Demedi Deme İbrahim…” repliği ile hafızalarda…

***

Yıllardır Bodrum’da…

Anılarını yazıyor; teknesiyle ilgileniyor…

“Rastgele…” diyerek balığa çıkıyor…

Bazen de…

Çocukları O’nu ziyarete geliyor…

***

Peki, başka ne yapıyor?

Alkışlara karşılık veriyor…

“Pardon…”, dediğinizi duyar gibiyim…

Özetleyeyim…

Yılların “Neco”su…

Pandemi arasından sonra…

Aylardır…

Türkiye’nin “Dünya Müzikleri” yapan rakipsiz orkestrası…

“Kargalar Kafeste”

Alkışlarıyla yeniden buluştu…

Sahnede…

Amerikalı popüler müzik, klasik pop ve caz şarkıcısı…

96 yaşındaki…

Dünya Star’ı Tony Bennet’ı canlandırıyor…

Kadife sesiyle…

İzlemeden önce gözlerinizi kapatın…

Büyük olasılıkla…

“Yoksa bu Tony Bennet mi?” diyeceksiniz?

***

Bitiriyoruz…

Büyük ses, ünlü sanatçının…

Kalbinden geçenleri söylemesini isterseniz…

Şöyle karşılık verecektir size:

“Artık ömrümün sonlarına doğru geliyorum…

Dolu dolu bir hayat yaşadım ve çok yoruldum…

Heyecanlıydı…

Yaşadıkların üzerinden düşünebiliyorsan…

Kendi kendine hesaplaşabiliyorsan ne ala…

Bundan sonra hırslar yok…

Ömür nasıl geçerse geçsin kabulümdür…

Karamsar değilim; bilakis gerçekçiyim…

Bir doğum ve bir de ölüm vardır.

Ölüme doğru bir gidiş var…

İkisinin ortasına da hayat diyoruz...

Her şey geçici…”

Nokta…

Hamiş: “Ben sadece yorumcuyum... Örneğin Zeki Müren bir sanatçıdır... Türk sahnelerinin gelmiş geçmiş en büyük rengi, muhteşem bir sanatçıdır… Ne kadar çok bestesi var ve bugün hala besteleri yorumlanıyor… Sanat Güneşi kendine has okuyuşu, duruşu ile gerçek bir sanatçıydı… / Tahir Nejat Özyılmazel – Kısaca, kalbimizdeki adıyla  Neco…”

Sonsöz: “San’atta zirve yoktur; sadece sürekli bir tırmanış vardır… / Anonim…”