GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
7 Aralık 2022 Çarşamba

Ecevit’e hayrandı çünkü…

Tanrı ömür verseydi…

Yaşasaydı, sağlıkla…

Zeki Müren…

Dün 91 yaşını geride bırakacaktı…

Yine şarkı söyler miydi?

Hem de Allahı’na kadar…

Bi’kucak dolusu örnek var…

Rahmetli Münir Nurettin Selçuk 80’inde şarkı söylüyordu…

Bugün, “Ha’di..” desinler…

86 yaşındaki Göksel Arsoy anında kamera karşısına geçer…

O’ndan bi’yaş büyük İzzet Günay hala dipçik gibi…

Şener Şen 80 yaşında oyunculuğun tadını çıkarıyor…

Filiz Akın ile Nebahat Çehre…

80’li yaşlara “merhaba” demek üzereler ama…

Kamera onları öyle çok seviyor ki…

En ünlü sanatçımızı arkaya bıraktım…

Haldun Dormen…

94 yaşında maşallah…

Her gün iki kez tiyatro sahnesinde alkış tufanına tutuluyor…

Ne güzel…

***

Zeki Müren büyük sanatçıydı…

Güzel yaşadı…

Türkiye’nin O’na bahşettiği en büyük unvanı…

“Sanat Güneşi”ne toz kondurmadı…

Son nefesini…

Çok sevdiği İzmir’de verdi…

O sırada bile…

Elinde mikrofon vardı…

Son yolculuğuna uğurladığımızda…

Öylesine erkendi ki…

65’inci yaşını bile tamamlamıştı…

***

Bu millet O’nu hiç unutmadı…

Eskimeyen şarkılarıyla…

Sahnelerde gerçekleştirdiği devrimlerle…

Filmleriyle…

Ve de…

Kusursuz Türkçesi’yle…

Hala aramızda gibi…

***

Takvimler 1985’i gösteriyordu…

Hürriyet’teydim…

Birkaç saatliğine…

Bodrum’a, Paşa’yla röportaj yapmaya gitmiştim…

O sırada 50’li yaşların ortasındaydı…

Hayatının…

Belki de “en sihirli” cümlesi o gün döküldü dudaklarından:

“17 yedi yaşımdan beri anne yemeğinden, aile sıcaklığından, akraba yakınlığından yoksun, yapayalnız bir insanım ben…”

***

65 yıla sığdırabildiği…

Hiç ama hiç unutamadığı bir özlemi…

Yıllar önce…

Mesleğimizin röportaj ustası merhum Mete Akyol’a şöyle anlatmıştı:

“Halkım beni ilk kez 1950’nin Yılbaşı gecesi duydu radyodan… İçimdeki en büyük arzumdur, keşke 20 yıl önce gelseydim dünyaya da, Atatürk’e dinletebilseydim sesimi, şarkılarımı…”

***

Hep merak edilmiştir…

Acaba Sanat Güneşi politikayla ne kadar ilgiliydi?

Mesela…

1970’li yıllar başladığında…

Siyaset sahnesinin…

En çok konuşulan konu başlıklarından biri de şuydu:

“Zeki Müren, siyasete girecek mi?”

İnanır mısınız?

Zeki Müren, o süreçte…

Siyasete girmeyi ciddi bir şekilde düşünüyormuş…

Hatta…

İddialara bakılırsa…

Bülent Ecevit…

“Sanat Güneşi”ni aday göstermek istiyor ancak…

Büyük sanatçı…

Kendisini hazır hissetmiyordu…

Belki de…

Korkmuştu politikadan, kim bilir?

O günlerin popüler gazetecilerinden İlhami Sosysal

Zeki Müren’le yaptığı röportajda…

Bugünlere şu satırları taşıyor:

Bilin ki, Zeki Müren gerçekten politikaya girmeye niyetlenir ve örneğin bağımsız milletvekilliğine İstanbul'dan adaylığını koyarsa o koca koca partiler, o iktidar partisi, ana muhalefet partisi falan var ya bunların hepsi tüzükleri, programları, nutuk ve vaatleriyle bir kenarda kalır ve Zeki Müren rahatça vekil seçilebilir... Seçim dengesi de İstanbul gibi Türkiye'nin en büyük kültür merkezinde altüst olur... Bu böylece bilinmelidir…”

Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri harekât yapmayı tartıştığı…

Son derece karmaşık bir süreçte bile…

Zeki Müren, gündemi alt üst etmeyi başarıyordu…

***

San’at dünyasında hep tartışılan…

Önemli bir ayrıntı canlılığını hep korumuştur:

“Zeki Müren Türkçesi ve Sesi”

Gazeteci, yazar Murat Bardakçı

Yıllarca tartışılan o ayrıntıyı şöyle yorumlamıştı yıllar önce:

Zeki Müren'in sesi mükemmel mi idi? Hayır! Değişik bir sesti ve değişik gelmesinin sebebi, tınısının (hünsa) olması yani içerisinde hem erkek hem de kadın tınısının bulunmasıydı... Halkın merakını çeken, hatta hayran bırakan tarafı, sesinin o zamana kadar örneği pek işitilmemiş olan bu özelliği, yani (hünsalığı) ve sahnede kıyafetleri idi...”

***

Bitiriyoruz…

“Sanat Güneşi”ni…

Bu kez “doğum günü”nde anarken…

Çeyrek asırlık arkadaşı…

İzmirli eğitimci ve felsefe öğretmeni Göksenin Çakmak

O büyük sanatçının…

90’ıncı doğum yıldönümünü anlatırken…

Tarihe…

Bakın nasıl not düşüyordu:

“Çok parlak zekası vardı… Yaşasaydı; inanın, unutkanlık filan yaşamaz; aklı yerinde olurdu… Rasyoneldi, akılcıydı ve siyaseti sevmediği halde yakından takip ederdi… Sosyal yaşamla ilgili şikayeti olursa bunu yakından tanıdığı milletvekillerine yüksünmeden söylerdi… Sevdiği, beğendiği ve takdir ettiği tek siyasetçi rahmetli Bülent Ecevit’ti… Çünkü, Atatürk’ün çizgisinden hiç ayrılmamıştı… Zeki Bey’e göre, Ecevit çok farklı bir siyasetçiydi…  Her şeyden önce halkçıydı…  Şairdi, kibar adamdı… Eşiyle, kedileriyle mutlu yuvası olduğu için Ecevit’i çok takdir ederdi…”

Nokta…

Hamiş: “Aşk şarkılarını hiç kimse O’nun kadar kimse söyleyemedi… Duydu, hissetti, yüreğinde yaşattı ve Türk Müziği’ne hediye etti… Aynen bu şarkıdaki gibi: Sen kimseyi sevemezsin, sevmeyeceksin, sevmeyeceksin… / Rüzgârların önünde kuru bir yaprak gibi sürükleneceksin… / Şefkat nedir, aşk nedir, ömrünce bilmeyeceksin… / Rüzgarların önünde kuru bir yaprak gibi sürükleneceksin…  (Beste: Kamuran Yarkın – Güfte: Dr. Doğan Işıksaçan…”

Sonsöz: “Şarkılara duygu seren, çilelere göğüs geren, dertli gönüllere giren, işte benim Zeki Müren… / Kendi kaleminden 65 yıllık hayatının özeti…”