GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
6 Aralık 2022 Salı

Dayak yiyen doktora 'sen de o'nu patakla' reçetesi(!)

“Zihni Sinir” projeleri…

Milletçe severiz…

Ucu açıkmış, kapalıymış; fark etmez!

Önemli olan…

İşi bitirmek, alkışı toplamaktır…

İşte onlardan biri…

Hasta yakınlarından dayak yiye yiye…

Mesleğini yapamaz hale gelen sağlıkçılar için…

Yüzyılın projesi hayata geçti(!)

Projenin adı; Allah var, bayağı janjanlı:

“Sağlık Çalışanlarına Yönelik Ücretsiz Savunma Kursu”…

Yani, bu ne demek?

Şu demek:

Ey doktorlar, hastabakıcılar…

Bilumum şifa dağıtan arkadaşlar…

Ha’di yaşadınız…

Bundan böyle, yumruğu yerken…

Elinde sopayla kafanızı kırmak için üstünüze saldıran…

Kırmızı görmüş boğadan farksız hasta yakınına…

Filmlerdeki gibi “iki hareket” çekerek…

Sıkılmış limon haline getirmek elinizde…

Peki…

Nasıl olacak bu iş?

Acil olarak “Dövüş Sanatları”nı öğrenerek…

Dört tane dal var:

Tekvando… Karate… Kung Fu… Krav Maga…

Bir ayda “aslan” kesiliyorsunuz; piyasada…

Bu spor dallarını yapanların ifadesi ile…

Size bulaşanı…

“Katlayıp(!)”..

Bi’kenara koyuveriyorsunuz…

***

Eylül ayının “Sağlıkta Şiddet Raporu” evlere şenlik…

25 saldırganın 14’ü hakkında hiç işlem yapılmamış…

Gözaltına alınan 4 saldırgan serbest bırakılmış…

Sadece…

Beş saldırgan tutuklanmış!

***

İşte…

“Sağlık Çalışanlarına Yönelik Ücretsiz Savunma Kursu”

Böyle doğmuş…

İçişleri Bakanlığı’nın resmi onayı…

Üstüne…

Sağlık Bakanlığı’nın da “sessiz onayı” eklenince…

Doktorlara ve sağlık çalışanlarına…

Kendilerini “savunmaları” için kurs açılmış!

Herhalde…

İzmir’deki bu kurs kulvarında tek ve benzersiz!

Özetle…

Doktorlara göre…

“Sağlıkta Şiddet” konusunda…

Şiddetin kendisinden daha vahim ve acınası bir tablo ile…

Karşı karşıyayız!

***

Eskiler, böylesi “çaresizlik” garabeti karşısında…

Hep şu örneği verirler:

“Et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?”

Şifresiz anlamı şudur:

“Bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken de bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir…”

Acıklı ama gerçek…

“Sözün bittiği yerdeyiz…”

***

40 yıllık hekim Suat Kaptaner’e sordum…

Şaşkındı ama…

Özgün duyguları “ironi” sanatının birer örneği gibiydi…

Şöyle dedi:

“Korkum şu… Bakanlık, hastanelerde yaşanan şiddet tsunamisini çözemeyeceğini kabul etmiş oluyor… Demek ki, bundan böyle hastane koridorlarında daha teknik(!) kavgalar göreceğiz…”

İzmir’in önceki Tabip Odası Başkanı Kaptaner…

Sağlık Bakanlığı’nın…

“Sağlıkta Şiddet”in varlığını ve yoğunluğunu…

Uzun süre kabul etmediğini iddia etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu kanlı sorun, yakın dövüş kurslarına giderek çözülmez… Biz sağlıkta şiddetten söz ediyoruz… Şiddetten kurtulmak için bir şekilde bizim de şiddete başvurmamız tavsiye ediliyor… Bu anlayışla sorun nasıl çözülür?”

***

Hastanelerdeki şiddetin…

Asıl sebebi…

Gereğinden fazla asabi hasta yakını mı, yoksa…

Müthiş iş yoğunluğu mu?

İzmir Hekim Güçbirliği Sözcüsü Opr. Doktor Suat Kaptaner…

Kalpleri acıtan bu sosyal olaya…

Şu teşhisi koymuş:

“Sağlıkta şiddetin en önemli nedeni olağanüstü iş yoğunluğudur… Sağlık hizmetine başvuru olağanüstü artı… Bu gerçek görülmek istenmiyor… Bir başka gerçek ise toplumun sağlığının giderek bozulduğudur... Yoksa bunca vatandaş niye sürekli sağlık kurumlarının kapısını aşındırsın?”

***

Bitiriyoruz…

İçişleri Bakanlığı’nın resmi onayı…

“Aksaçlılar” adında bir derneğin “çabası” ile…

Doktora, hemşireye ve bilumum sağlıkçıya…

Kung-Fu, karate filan öğretecekler…

İnanılacak gibi değil…

Sen…

Potansiyel saldırgan hasta yakınını zapt edemiyorsun…

Sağlıkçılara…

“Gel çekirge(*) sana bedava judo öğretelim; gün gelir faydası olur!” diyorsun…

Yok artık!

Nokta…

Hamiş: (*) Çekirge’yi hatırlamış olmalısınız… O gülümseten kelime 70’li yıllarda yayınlanan “Kung Fu” dizisindeki bir sahneden türedi… Kung Fu hocası yeni yetme öğrencisi Chang Kane’e bir şey işitip işitmediğini sorar… O sıra öğrencinin ayağına bir çekirge konar… O şirin öğrencinin takma adı o olaydan sonra “çekirge” olarak kalır…

Sonsöz: “Türkiye, her vatandaşın yılda ortalama sekiz kez sağlık kuruluşuna başvurduğu bir noktaya geldi… Bu adeta bir dünya rekorudur ve hiçbir devletin sağlık sistemi böyle bir yükü karşılayamaz… / Opr. Dr. Suat Kaptaner – İzmir Hekim Güçbirliği Sözcüsü…)