GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ender ALDANMAZ
YAZARLAR
28 Temmuz 2024 Pazar

Gözaltılar siyasi mi?

Alsancak’ta yaşanan ve hepimizin canını yakan olayla ilgili sorumlular ceza almalı ki aynı acıları bir daha yaşamayalım. Temennimiz bu.

İzmir kamuoyu son 3 gündür elektrik faciası sonrası yaşanan gözaltı dalgası ile meşguldü.

Türkiye’de çok seyrek görülen bir olay yaşandı. Resmi bir kurum olan belediye binasına emniyet ekipleri geldi ve İZSU’nun genel müdürünü koltuğundan kaldırıp emniyete götürdü. Gözaltına alınan 11 kişi adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Makamda gözaltı konusu bir hayli ilginç ve üzerine değinilmesi gerekiyor.

Biraz tarama yaptığımda en son makamdan gözaltına alınan kişinin 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası Pamukkale Üniversitesi rektörü olduğu görülüyor. Erzincan savcısı iken makamında gözaltına alınan İlhan Cihaner’in götürülüş şekli de hala daha gözümüzün önünde… Türkiye’de makam odasında gözaltına alma konuları genellikle devletin içindeki farklı kliklerin birbirine racon kesmesi olarak da yorumlanabilir.

İKİ NEDEN VAR
İZSU binasında kesilen “racon” devlet açısından çok da alışılagelinen bir durum değil. Bence bunun yapılmasının iki yanı var; birincisi, toplumsal baskı… Yaşanan elim olayda sorumlu kimse bir an önce yargılanması isteniyor ve devlet “görüntü” vermek istiyor. İkincisi ise, operasyona siyasi sos sıkılmak isteniyor. Belediye AK Parti’de olsaydı böyle bir gözaltı şekli böyle olur muydu? Bence olmazdı. Yaratılmak istenen algı şimdilik yargının serbest bırakma kararına takıldı diyebiliriz.

ADLİ SÜREÇTE ÇİFTE STANDART YOK
Bilirkişi raporunda iki kurumun hatalı olduğu açıkça yazılıyor. Rapora göre GDZ Elektrik’in suçu daha fazla… İZSU’ya yöneltilen suçlama ise bölgede su seviyesinin neden bu kadar yüksek olduğu ve mazgalların neden temizlenmediği… Dosyada iki kurum için hakkaniyetli bir rapor oluşturulmuş görünüyor. Sadece İZSU’ya değil ekiplerin iki kuruma da girip yöneticileri alması sebebiyle çifte standart bulunmuyor.

ÇORLU’YU, SOMA’YI, DEPREMİ HATIRLAYALIM
Türkiye, boyut olarak bu olaydan daha büyük facialar yaşadı. Doğrudan hatası bulunan resmi kurum yöneticisinin makamından alınmadığı, bırakalım gözaltına alınmayı istifa etmediği hatta makamlarının yükseldiği bir ortamda bu gözaltı şekli çifte standart oluşturur ve bu duruma “siyasi operasyon” yakıştırması pekala yapılabilir. Çorlu tren kazasında, Soma faciasında, ülkeyi uzun yıllar sarsan canlı bomba saldırılarında ve birçok olayda yönetim adına sorumluluğu olanlar istifa dahi etmediler.

Bu ülkede 1,5 yıl önce 11 kenti yerle bir eden depremi yaşadı. Yıkımlar sonrası adli süreçler sürüyor. Müteahhitler kollarından tutulup adalet önüne getiriliyor, hesap soruluyor, cezalar kesiliyor. Peki evlerin yapılmasına izin veren, ruhsat veren ve bunların altına imza atan, yine en üst makama kadar sorumluluğu olan eski-yeni genel müdürler, eski-yeni belediye başkanları, eski-yeni bakanlar hakkında bir yargılama süreci yapıldı mı? Hayır. Hatta üzerine CHP gidip Hatay’da deprem zamanı belediye başkanı olan kişiyi yeniden aday gösterip seçim kaybetmedi mi? Ya da AK Parti, Gaziantep belediye başkanını değiştirdi mi? Böyle bir rahatlık…

İşte burada adaletin herkes için olması gerekiyor. Kendi partisine yakın olmayan belediyenin müdürünü makamından alıyorsanız Soma’da, Çorlu’da sorumluluğu olan kim varsa makamından almalısınız, sorumluluğu olan bakanınızı-bürokratınızı da görevden almalısınız. Yapmazsanız çifte standart olur, konu siyasallaşır.

Konu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasıyla zaten siyasallaşmıştı. “Bir özür bile dilemediler” diyerek İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne göndermede bulunmuştu. Zaten İzmir’in alt yapı sorunları üzerinden yer yer açıklamalar yapan Erdoğan, bu olayın üzerine de “İzmir’de belediyeler can alıyor” diyebilir.

RACONU BIRAKIN
Toprağın üstündekilerinin standart bir adalete, altındakilerinin ise huzura ihtiyacı var.

Bu gürültünün, patırtının ortasında iki gencin cenazesi “huzurla” toprak altında yatıyor. Diğer yandan binlerce İzmirli her an aynı nedenle hayatını kaybetme riski ile karşı karşıya kalarak sokaklara çıkıyor. Siyasetçiler ise birbirlerine “racon” kesmekle meşgul. Racon keseceğinize insanların ölüm riskini azaltmak için ne yapacaksınız, ne tür önlemler alacaksınız onu düşünün.