GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
14 Şubat 2013 Perşembe

Git tavlanı evinde oyna…

Bu sözler Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’a ait... Ege Tv’nin izlediği Karşıyaka Rotary Kulübü toplantısında siyasette ‘bomba’ diye tabir edeceğimiz çıkışlara imza atan Tartan, en sert vuruşu ‘tavla’dan yapıyor. Bakın ne diyor?
“Tavla kültürünü halen savunan bir anlayışı biz iktidara taşırsak biz hiçbir yere varamayız. Tavla oynamasıyla övünen bir belediye başkanının bence o kente katacağı hiçbir şey yok. Tavlanı evinde oyna kardeşim. Ben mesaimde o zamanı bulamıyorum. Kimse kusura bakmasın. Yani vatandaşa gerçekten hizmet edecekseniz tavla oynayacak vakit bulamazsınız. Gidersin evinde tavlayı oynarsın. Oysa bizde hiç iş yapmayayım, her gün bir yerde tavla oynayayım sizden çok sevileni yok. Bu da tartışılması gereken olgu diye düşünüyorum”
Peki, kime diyor?
Tabi ki akıllara tavlasını makam aracının bagajında taşıyan Aziz Kocaoğlu geliyor hemen. Oysaki Başkan Tartan aynı toplantıda Büyükşehir adaylığı için ‘temkinli’ konuşuyor ve diyor ki: “Büyükşehir davasının gidişatına bakmak lazım... Kocaoğlu’nun adaylık kararını görmek lazım. Adayım demekle aday olunmuyor. Bugüne kadar geldiğim hiçbir göreve ‘adayım’ diyerek gelmedim. Bu satırları okuduktan sonra Tartan’ın tavla çıkışının hedefinde Kocaoğlu olamaz diyorsunuz.
Peki, Tartan’ın hedef aldığı tavlacı Başkan kim?
Prof. Kamil Okyay Sındır olamaz.
O akademisyenlikten sonra halk oyunlarında daha iyi…
Cevat Durak desen tavlayı sevmez. İddialı bir 51’cidir.
Ercan Tatı’nın merakı at yarışı…
Hasan Karabağ ‘tavlacı’ gibi görünse de iddialı değildir.  Abdül Batur tavlada iddialı… Siyasette karşısına çıkmasa da tavlada Kocaoğlu’nu zorlayan isimlerin başında geliyor. Mehmet Ali Çalkaya’ya ‘Tavla biliyor musun?’ sorusu Merhum Piriştina tarafından sorulmuş ve ‘hayır’ yanıtı alınmıştı. 8 yılda tavlayı öğrense de Tartan’ın hedefi olacak kadar bildiğini ve oynadığını sanmıyorum.
Sıtkı Kürüm tavlayı iyi bilir ama daha çok okeyi yeğler.
Halil İbrahim Şenol’un bu taraklarda bezi yoktur. Kahve kültürü daha çok iskambil oyunlarıyla sınırlı bildiğim kadarıyla.
Tahir Şahin tavlacı değil binici… Ata olan düşkünlüğüyle tanınıyor.
Kim o zaman bu tavlacı başkan?
Metin Solak tavla da iddialı... Ama zarın köşeli olmasından muzdarip...
Mustafa İnce’yi bilmem ama Selçuk Karaosmanoğlu tavlayı bilmiyor.
Ergun Özgün’ün kahve kültürü iyi, muhtemelen tavlayı da iyi biliyor.
İsmail Uygur’un, Vefa Ülgür’ün Turgut Oğuz’un, Gökhan Demirağ’ın hedefte olduğunu ise sanmıyorum. Ya Rıdvan Karakayalı olabilir mi tavlacı başkan?
Emekli beden eğitimi öğretmeni… Tavla başında oturmaktansa iki tur koşmayı yeğleyecektir Karakayalı… Peki Tunç Soyer?
İşte tavla kime yakışmaz derseniz Hakan Tartan’dan bile önce Tunç Soyer akla gelir herhalde. Yavaş Şehir’in başkanına daha yavaş oyunlar yakışır. Mesela satranç…  
Daha uç ilçelere uzanmaya gerek yok. Tartan’ın hedefindeki tavlacıyı uzaklarda aramak zaten doğru olmaz. Tavlada iddialı başkan sayısı bir hayli olmasına karşın kuşkusuz Tartan’ın Kocaoğlu’nu kastetme ihtimali daha büyük.
Tavla denince akla Kocaoğlu gelse de bugünlerde… Aslında ‘tavlacı başkan’ sıfatını görevi başındayken ‘efsane’ sıfatını alan Merhum Piriştina daha çok hak eder. Ve de onunla aynı dönemde Konak Belediye Başkanı olan Erdal İzgi…
Bir yaz gecesi sabaha kadar kapışıp ayazda uyumuşlukları/sızmışlıkları bile vardır Piriştina-İzgi ikilisinin… Bir keçi çobanının dürtmesiyle uyandıkları dost meclislerinde anlatılır. Bugün anılarda kalan tavla partilerinde ne işler konuşulmuş, ne projeler şekillenmiş, ne adaylıklar karara bağlanmıştır kim bilir?
Bütün gün o toplantıdan öbürüne koşturan, kentin yükünü omuzlarında taşıyan, beşikten mezara herkesin sorumluluğunu sırtlayan belediye başkanlarına gün içinde bir tavla molasını çok görmemek lazım bence... Başkan Tartan’ın Kocaoğlu’nu tavlacılığı üzerinden vurması o salonda karşılık bulabilir. Ama sokakta bulacağını sanmıyorum.  Gerek İzmir’in gerekse Anadolu’nun sokaklarında en çok sevilen/oynanan oyun anketi yapsanız  ‘tavla’ açık ara gelecektir. Satranca göre avam kaçabilir belki. Ama Türk milleti için en az ‘kuru/pilav’ kadar millidir tavla… Sokaklarda karşılığı vardır yani. Siyasette ise sokağın dilini konuşmak, nabzını tutmak, sokakla kucaklaşmak diye altın bir kural vardır.
Bakanlık, iki dönem vekillik yapmış, CHP’nin kuruluşunda aktif görev almış bir isme siyaset dersi vermek değil tabi ki niyetimiz. Bizimkisi olsa olsa hatırlatma olur neticede… O da naçizane…
*
Rotary toplantısında Tartan’ın altını çizdiği bir önemli nokta daha vardı. Belediye başkanlığı 2 dönemle sınırlandırılsın diyor Konak Belediye Başkanı Tartan… Daha önce de dile getirdiği hatta CHP’nin yeni tüzüğüne önermeyi planladığı bu yaklaşımın hedefinde de Kocaoğlu var kimilerine göre. Peki, sadece Kocaoğlu mu var?
İşte asıl pandomima tam da bu noktada kopuyor.
Çeşme’de 4. dönemini yaşayan Faik Tütüncüoğlu, Karaburun’da 2. dönemini tamamlayan Serdar Yasa, Urla’da 4. dönemine hazırlanan Selçuk Karaosmanoğlu, Selçuk’ta ‘ustalık’ dönemi geçiren Vefa Ülgür, Torbalı’da 3. dönemi için kolları sıvayan İsmail Uygur, Narlıdere’de 4. döneme göz kırpan hatta ‘yüzde 75 oy alırım’ diyerek iddiasını ortaya koyan Abdul Batur, Balçova’da 3. döneme yürüyen Mehmet Ali Çalkaya, Karşıyaka’da ustalık dönemini de göstermek isteyen Cevat Durak, Menemen’de 4. dönemi arzulayan Tahir Şahin, Kiraz’da 3. dönemi isteyen İsmet Korkmaz, Foça’da ‘Üç, Üç, Üç’ diye tempo tutturan Gökhan Demirağ… Hatta yargı paketlerinden af çıkar ve yurda dönerse 5. dönem aday olması beklenen Osman Özgüven…
Belki doğru ama bir o kadar radikal çıkışıyla Tartan İzmirli başkanların yarısını emekliye sevk ediyor. En başta da Kocaoğlu’nu…
Ve aynı toplantıda Tartan’ın üçüncü bombası…
“Anket yaptırdım. Tanınma oranım yüzde 65. Görevde olduğum için bunu normal karşılıyorum. Ama benden önceki başkanları hatırlayan bile yok. Tanınma oranları sıfır” diyor. Siyasetin vefasızlığına dikkat çekmek istiyor belli ki. Muzaffer Tunçağ, Erdal İzgi, Ahmet Sarışın’ın Konak halkı tarafından tamamen unutulmuş olduğu gerçeği üzerinde durulması gereken bir nokta. Tabi ki anket sonuçları doğruları gösteriyorsa…
*
Yazıya başlarken ‘Tartan’ın bomba’ açıklamalar yaptığını vurgulamıştım. Benim bildiğim ‘erken öten horozu keserler’ atasözü en çok siyasette geçerlidir. Ve siyasette mesafe kat etmenin en kolay, en kestirme yolu düşman kazanmamak ve de potansiyel rakip/düşman sayısını mümkün olan en aza indirebilmektir. Ve her doğruyu her zeminde söylememektir. Bana göre Tartan, Rotary kulübündeki çıkışıyla siyasetin 3 altın kuralını atladı. Öncelikle adaylığıyla ilgili erken konuştu. Tavlacı başkanları, 2. dönemini tamamlayanları karşısına aldı. Konak’taki seleflerini kızdırdı.  Söylediklerinin bir kısmı ya da tamamı doğru olabilir. Lakin bana göre en önemli kural her doğruyu her yerde söylememektir.   
Yukarıda söyledim gerçi… 

Bakanlık makamında oturmuş, devlet umuru görmüş, iki dönem vekillik yapmış, CHP’nin 1992’deki kurucu yönetiminde çalışmış, şimdiye kadar yakasına CHP, DSP ve YTP rozetleri takmış, çok sayıda genel başkanla çalışmış, gazeteci kimliğiyle erken yaşlarda büyük başarılara imza atmış, akademik dünyada Dr. sıfatını hak etmiş birine siyaset dersi vermek değil niyetim. Muhtemelen bizim bildiğimiz kadar Tartan’ın unuttuğu vardır ya. Neyse…  
Belki de Başkan Tartan gibi ‘sevgi mesajlarıyla’ gündeme gelen birine böyle sert demeçleri yakıştıramıyoruz. İzmir’in gülen yüzü sloganıyla yola çıkan ve sevgi mesajlarıyla büyüyen Dr. Tartan’ın sevgisini herkese göstermesini bekliyonuz belki. Yahut sevgi insanı Tartan’ın kavga insanına dönüşmesi, polemik insanı olarak anılması rahatsız ediyor bizleri... Kim bilir? 
Sevgi dedim de aklıma geldi. Sevgililer gününüz (Aziz Valentin Bayramınız) kutlu olsun. 
Sevgiyle kalın…