GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
3 Ağustos 2024 Cumartesi

Ganimet sofrası olarak belediyeler!

Erdoğan’ın özellikle CHP’li belediyelere yönelik başlattığı mali darbe, bir bakıma olumlu bir sonuç da doğurdu. Öncelikle şunları öğrenmiş olduk. Birincisi, SGK’nın alacakları arasında belediyelerin borçları yaklaşık yüzde onluk bir bölümü oluşturuyormuş. İkincisi belediye borçları içinde SGK’ya olan borçlar da oldukça küçük bir paya sahipmiş.

Yani Erdoğan’ın bu mali darbe girişimi ile siyasi bir hamle yaptığı, yüklü borca sahip şirketlere değil de belediyelere haciz işlemi yapması ile ortaya çıktı. Öte yandan yirmi yıldır kentlerin büyük bölümünü yöneten AKP’li belediyelerin (ve bazı CHP’li belediyeler de buna dahil) sadece SGK’ya değil, neredeyse uçan kuşa borçlandıkları anlaşılmış oldu.

Arkadaşımız Ali Rıza Avcan geçenlerde, başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bazı belediyelerin hem mali bilançolarını açıkladı hem de eş dost kayırmacılığına ilişkin örnekler verdi. Özellikle belediye şirketleri bu konuda çok çarpıcı örneklerle dolu.

“Kazanan ganimeti paylaşır…” sözüne atfen Avcan, bu inceleme yazısında, belediyeleri yöneten ekiplerin adeta ganimet paylaşır gibi hareket ettiklerini hem personel görevlendirmelerinde hem de şirket yönetimlerinde nasıl hareket ettiklerini örneklerle anlatmıştı.

Uzun yıllardır AKP belediyeciliği nepotizim, kayırma ve yolsuzluklarla anıldı. Halen de onların mali yükleri belediyelerde sorun olarak yaşanmakta. Ama özellikle son seçimde belediyelerin çoğu CHP’ye geçince, aynı haberleri bu defa CHP’li belediyeler için duymaya başladık. Yeğenler, baldızlar, oğullar, akrabalar bir anda belediye veya şirket yönetimlerinde boy göstermeye başladı.

Bazılarına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kamuoyu ile paylaşarak tepki gösterdi. “Aile üyesi ve akrabası çok liyakatli ise, gitsin bunu başka yerde göstersin” diye. Bazılarına da kamuoyundan tepki yükselince, Özgür Özel devreye girip geri adım attırdı. Ama yine de bu geri adımlar sınırlı kaldı.

Bu örnekler bize, bu yozlaşmanın sadece AKP ve MHP’ye özgü olmadığını, parti ayrımı olmaksızın yaygın bir gelenek haline geldiğini gösterdi.

Kayırmacılığın sadece aile üyeleri (nepotizm) boyutu gündeme geliyor. Ama aslında bu sadece işin su üstündeki bölümü. Oysa ki, esas bölümü pek gündeme taşınmıyor.

Özellikle kayırmacılık ve ganimet paylaşma olayı, esas olarak profesyonel ekipler ve yandaşlık düzeyinde yaşanıyor. Delegeler, delege ağaları, ilçe başkanları, il başkanı yakınları, milletvekili yakınları ve hatta bazen ticaret ile meşgul olan milletvekilleri, eski belediye başkanları bu kayırmacılık çemberinin asli unsurları.

Aynı siyasi ekipte olmak dışında bir vasfı olmayan çok kişi belediyelerde ya işe alınıyor ya da ihale işleri üstleniyorlar. Veya belediye şirketlerinde yönetimlere geliyorlar.

Tam bir ganimet paylaşımı. Şimdi sıra bizde. İster başka partiden devralınmış olsun isterse kendi partisinde başka bir ekipten, fark etmiyor. Ganimeti paylaşma sırası bizde anlayışı hakim.

Mitinglerde ve diğer salon toplantılarında, Atatürk, Deniz Gezmiş ve arkadaşları hep yumruklar sıkılı anılacak. Belediyecilik denince tabii ki Terzi Fikri örnek gösterilecek. Aydın Erten’den söz edilecek. Sosyal belediyecilik kesmez, toplumcu belediyecilik olacak.

Ama uygulamada yine rol model Tayyip Erdoğan. Şaşa ve şatafat içinde yaşayan, damadını bakan yapan Erdoğan model. Ahmet İsvan değil, Ali Dinçer, Vedat Dalokay ya da Yılmaz Büyükerşen hiç değil.

Toplumcu belediyecilik sloganları ile ganimet belediyeciliğine doğru tam gaz ilerliyoruz.