GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Engin ÖNEN
YAZARLAR
6 Ağustos 2024 Salı

Erdoğan-İmamoğlu çekişmesi!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan beri, Erdoğan, kendine rakip olarak İmamoğlu’nu gördü. O günden beri bu devam etti. Şimdi de artarak sürüyor. Erdoğan’ın eleştiri ve yıpratma çabalarında öncelikli siyasetçiler ne Özgür Özel ne de Mansur Yavaş. Hedefi teke indirmiş durumda. Rakip İmamoğlu.

İmamoğlu da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı halde, sadece İstanbul şehrine değil, Türkiye’ye hitap ediyor. Zaten 16 milyon nüfusu ile bir ülke yönetmeye eşdeğer bir yönetim İstanbul Büyükşehir Belediyesi. “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır…” sözü halen geçerliliğini koruyor bir bakıma.

Erdoğan’ın belediyelere yönelik mali darbesine en etkili karşılığı yine İmamoğlu verdi. Birinci hamlede “yapılandırın, ödüyoruz” diyerek ciddi bir ön aldı. Ama bununla da yetinmedi. Ülke ekonomisi ve Erdoğan’ın mali politikalarını çok etkili bir şekilde eleştirdi. SGK’nın zararları, kur korumalı faiz politikasıyla servet aktarımını rakamlarla anlattı.

İlginçtir, ülke dışında da Erdoğan’ın rakibi ya da alternatifi olarak İmamoğlu görünmekte. İsrail bile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını muhatap alıyor.

Erdoğan, yumuşama hamlesi ile Özgür Özel’in tepkilerini yumuşatmayı hedefledi. Çünkü 31 Mart’taki seçmen öfkesi artarak devam ediyor. Bu şartlarda sert muhalefet, iktidarın oy kaybını hızlandırır.

Yumuşama politikası sonucunda, Saray medyası Özel methiyelerini artırdı. Bunun sonucu olarak son dönem kamuoyu araştırmalarında, AKP ve MHP seçmen tabanında Özgür Özel’e sempatinin arttığı görülmektedir.

Erdoğan’ın bu hamleleri bir yandan muhalefetin olabildiğince yumuşamasını sağlamak ama bunun yanı sıra da CHP içinde her dönem var olan çatışmacı ortamı da kızıştırmaktı. Öte yandan her ne kadar yumuşamadan söz etse de, bu muhalefetin yumuşamasını hedefleyen bir girişimdi. Kendi yol haritası bakımından yumuşama değil kutuplaşma ve sertlik seçmeni konsolide edecek bir yöntem olarak benimsenmeye devam ediyor.

Nitekim Sinan Ateş suikastı davasına MHP’nin müdahalesine izin verdi. Gezi tutukluları konusunda tavır değiştirmedi. Sokak hayvanlarının öldürülmesini öngören yasa ile de geleneksel ve modern çatışmasını besleyecek bir hamle olarak gördü. LGBT konusunda yumuşamayı bırakın, kadınların evlenince kendi soyadlarını kullanmasını bile aile birliğini tehdit edici bir tutum olarak gördüklerini ifade ettiler.

Örnekler çoğaltılabilir. Kutuplaşmayı sağlayan gerilimleri besleyerek AKP ve MHP seçmeninin CHP’ye yönelmesini engellemeye çalışan bir çaba bu. Bir de CHP içindeki çatışmacı ortamı körükleyecek hamlelerde etkili olabilirse, siyasi projesi hayata geçmiş olacak.

Seçmenin grup toplantıları ve mitinglerden izlediği CHP ile particilerin içerden izlediği CHP birbirinden çok farklı. İçerde kazan kaynıyor. Çünkü içerisi profesyonel bir saha. Burada grup çıkarları ve parti içi iktidar savaşları öncelikli.

Kılıçdaroğlu’nun sahaya çıkma eğilimi, Kadın Kolları Kurultayı’ndaki görüntüler, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Ankara’daki toplantılarına Mansur Yavaş’ın katılmaması, önümüzdeki Eylül ayındaki Tüzük Kurultay’ını seçimli hale dönüştürme çabaları gibi birçok dışa vuran örnekler, parti içinde çok da huzurlu bir ortam olmadığını ortaya koyuyor.

Özellikle hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının had safhada olması Cumhur İttifakı seçmeninde büyük mutsuzluk nedeni. Ayrıca lider özellikli bazı büyükşehir belediye başkanlarının performansı, bu mutsuz seçmenin bir bölümünün CHP’ye oy verebilecek hale getirmiş bulunuyor. Son seçim de bu, net olarak görüldü.

Bloklar arası geçişi durdurmak için ne yaparsa yapsın Erdoğan’ın işi zor. Buna karşılık bu geçişleri hızlandırmak ise CHP parti yönetiminde makul bir mutabakat görüntüsüne de bağlı. Yakın zamanda bu konuda İmamoğlu’ndan bir çıkış ya da hamle sürpriz olmayacaktır.

Öyle görünüyor ki önümüzdeki aylar ve yıllarda, Erdoğan ve İmamoğlu, oyun kurucu liderler olarak hamlelerini izlemeye devam edeceğiz…