GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
17 Temmuz 2014 Perşembe

Ek-mek için…

Çatı aday İhsanoğlu’nun sloganı başta sosyal medya olmak üzere politik çevrelerde çok konuşuldu, tartışıldı.
Matrak geçenler, hafife alanlar oldu çokça. Ekmek için Ekmeleddin…
Aslında fena bir slogan sayılmaz. Bir ülkede iktidarla mücadele ediyorsanız temel çıkış noktanız tabi ki ‘ekmek’ olacaktır.
Ekmek yani ekonomi…
Daha çok ekmek…
Daha kaliteli ekmek…
Daha çeşitli ekmek…
Hani sıklıkla sorulan bir soru var ya: Nasıl oluyor da AK Parti 12 yıldır iktidarını koruyabiliyor, hem de her seçimde büyüyerek?
Bu sorunun tek bir yanıtı var.
Ekmek… Yani ekonomi…
İdeolojik destek AK Parti’yi Türkiye’de iktidar yapmaya yetmez.
Muhafazakâr oyların AK Parti’yi getireceği maksimum nokta yüzde 25-30 çizgisidir.
30 bile şüpheli belki.
Ama ekonomik istikrar var ya o ekonomik istikrar. İşte sihirli değnek odur.
Siyasal istikrarla pekişen, her ne pahasına olursa olsun korunan ekonomik istikrardır AK Parti’nin nedeni…
2001’de büyük bir travma atlatmış Türk milleti ‘koalisyon’a ihtimal olarak bile yer vermek istemiyor. Koalisyon eşittir siyasal istikrarsızlık. O da eşittir ekonomik istikrarsızlık. Yani kriz…
AK Parti’nin bu süreçteki en büyük başarısı ekonominin kontrolünü bir şekilde sağlamış olmasıdır. İster Kemal Derviş düzeninin devamı deyin ister ekonomi kurmaylarının başarısı… Yahut Arap sermayesi, yüksek faiz, sıcak para…
Hatta cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir özelleştirme…
Ne olursa olsun ekonomik açıdan daha kötüye gidilmedi.
Hatta hazinenin durumuna bakarak, reel piyasalara bakarak gidişatın çok da kötü olmadığını söylemek mümkün…
Her ne kadar özel sektörün dış borç yükü açısından rekorları alt üst etmiş olsak da…
Her ne kadar vatandaş kredi kartları arasında mekik dokuyarak borcu borçla kapatıyor olsa da… 
Her ne kadar son yıllarda ekonomik açıdan daha çok ‘frene basıyor’ olsak da…
Her ne kadar başta inşaat olmak üzere çeşitli sektörlerde krizin ayak sesleri duyuluyor olsa da… Şu anda ülkenin durumu 2001’le kıyas götürmeyecek kadar iyi sayılır. Başta bankacılık olmak üzere pek çok açıdan…
Erdoğan’ın şansı yoksul kesim…
Türkiye dışında her ülkede iktidarların korkulu rüyası olan yoksul kesim ülkemizde AK Parti iktidarının en büyük güvencesi…
Sandıkların durumuna baktığımızda Erdoğan hükümetlerinin kentlerin varoşlarından, kırsal kesimden aldığı destek bu ironik tabloyu, yaman çelişkiyi net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Durumunun daha da kötüye gitmesinden endişe eden orta kesim, esnaf sanatkarlar…
Ve devletle kurduğu sıcak ilişki üzerinden vücut bulan yeni sosyal sınıf…
İdeolojik ve de ekonomik açıdan Yeni Türkiye’nin yeni sahipleri…
*
İhsanoğlu’nun ‘ekmek’ vaadi bu açılardan önemli…
Hep dediğim bir şey var.
Erdoğan’a ya da AK Parti’ye rakip olacaklar işe ekonomiden başlamak zorunda…
Ve vatandaşa demokrasiden, hukuk devletinden önce ekmekten söz etmek durumunda…
En azından cebindeki paranın, sofrasındaki ekmeğin azalmayacağının garantisini vermek zorunda…
Mümkünse daha çok ekmek daha kaliteli ekmekten söz etmek durumunda… Muhalefet bunca zamandır bunu başarabilseydi AK Parti’nin 12 yıl tek başına iktidar olma şansı da olmazdı. Ama vatandaş en nihayetinde ekonomik istikrardan yana koyuyor iradesini…
Ve bu da sosyolojik açıdan gayet anlaşılır bir durum…
Peki, ortada krizin K’si yokken ekmekten söz etmek İhsanoğlu’na ne kazandırır?
İşte belki de asıl sorulması gereken soru budur. Parlamenter sistemdeki bir cumhurbaşkanının ekmek için yapacağı fazla bir şey yoktur. Hatta ‘Cumhurbaşkanına anayasa fırlatmasın yeter’ demek bile mümkündür. Lakin Erdoğan gibi ‘ben başkan olacağım, her şey benden sorulacak’ derse o başka…
*
Giderek daha fazla kişi tarafından tanınan, tanındıkça da sevilmeye, sempatik bulunmaya başlayan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun 10 Ağustos performansı önemli bir kesimin merakını cezp ediyor.
Tabi ki başta ‘Çatı Aday’ın mucidi Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP’liler için 10 Ağustos’un anlamı çok daha başka.  
Ekmek için Ekmeleddin sloganını sorduğum önemli bir partilinin yorumu hayli ilginçti.
- Ne ektiğine bağlı…
Yani Ek-mek için Ekmeleddin diyordu.
Yahut ‘ne ekersen onu biçersin’ demeye getiriyordu.
Önemli bir hesaplaşmanın tarihini veriyordu aynı zamanda da… 
*
CHP İzmir’de İl Başkanı Ali Engin’in canhıraş bir mücadele verdiği İhsanoğlu’na kentten açık/aleni ve de gönülden destek verenlerin sayısı hala istenilen oranda değil.
Pek çok CHP’linin ‘hala sindiremediği’ İhsanoğlu’nu Engin’in bu denli içselleştirmiş olmasının nedenini sorguladığımda, Yeni CHP ile kurduğu kadersellik ilişkisi ve de yaklaşan milletvekilliği seçimini görüyorum.

Engin de çok iyi biliyor ki kartlar karılır, CHP’de Kılıçdaroğlu dönemi biterse, genel seçimde fazla bir şansı olmaz.
Muhtemelen bu paradoksun etkisiyle kalıyor bazen…
Yoksa CHP’yi 2002’de yeniden kurup 18 yıl genel başkanlığını yapan Deniz Baykal için ‘O'nunla gitsek ancak 3.olurduk’ der miydi?
Eski genel başkanını HDP adayının da gerisine atar mıydı?
Baykal’a gönül vermiş ama son süreçte kerhen de olsa ‘Ekmeleddin’ deme noktasına gelmiş partililerin gönlünü kırar mıydı?
Yani ‘kaş yaparken göz’ çıkarır mıydı?