GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
22 Kasım 2010 Pazartesi

Düşündüren yanıtlar

Bayrama ’‘düşündüren sorularla’’ girdik. Bayram’’dan da ’‘düşündüren yanıtlarla’’ çıkmak şart oldu.’¶ Türkiye’’nin stratejik ya da ’‘önemli’’ bir ülke olduğunu kabul ediyorsak, idaresinin de sadece Türklere (Türkiyelilere) bırakılamayacağını kabul etmemiz gerekiyor.
Ticareti Türkler mi yapıyor mesela?
Yılmaz abi (Özdil) ikide bir yazıyor. Türk Telekom’’u Arab’’a’… TELSİM’’i İngiliz’’e, Finansbank’’ı Yunan’’a, limanları İsrailliye sattık diye’… Bıkarınız stratejik önemdeki Telekom’’u, GSM şirketlerini, bankaları, limanları, sigorta şirketlerini’… Parekende sektörü bile yabancının eline bıraktık. KİPA İngiliz’’in, Tansaş, Migros, Carefeaur Fransız’’ın’…Bakkal amcayı, Şen Kabab’’ı, Mevsim Manav’’ını öldürüp bilumum esnaf sanatkarın çanına ot tıkarken, yasasını bile çıkar(a)madığımız hipermarketler, bir yandan ülkemin kentlerine sokak sıkak yayılıyor öte yandan cebimizdeki üç kuruş sıcak parayı yabancının kasasına indiriyor.
Ne olacak canım diyenlerdenseniz sizde? Söyleyeyim o zaman ben de. Bırakınız cebimizdeki üç kuruşun yabancının kesesine/kasasına inmesini’… Şu anda hipermarket reyonlarındaki ürünlerin yüzde 50’’si yabancı üretim. Önlem alınmazsa yakında yerli üretim hiç kalmayacak. Kurbanlıkların bile ithal edildiği güzel ülkemi kontrolsüz yabancı sermaye ahtapotun kolları gibi sarıyor. Sadece bakkal amcayı, küçük esnafı değil,  çiftçimizi de kobimizi de hatta sanayicimizi de vantuzlayacak. İşte size ekonomik açıdan tam bağımsız Türkiye’’den küçük bir örnek...limanları, bankaları, sigorta şirketlerini, iletişim firmalarını saymıyorum bile.
Gördüğünüz gibi ticareti biz değil yabancı yapıyor. Üretmiyoruz, ithal edip, tüketiyoruz. Sıcak para politikasıyla kurulan ve birkaç günde alt üst olması mümkün olan makro ekonomik dengelere, borsa hareketlerine kanıp, ’‘her şey sütliman’’  edebiyatıyla uyutuluyoruz. İsyan eden çiftçiye ’‘al ananı git’’ diyor, esnafın yüzüne sadece seçimden seçime bakıyor, hala ölmemekte direnenlerin elini sıkıp, oyunu alıyoruz.  Can çekişen çiftçiye, KOBİ’’ye sözüm ona ’‘ucuz kredi’’ vererek, çözüm bulmak yerine ölüm süresini uzatmakla yetiniyoruz.
**
Güzel ülkemde parayı yabancı kontrol eder de başka işleri biz Türklere (Türkiyelilere) bırakırlar mı dersiniz? Sporu bile bırakmıyorlar.  Dahası yabancıyı öyle çok seviyor, koruyor, kolluyoruz ki. Futbol desen milyon dolarları götüren yabancılar’… Hocalar yabancı, futbolcular yabancı. Kulübeler bile trilyonluk yabancılarla dolu. Hala yabancı kotası kalksın diye uğraşıyor birileri. İpleri öyle bir teslim etmişiz ki yabancıya’… Kendimize, kendi değerlerimize inancımız/güvenimiz kalmamış.  Mesut’’u Almanlar kaparken biz Brezilyalı Aurelou’’yu ’‘Mehmet’’e, Etiopyalı, Addis Ababalı Hevan Ebayegesse’’yi ’‘Elvan’’a dönüştürmenin derdindeyiz.
Bizim Mehmetler, Elvanlar işsiz, güçsüz.
İşte en son örnek’… NBA’’de fırtına gibi esen Hidayet’’i, Mehmet’’i, Ersan’’ı, Mirsad’’ı, İlyas’’ı, Semih’’i görmezden gelip, yenilerini yetiştirmek dururken 35’’lik Iverson'ın ölüsüne ’‘trilyon’’ saydı Beşiktaş. 200 yıllık yabancı hayranlığının geldiği nokta bu işte.
Gençlerimiz yabancı müzik dinliyor. Yabancı üretim gözlükler, pantolonlar giyip, artık anlaşılamayacak derecede ’‘yabancı bir Türkçe’’ ile konuşuyor. Dahası güzel Türkçemiz'in içine ediyorlar. İşte size ticari, sportif, kültürel erozyon örnekleri’…
Bunları biliyoruz, sözü ne zaman siyasete getireceksin dediğinizi duyar gibiyim.
O zaman en başta sorduğumuz soruya dönelim. Türkiye gibi önemli bir ülkenin yönetimi bizlere bırakılır mı? Parayı, gücü yabancı kontrol edecek, siyaseti yerliler yapacak. Eşyanın tabiatına aykırı...
Eğer öyle olsa ’‘babalar gibi’’ satılır mıydı güzel ülkemin öz varlıkları? HHYok pahasına, peşkeş fiyatına’… Hem de yapancıya. Eğer öyle olsaydı Başbakan Danışmanı Cüneyt Zabsu, ABD’’deki kredisi azalan Erdoğan için, oradaki lobilere, ’‘Sayın Erdoğan’’ı halının altına süpürmeyin, kullanın, yararlanın’’ diye yalvarır mıydı?
Komik olmayalım bence. Türkiye’’nin idaresi Atatürk’’ten sonra bizlerden alındı. Hem de ABD/İngiliz vatandaşı bakanlar/başbakanlar yönetecek kadar. Yetiştirilmiş yerliler, CIA ajanları, siyasetçi kılığında sokulup, vazifelerini yaptılar.
İçimizdeki İrlandalılar’… Pensilvanya’’daki hocaefendiler’… Şimdi anladınız mı Ulu Önder’’in yıllar öncesinden ’‘Dahili ve harici bedbahtlar’’ derken neyi/kimi kast ettiğini? Ben anladım. Hem de çok iyi anladım. Umarım bir gün siz de anlar ve gereğini yaparsınız.
NOT: CHP’’deki gelişmeleri gördükçe çoğunuz gibi hayretler içinde falan kalmıyorum. Ama CHP’’nin CHP olmaktan çıkıp başka bir partiye dönüştüğünü düşünüyorum. 80 öncesinden kalmışlar gibi ’‘sola yanaşıyor’’ falan da diyemiyorum aslında. Görünen o ki CHP gemisinin kaptanları deneyimsiz ve de ehliyetsiz. Bir sağa, bir sola yalpalıyor 87 yıllık gemi. Korkum o ki, iktidar limanına varamadan parçalanacak. İlk hasarı Süheyl Kaptan verdi. CHP Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Batum. 1. Kaptanın Paris’’te ’‘mezar ziyareti’’ yaptığı saatlerde ’‘BDP ile ittifak, koalisyon yapabiliriz’’ demek suretiyle gemiyi buz dağına çarptırdı bence. Neyse bu konuya derinlemesine girmekte yarar var. O da yarın.