GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
28 Nisan 2017 Cuma

CHP'nin günahları

Saymakla bitmez…
Bu yazı çabuk bitti. (Diğer yazıma geçeyim.)

Ne olacak bu CHP’nin hali?
Bunu mümkünse rakı masasında konuşalım… (Bu yazı da bitti.)

Bari eğri oturup doğru konuşalım; Ne CHP ile ne CHP’siz olabiliyoruz. Çok sinir bozucu bir durum...
Sinirler durduk yerde bozulmuyor. Türkiye’nin yarısı karşı durduğu halde, AKP’nin arzusuna göre Cumhuriyet’in aydınlanmacı kimliğini ve devletin kurumlarını dönüştürebilmesi, ülkede ciddi bir muhalefet sorunu olduğunu düşündürüyor.
Böyle büyük bir muhalefet potansiyelini iktidara taşıyamamak ve AKP’nin “tek adam” politikasına geçit vermek, başarı değildir. 
CHP yönetiminin siyasal tutumunda, yaptığı açıklamalarda, verdiği tepkilerde genellikle netlik olmadığından, akıllar hep karışık; Dahası, şaşırtıcı zikzaklar güven sorunu yaratıyor. 
Örnek vermek gerekirse; 
AKPM’de, demokratikleşme yönünde hiç umut vermediği gerekçesiyle Türkiye’yi yeniden siyasi denetim sürecine almak için yapılan oylamada, CHP’li ve AKP’li temsilciler birlikte ret oyu kullandılar. O halde, CHP, AKPM’de iktidara yöneltilen suçlamaların doğru olmadığını, çıkıp söylesin! Söylesin ki biz de bilelim. Boşu boşuna kızıp durmayalım AKP’ye ve Erdoğan’a… “Türkiye’nin ‘hayır’ diyen yarısı da cezalandırılıyordu; bu yüzden red ettik” demek inandırıcı değil.
Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” iddiasıyla ilgili belgeler neden açıklanamadı? Ne yazık ki, “belge var” demek ve açıklamamak, “evet” cephesine önemli avantaj sağladı.
HDP milletvekilleri referandumda çıkması istenen “evet”in selameti için tutuklanırken takınılan utangaç karşı tutum, demokrasi adına düşündürücüydü.
Erdoğan’ı siyasal hayatımıza armağan eden kim? Deniz Baykal ve CHP değil mi?
Ya, o iğrenç kaset darbesine direnemeyen kim?
Zaman zaman fazlasıyla öne çıkan Alevi kimliği, sosyal demokrat çevrelerde yılgınlık yaratıyor.
Örnekleri daha fazla uzatmaya gerek yok. Gerçek şu ki, seksen sonrasının CHP’si çok fazla hayal kırıklığı yarattı ve yaratmaya devam ediyor.

CHP, siyasal yaşamda sıkışıp kaldığı dar alanda siyaseti benimsemediyse, bu atalet niye?
Aslında, %25 dolayında oy potansiyeline sahip olmak, pek öyle hafife alınacak bir durum değildir; eğer ki siyaset olağan mecrasında seyrediyor olsaydı… Gelin görün ki, rejimin değişmesi söz konusu ve toplumun yarısı buna karşı. Yani ülkede gündelik hayat çığırından çıkmış durumda.
Türkiye, 2002’den beri, rejimin İslamlaşma ihtimalini tartışıyor. Ve bu ihtimal, toplumun en az yarısını tedirgin ediyor.
Hal böyle iken, rejim değişikliği nihayet gelip kapıya dayandıysa, kabahatin bir kısmını da ana muhalefette aramak gerekmez mi?
Toplumun yarısı otoriter rejime karşı iken, %25’lik oy potansiyeliyle Meclis’te zaman geçirmeyi muhalefet yapmak gibi görmek, sadece ve sadece, AKP’nin yola devam etmesine yaradı.
Hâlbuki Türkiye’nin uzlaşma kültürüne aşina sosyal demokratlara ihtiyacı var. Ayrışmanın husumete dönüşmeye başladığı bir gerçek.

Referandumla ortaya çıkan %49/%51 dengesi, 18 Anayasa maddesini değiştirerek yeni yönetim sistemi kurmanın önünü yasal olarak açıyor; ancak, toplumsal mutabakat sağlamıyor.
Toplumsal mutabakat göz ardı edilerek gerçekleştirilecek olan yönetim sistemi ve anayasa değişikliği, toplumun yarısı karşı çıkarken, hiçbir derde deva olmaz, olamaz.
Fakat ülkenin içinden geçtiği bu kritik değişim ve dönüşüm sürecinde, CHP’nin nasıl bir yol izleyeceğine dair çok fazla kaygı var. 
Sadece karşı çıkarak ve eleştirerek muhalefet yapılacak zamanlarda değiliz. Toplumun “hayır” diyen diğer yarısı, “Nasıl bir Türkiye?” sorusunun yanıtlarını da bilmek istiyor.

 “Hayır” cephesi, ikibinli yıllarda olan bitenden rahatsız olmakla birlikte, ikibin öncesine de dönmek istemiyor. Bu nedenle, Türkiye’de ve Dünya’da değişimi doğru okuyan CHP’ye ihtiyaç var.
Dünya sistemi kapitalizm, büyük bir dönüşümün eşiğinde; Yeni Dünya düzeninde nasıl bir yer tutacağımızı ve Dünya nimetlerinden payımıza ne düşeceğini bilmek istiyoruz. Bu bizim hakkımız ve sosyal demokrat bir parti olarak CHP bunu topluma borçlu.