GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
10 Ocak 2013 Perşembe

Çalışan Gazeteciler ve Bekçi Celal!

Dört yıl önce yola çıktığımızda aslında her şeyin farkındaydık…
Başımıza nelerin gelebileceğini, yolda neler görebileceğimizi, İzmir’in siyasi-ticari açıdan nasıl bir cendereye sıkıştığını, koca bir metropol gibi görünen kentin bazı konularda nasıl bir anda küçük bir köye dönüşebildiğini…
Velhasıl kardeşim Fahrettin’le el ele vererek Egedesonsöz’ü kurmaya karar verirken tüm bu değişkenleri hesaba katmıştık. Ve yine biliyorduk ki gazetecilik artık bazı dar kalıplara sıkıştırılamazdı. Milenyum çağında her şey gibi gazeteciliğin de çerçevesi değişecekti, değişmeliydi. Biz bu değişime İzmir ve Ege ölçeğinde gücümüz yettiği ölçüde katkı koymaya hazırdık.
Olabildiğinde özgür ve bir o kadar da demokrat olmaya söz verdik. Kimsenin ama kimsenin yandaşı, candaşı, yoldaşı ve de tetikçisi olmayacaktık. Olmadık da... Sonuçta 4 yılda onlarca güzel habere/röportaja imza atmayı başardık. İlk günden beri bizlerle yol yürüyen, bize ablalık eden Gönül Soyoğul’un ülke genelinde gündem yaratan röportajları/yazıları… Enerjisi yüksek muhabir arkadaşlarımın aynı şekilde ses getiren, gündem belirleyen ödüllere layık görülen haberleri…
Yazar kadromuzdaki ‘gönüllü’ dostların inanılmaz katkılarıyla büyüdükçe büyüdük.
Google’a göre 2011’de 7,5 milyon sayfa gösterimi yapmışız.
2012’de bu rakam tam 26 milyona dayanmış. Tam 4 kat büyümüşüz yani.
Birbirinden farklı 4,5 milyon ziyaretçi almışız son bir yılda.
Bunun 2 milyonu tamamen yeni...
Son aylardaki hızımıza bakarak 2013’te 40 milyonun üzerine çıkacağız.
Özetle 4 milyonluk kentte aktif en az 3 milyon internet kullanıcısı olduğunu düşünürsek…
Bunların tamamına yakını bir ya da birden çok kez Egedesonsöz’ü ziyaret etmiş.
Tabi ki ABD’den, Almanya’dan, Rusya’dan…
Habere ve bilgiye birkaç dakika bile önce ulaşmanın çok şeyi değiştirdiği, sosyal medya üzerinden herkesin kendi gazetesini yarattığı günümüz koşullarında kat etmemiz gereken daha uzun bir yol olduğunu biliyoruz. Yolun başında koyduğumuz hedefin henüz yüzde 20-25’ine geldiğimizi de…
Ama ortalama 12–13 kişiye ekmek olan onlarca kez kent ve ülke gündemine ‘haber ihraç eden’ bu yapı, İzmir’in ihtiyacı olan özgürlüğü ve Türkiye’nin ihtiyacı olan ‘tarafsızlığı’ sergilemeye devam edecek. Tabi ki sizlerin desteğiyle…
Türkiye’nin yeni kabul ettiği, henüz yasal altyapısı bile olmayan, onlarca kötü örneği (ne yazık ki) bulunan internet gazeteciliğinde halen öğreneceğimiz çok şey olduğunun bilincindeyiz. Ama İzmir’e, Ege’ye ve Türkiye’ye az da olsa bir şeyler öğrettiğimizin de fakındayız...
Hiçbir şey öğretemediysek haberi nerede/hangi kurumda yaptığınızın değil neyi haber yaptığınızın önemli olduğunu öğretmişizdir. Gönül Abla’nın röportajlarıyla başlayan süreçte CHP’nin efsanevi Genel Sekreteri Önder Sav’ı konuşturmayı başaran ilk ve tek medya organı olmayı başaran Egedesonsöz, Türkiye’nin operasyon geçirdiğini bile 2 gün sonra öğrendiği Başbakan Erdoğan’ın ameliyatı hakkında en detaylı haberi İzmir’den yapma başarısı göstermişti. O ameliyata giren, ekibi koordine eden Rektör Prof. Mehmet Füzün’ü konuşturarak…

Şimdi buradan sayamayacağım irili/ufaklı onlarca gündemin kaynağı olmayı başaran bu ekibin son başarısı Hasan Dalgıç’ın gündeme damga vuran Bekçi Celal röportajı oldu.
İlk görüşte sıradan bir inşaat bekçisi Celal…
Teneke kutuda yanan kış ateşinin başında…
Birkaç soruyla ortaya ülke gündemini altüst eden bir gerçek çıkıyor.
Kocaeli’deki ailesini bırakıp İzmir’de bulduğu inşaat bekçiliği işi için gelen, Gaziemir’deki bir türbe inşaatında 850 TL maaşla işbaşı yapan Celal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun en küçük kardeşi.
İlk bakışta ‘yok canım’ dedirten Bekçi Celal’in ‘sıradan’ hikâyesi her şeyi anlatmaya yetiyordu aslında. Haberse Türkiye’yi sallamaya…
 
Medya takip sisteminden yaptığım incelemeye göre bu haberi son 24 saat içinde 720 haber portalı, ulusal ölçekte yayın yapan 36 gazete, aklınıza gelebilecek en büyük, reytingi en yüksek Tv kanallarının da içinde olduğu 44 televizyon kanalı, çok dinlenen yüzlerce radyo kullanmış.
Büyük bölümü Egedesonsöz’ün ve Hasan Dalgıç’ın hakkını teslim ederek.
Haber farklı televizyon programlarına, köşe yazarlarına konu olmaya devam ettiriyor.
Sosyal medya ve internet gazetelerinde en çok okunan ve en çok yorumlanan haber olmayı başaran Bekçi Celal’in sıradan hikâyesini bu denli değerli habere dönüştüren neydi?

Aslında hikaye sıradan…
Emekli bir belediye işçisi Celal, her Türk emeklisi gibi geçim sıkıntısı yaşamaktadır.
Ve 850 TL’lik ek gelir için ailesini terk edip Kocaeli’den İzmir’e gelir, Buca’da kiraladığı derme çatma bir kulübede yaşamını sürdürmeye başlar. Her akşam Gaziemir’deki türbe inşaatına yani işyerine gelen Celal, sabah olunca Buca’daki kulübesine dönmektedir.
Bekçi Celal’i eşinin/çocuklarının yanından ayıransa konut kredisi çeken oğluna yardım etme isteği yani babalığıdır.
“İyi de ne var bunda… Aşağı yukarı yarım milyon emeklinin kaderini yaşıyor Bekçi Celal… Burası Türkiye kardeşim” diyenleriniz olmuştur mutlaka.  
Zaten bu hikâyeyi büyük habere dönüştüren de hikâyenin Türkiye’de geçiyor olmasıdır ya.  
Çünkü o Celal bu ülkenin Ana Muhalefet Partisi Lideri’nin en küçük kardeşidir. Hem de öz be öz kardeşi.
Oysaki neler görmüş, nelere şahit olmuşuzdur geçen zamanda. Demirel’in akrabalarından öğrenmişizdir hayali ihracatı, banka hortumlamay mesela. Özal’ın çocuklarından Mesut Yılmaz’ın kardeşine, Çiller’in kocasına kadar onlarca 'bal tutan parmak yalar' örneği sayabiliriz. 
Hani Ankara’da dayısı olanın sırtı yere gelmezdi bu ülkede? Oysaki teneke kutuya yaktığı ateşin başında ısınmaya çalışan inşaat bekçisi Celal’in hikâyesi öyle demiyordu.
Kılıçdaroğlu’nun en küçük kardeşi Celal, Kılıçdaroğlu’nun en güçlü olduğu kentte, Büyükşehir Belediyesi ve 28 ilçe belediyesine sahip olduğu kalesi İzmir’de sıradan bir inşaat bekçisi olmayı/kalmayı başarıyordu. Bir meslektaşım tebrik için aradığında bu haberin kendisine Almanya Eski Başbakanı Gerhard Schröder’in kanalizasyon işçisi kardeşi Lothar Vosseler’i hatırlattığını söyledi. 
İki sosyal demokrat liderin ortak noktasıydı ona göre Bekçi Celal'le Lothar Vosseler'in hikayesi. 
‘Böyle şeyler ancak Almanya gibi ülkelerde olur’ diye düşünürken, başbakanın yakınlarının büyük holdinglerde CEO olduğunu, çocuklarının gemi üstüne gemi aldığını, bakan çocuklarının sıfırdan iş kurup kısa sürede köşe döndüğü bilirken Kılıçdaroğlu’nun en küçük kardeşinin CHP’nin kalesinde inşaat bekçisi olarak iş bulması dokunuyor adama.  
Bazılarının işine siyaseten gelmese de hemen herkese dokundu Bekçi Celal’in hikâyesi…
Ve kendi kendime sordum.
‘Celal senin kardeşin olsaydı…’ Yanıt veremedim. Ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yürekten alkışlamanın en iyisi olduğunu düşündüm. Ve bu tavrın, bu duruşun her siyasetçiye, makam sahibine örnek olmasını diledim. 
Burada Kemal Kılıçdaroğlu kadar hatta daha çok Celal Kılıçdaroğlu'nu alkışlamak lazım. Nüfuzlu ağabeyden 'aman' dilenip, önünde takla atacak, bol sıfırlı çekler yazacak partililerden uzak durmayı başardığı, kendi ayakları üzerinde durmayı tercih ettiği için.
*
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü…
Keşke bu ülkede herkes işini adam gibi yapsaydı.
Siyasetçisinden, askerine, yargıcına, sivil toplum örgütlerine kadar herkes… Çalışan gazeteciler kadar çalışamayan, çalıştırılmayan gazeteciler sorunu olur muydu?
Pek çok alanda Avrupa ile yarışırken Basın Özgürlüğünde Afrika’nın da gerisinde kalır mıydı güzel ülkem. Yine de kutlu olsun.