GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Mehmet KARABEL
YAZARLAR
28 Mart 2023 Salı

Bu bir veda değil!

O, İzmir’in sözü, sohbeti dinlenen…

Kalbiyle konuşmasını bilen o bi’avuç “güzel abi”lerden biriydi…

Bu kenti çok sevdi…

Kenti kent yapanları da çok sevdi…

Ama…

Dün bi’baktım Hocazade’deki insan yumağına…

İzmir de O’nu çok sevmiş, belli ki…

Son yolculuğuna eller üstünde uğurlanırken…

Ne ilginçtir ki…

Hocazade’ye gelen herkes…

Yanındakine…

O’nunla ve kendisiyle bütünleşen bir anıyı dillendiriyordu…

Çok sevildi, sevgiyle uğurlandı…

***

“Nev-i şahsına münhasır” bi’abi olduğu için…

Yarım asırlık meslek hayatımda…

Sadece bi’kez yazdım; Kemal Abi’yi…

O da…

Sadece gözleme dayalı…

O’nun önceden haberi olmadan…

Taaa, 29 yıl önce…

Hürriyet EGE sayfalarında yer almıştı…

Okuyacaklarınız…

Tabii ki, geçmiş zamanlardan ama…

Bi’özelliği var; eskilerin dediği gibi…

Başroldeki kahraman…

Veda etse de bizlere…

O anılar hep taze kalacak…

***

Lütfen…

Bu “Merhaba-Elveda” yazısını okurken…

30 yıl öncesine gidelim…

İkimiz de Alsancak’ı çok sevdiğimiz için…

Hep sokaklarda karşılaşırdık…

B’defasında Kordon’daki “Sisi Pastanesi”nin önünde…

Karşıdan…

Pardösüsünü savura savura geliyordu...

Önündeki direği gördü, zigzag çizdi ama beni görmedi…

Bir elinde çantası, yine yanındakiyle iş konuşuyordu…

Allahı var, hem hak verdim…

Çünkü…

Kemal Zorlu’ya uyku dahil 24 saatin yetmediğini biliyordum…

Mesela siz…

Evet, evet; bu satırları okuyan siz sevgili okuyucum…

Başta Ege Yıldız Plastik olmak üzere…

Tam 24 şirketin…

Yönetim Kurulu Başkanvekili ve Murahhas Üyesi olsanız…

Ve dahi…

Tam 20 dernekle, odanın da aktif üyeliğini yapıyorsanız…

Şahane bir aile babası unvanınız varken bile…

Şu İzmir’in yüzlerce ismi…

Sizin çocukluktan arkadaşınız olsa…

Ha’di…

Bu da yetmezmiş gibi…

Sık sık sizi ziyarete gelseler…

Söyleyin lütfen, size, günün 24 saati yeter mi?

***

Kemal Zorlu’yu anlatmak zor…

Doğma büyüme İzmirli, pardon(!) Alsancaklı’ydı…

Avusturya’da plastik teknolojisi ve Alman dili eğitimi gördü...

Ege Üniversitesi’nin…

İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nü tamamladı…

Soyadı gibi “zorlu” bir iş yaşamını seçti kendisine…

13 yaşından beri çalışıyordu…

Benimle yaşıt Alsancaklılar çok iyi hatırlar…

Kıbrıs Şehitleri Caddesi üstünde…

Yıllar önce Ar Açıkhava Sineması vardı…

Yanında da Hüseyin Kul’un büfesi...

Henüz yedi yaşındaki Kemal Zorlu…

Sinemaya girenlere çığlık çığlığa sesleniyordu:

“Buz gibi Sütsan, haydeee Sütsan…”

Altaylı Ayfer ağabey…

Hatırlasana Kemal Zorlu ile Alsancak’taki yazlık sinemalardan…

Gazoz kapağı topladığınız günleri…

Sonra onları satarak nasıl para kazandığınızı unuttunuz mu?

Oysa rahmetli Mazhar Baba…

O günlerin İzmir’inde…

En baba müteahhitlerden biri olarak tanınıyor…

***

Herkes bilmez…

Kemal Zorlu’nun yaşamının yarısı “futbol”a aitti...

Altay’ın miniklerinde…

Yıldız ve genç takımlarında yıllarca top koşturmuş…

Yıllarca kulüp yöneticiliği yapmıştı…

Gel gör ki, sofralara “küs” duramadığı için…

Aşırı kilo almaktan geri kalamıyordu…

***

Belli ölçüde inatçıydı…

Çok az sinirlenir; çevresindekiler onu hemen sakinleştirir…

Ama bir yanardağ gibi infilak ederse…

Dostları iyi bilir; orada durmamakta yarar vardır(!)

***

Eli öylesine açıktı ki, anlatamam…

Alışverişe bayılıyor ama…

O’nunla birlikte Alsancak’ta yürüyenler…

Bir daha Kemal Abi’yle…

Benzer bir Alsancak turu yapmamaya yemin ediyordu...

Neden biliyor musunuz?

Müthiş dostu ve arkadaşı vardı Alsancak’ta…

Örneğin…

Günlerden bir gün, akşamüstü bir akrabası ile…

Sevinç Pastanesi’nin önünde buluşuyor ve…

Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nin ortasına geldiklerinde…

Bi’de bakıyorlar…

Aradan tam iki saat geçmiş(!)…

Kemal Bey’in…

O kaldırımdan bu kaldırıma seğirterek…

Her arkadaşı ile durup selamlaşması ve sohbete başlaması…

Yanındakini…

Tek kelime ile mahvediyor…

Anlayacağınız; tipik Alsancaklı…

***

Niçin bu kadar seviliyordu?

Doğrucu Davut olduğu için kuşkusuz...

Ancak…

Kendisi de çok iyi biliyor ki, bu özellik…

Kısa vadede zararlı, uzun vadede çok faydalı; katlanıyordu…

Mesela…

Kemal Abi’nin hayat felsefesi…

“Hiç geriye bakmadım, hep ileriye koştum!” diye özetlenebilir…

Oysa şimdi kendisine sorabilseydiniz…

Yüreğinin sesi şöyle cevap verirdi:

“Çok hızlı koştum; artık yürümek istiyorum…”

Hayatta en nefret ettiği iki şey, “haksız itham” ve “yalan”...

İşte Kemal Zorlu’nun bilmediğiniz bir yönü daha…

Harika yemek yapardı…

Kim bilir, iştahı biraz da buradan geliyordu galiba…

***

Evi daima gazete ve dergilerle doldururdu…

Neden biliyor musunuz?

Kemal bey, çok sık yurtdışı seyahatine çıkar ve…

Döndüğünde mutlaka…

Bir haftalık gazeteleri, bir gecede hatmederdi…

İzmir’den uzakta olduğu günlerde bile…

İzmir’deki en küçük olaya bile yabancı kalmazdı…

Semtini çok sever…

“Dünyayı verseler Alsancak’tan başka yerde oturmam” diyerek…

Bu büyük aşkını dile getirirdi…

***

Dostluk ve arkadaşlık, Kemal Abi için çok önemliydi…

Mevkiini ve koltuğunu bir şekilde kaybedenle…

Arkadaşlığını ve dostluğunu asla bozmaz; bilakis…

O kişiye daha çok değer verirdi…

Cumartesi, hatta Pazar günleri de çalışırdı…

Gelgelelim…

Yedi saatlik uykusundan asla fedakarlık yapmaz…

Bu nedenle “fırsat bulduğu” her “antrakt”ta hemen uyur…

***

Müthiş bir İzmir ve Ege fanatiğiydi…

Bu nedenle…

(Kendi benzetmesidir…)

Zorlu Ailesi’nin İzmir dışında yatırım yaparken eli titrer!

Kemal Zorlu ağabeyin…

Bir sözü hala kulaklarımda:

“Eğer Zorlu Grubu yatırımları İstanbul’da yapsaydı 20 misli büyük olurdu…”

***

Bitiriyoruz…

Kemal Zorlu ağabeyi son yolculuğuna uğurladık…

İzmir…

Güzel bir Abisi’ni kaybetti…

Ancak…

İnanıyorum ki…

O’nu kalpten tanıyanlar için…

Alsancak Hocazade’de yaşadığımız tören…

Bir “veda” değildi…

Kemal Zorlu…

Anılarda…

Ve…

Özellikle de bu kadim kente olan sevdasıyla…

Kalplerdeki yerini hep koruyacak…

Mekanı cennet olsun…

Nokta…

Sonsöz: “Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez… / Hz. Mevlana…”