GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
22 Aralık 2011 Perşembe

Bir kere daha sosyal demokrasi üzerine

Sosyal demokrat ideolojiyi Kemalizmin ve milliyetçiliğin kuyruğuna takarak siyaset yapmanın mümkün olduğunu düşünen zihniyetin bu özensiz ve bilgisiz tutumu, trajediden komediye dönüştü.
“Ben yaptım, oldu” kolaycılığına saplanıp kalanların, hiç okumadan ve düşünmeden siyaset yapmalarını mümkün kılan bu tutumun da bir sonu olmalı.
 
Cumhuriyet devrimi, Birinci Dünya Savaşında yenik düşen Osmanlı İmparatorluğunun yıkıntıları üzerinde yükseldi.
Cumhuriyet devrimini mümkün kılan, yeryüzünde emperyal dönemin son bulmuş ve ulus devletler döneminin başlamış olmasına bağlı olarak oluşan konjonktürdür.
Cumhuriyet’in kuruluşu, Türkiye’nin modern batı dünyasında yer alması konusunda oluşan irade ile mümkün olmuştur. Ve bu iradenin, İmparatorluk yıllarından itibaren oluşageldiğini biliyoruz.
Atatürk’ü tarih sahnesine çıkaran ve başarıya götüren tarihsel koşulları iyi anlamak gerekir ki, hamaset yapmak yerine, ülkenin yarar ve ihtiyaçlarının gerektirdiklerini konuşabilelim.
Cumhuriyet’in kuruluş öyküsünün, aynı zamanda Türkiye’nin kapitalist sisteme entegrasyonu olduğu gerçeğini gözardı ettiğimiz sürece, hiçbir şeyi konuşamayız.
 
Sosyal demokrat düşüncenin ve evrensel ilkelerinin ortaya çıkış süreci, kapitalist sisteme, liberalizme ve devlet kapitalizmine karşı, üretim araçlarının mülkiyetinin sosyalleşmesi, insan haklarına dayalı devlet ve toplumsal yarar odaklı kuramsal tartışmaların yapıldığı bir dönem olarak anlaşılır.
 
Parti programında Kemalizm ile sosyal demokrat düşünce arasında bağlar oluşturma çabalarının sonuç vermediğini, sosyal demokrat düşüncenin evrensel ilkelerini yok sayarak eklektik bir ideoloji oluşturmanın yol açtığı çözümsüzlüğü görmek lazım.
Demokrasinin çoğulculuk ve katılımcılık ilkelerini, -parti içi demokrasiye bile tahammülü olmayanların- nasıl işleteceklerini sorgulamak lazım.
 
Bugün, Kemalistlerin ve milliyetçilerin bu tartışmaların neresinde olduklarını ben bilmiyorum. Açıklamaları halinde, bilgi sahibi olurum, yanlışım varsa düzeltirim.
 
Sosyal demokrat düşünce, ilkesizliği ve belirsizliği kaldırmıyor. Sosyal demokraside sağ ve sol sınırların, herkesin aynı şekilde anlayacağı özelliklerle açıklanması gerekir. Açık olmak stratejik bir tercihtir. Kemalizm ile harmanlayıp gri alanlar yaratmak, sosyal demokrasi fikri ile bağdaşmaz.
Kendi üstüne vazife olmayan bir sol anlayışın sloganlarını seslendirmek, ideolojik bulanıklığa yol açar. Açık, şeffaf, anlaşılır olmak bir zarurettir.
 
Sosyal demokrat düşüncenin her toplumda kendine özgü tarihsel köklerini bulmak mümkün. Bu arayış, sosyal demokratlık sezmek değil, sosyal demokrasi fikrine yatkınlık olarak anlaşılabilir.
Sosyal demokrat düşüncenin inşası için ilkeli bir beraberlik gerekiyor. Kemalist olmak ile sosyal demokrat olmak aynı şeymiş gibi gösterilmemeli.
 
“…sosyal demokrasi ne ise, öyle görülsün, nasıl görünüyorsa, öyle olsun.” Bernstein’in tarihsel uyarısına kulak vermek lazım.