GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Ümit YALDIZ
YAZARLAR
8 Aralık 2010 Çarşamba

Bilindik oyunun son sahnesi!

Kılıçdaroğlu’’nu ilk kez Karşıyaka’’da görmüştüm. Çıplak gözle tabi ki. Ve de onu ilk kez Belediye Başkanı Cevat Durak’’ın geleneksel hale getirdiği Karşıyaka Toplantıları’’nda dinlemiştim.
Sanıyorum 1,5, 2 yıl önceydi. Belgeli siyasetçi Kılıçdaroğlu, Başbakan’’ın adamlarına zor anlar yaşatıyor, Şaban Dişli’’den, Dengir Fırat’’a kadar önemli taşları deviriyor, Melih Gökçek’’i canlı yayında ’‘mort’’ edip, halkın sempatisini kazanıyordu.
Karşıyaka Nikah Sarayı’’na vardığımda Kılıçdaroğlu kürsüdeydi.
Ve yaklaşık bin kişi ise tıklım/tıkış salonda. Dışarıya taşan dinleyiciler için özel ekranlar konulmuş, ’‘halk’’ pür dikkat CHP’’nin yeni prensini dinliyordu.
Ve şahsen görüp/dinlediğim Kemal Kılıçdaroğlu’’na ’‘tam’’ not vermiştim.
Halkın/sokağın dilini konuşuyor, CHP’’nin iktidarından söz ediyordu. Kısa boylu ama mangal yürekliydi. Dobra dobra anlatışından belliydi temiz bir geçmişi olduğu’…
*
Deniz Baykal’’a yönelik kasetli şantajın ardından 'akla gelen’’ ilk ve en güçlü isimlerden biriydi genel başkanlık koltuğu için.
Uzatılan mikrofonlara kesin dille, ’‘aday değilim’’ dediğinde, ’‘şantajın parçası’’ olmak istemediğini düşünmüş, bunun siyaseten zorunlu bir açıklama olduğuna inanmıştım.
Dönemin Genel Sekreteri Önder Sav’’la gizli görüşmeler yaparken, ’‘Liderlik koltuğunu’’ ilk olarak Sav’’a önerdiğini ise çok sonra öğrendim.
Belki de ilk fırsatta Sav’’ı harcamasına şaşırmam bu yüzdendi.
*
İki yıl önce Karşıyaka’’da dinlediğim, tam not verdiğim Kılıçdaroğlu, özü/sözü bir, sözü senet sayılan, vurduğunu indiren, belgeli konuşan bir grup başkan vekiliydi.
Altı ay önce ise sadece CHP’’nin değil, Türkiye’’nin umudu Gandi Kemal’’di.
Referandumdan sonra oluşan acabalar, parti içi operasyonların ardından son bir ayda daha arttı.
’‘Balonu söndü mü?’’ diye tartışıldığı dönemde o, faturayı en yakınlarına kesti. Demokratik vaatlerle süslenen vefasız operasyonun ardından soru işaretleri de arttı.
Partinin ekseninin kayacağına dönük endişelere Genel Başkanın ’‘tutarsız’’ demeçleri eklendi. Daha önce Sav’’ı eleştiren, onu koruyan Baykal bile CHP’’nin geleceğine dönük endişelerini seslendirmeye başladı.
Tartışmalı ziyaretler, çarşafa dolanan söylemler, tepki alan demeçlere rağmen hala önemli bir kesimin gönlündeki aslan olmayı sürdürüyor Kılıçdaroğlu. Çünkü CHP’’nin yarım asırlık iktidarsızlığına son vermeye talip ve belirli bir kesimin umudu olmayı sürdürüyor.
Hala örgütün ve halkın verdiği sınırsız çekin hamili o.
Ama yavaş yavaş soru işaretleri artıyor.
İki yıl önce tam not verdiğim, altı ay önce Türkiye’’nin, Türk siyasetinin umudu olarak gördüğüm Kılıçdaroğlu ile bugün İzmir’’de gördüğüm Kılıçdaroğlu arasında çok ama çok fark var.
Bugün İzmir’’e gelen etrafı kuşatılmış, halktan kopmaya/koparılmaya başlamış bir Genel Başkandı.. Hani ’‘CHP’’yi halka açcağız’’ derken, CHP’’lilerce halktan uzaklaştırılan bir lider görüntüsü vardı İzmir’’de.
Arada bir kaçıp 'halka dokunmak' istemesi bu yüzdendi belki de.
Etrafı vıcık vıcık yağ kokan diyaloglar, sahte gülüşlerle örülmüş, kişisel ikbal/adaylık beklentisiyle sarılmış, farklı sahiplenme güdüsüyle kuşatılmış bir Kılıçdaroğlu vardı İzmir’’de. Halk bilindik tayfayı aşamıyor, Kılıçdaroğlu’’na dokunamıyordu. Uzaktan bakıp, delege/PM üyesi ve vekil adaylarının ötesinde olan bitene anlam yüklemeye çalışıyordu sadece.
*
Taze Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel ve arkadaşları birinci halkayı kaptırmamamın derdindeydi mesela. Milletvekilleri ve vekil namzetleri kendini göstermenin, başkanlar ve örgüt yöneticileri bağlılık bildirmenin peşindeydi.
PM’’nin ’‘şanslı’’ adayları, vekillik rüyası görenler hemen arkalarında’…
Örgüt ilçe ilçe hazır kıta’… Halk desen eser yok.
*
Homurdanmalar, sızlanmalar, içten içe yaşananlar.
Kurultay hesapları, planlar’…
Her şey İzmir için değil,
Her şey CHP için de değil,
Her şey ’‘ikbal’’ her şey ’‘koltuk’’ içindi adeta’…
Tam bir tiyatro sahneleniyordu sanki. Bilindik oyununun son versiyonuydu sahnedeki. Oyuncular aynı, sahne aynı, dekor aynıydı.
Oyunun adı ’‘Kral öldü, yaşasın yeni kral’’dı.
*
Kurultay öncesi CHP örgütü tam teslimdi. Önceki Genel Sekreter Sav ve önceki Genel Başkan Baykal’’a yakın isimler havalimanına akın etti.
Hatta gül döktüler yollarına, pankart açtılar kollarına’…
Yüksel, Oyan ve Kocaoğlu’’nun ’‘Gelmeyin, Kılıçdaroğlu istemiyor’’ ikazına rağmen ’‘örgüt’’ de oradaydı. Yine aynı isimlerin ikazlarına rağmen Kemeraltı’’nda da yalnız bırakmadı örgüt Genel Başkanını’…
Sadece örgüt gelse iyiydi. 200’’e yakın aday adayı, belediye başkanları ve adamları’…
Sen, ben, bizim oğlan durumu.
Baykal ziyaretlerinin kadrolu yankesicileri bile oradaydı.
İzmir’’e ayak basan ikinci adam Gürsel Tekin’’e ’‘hoş geldin’’ yaptılar bu kez de.
Tabi ki bir de sloganlar değişmişti.
’‘Başbakan Baykal’’ yerine ’‘Başbakan Kemal’’ sloganıyla inletildi havalimanı, salonlar’… Soruyorum size, ne değişti?
Bilen varsa anlatsın.