GÜNCEL EGE YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ POLİTİKA SPOR RÖPORTAJLAR YAZAR CAFE FOTO GALERİ VİDEO GALERİ
Tayfun MARO
YAZARLAR
2 Eylül 2013 Pazartesi

Beklediğimiz, “kendimiz” değilse…

Ülkeyi yönetsin diye seçtiklerimiz kurtarıcımız değildir. Onlar sadece yasama ve yürütme görevlerini meşruiyet içinde kalarak yerine getirmekle yükümlü kıldığımız insanlardır.
Ne var ki seçilmişlerin söz konusu yükümlülüklerini halk yararına yerine getirmeleri pek rastlanan bir durum değildir.
Halkı ve devleti kendi mülkü zanneden, faşizme doğuştan teşne yöneticiler yüzünden halkların çektiği acılar ve ödediği bedeller, “Sosyal Mücadeleler Tarihi” olarak kitaplıklarımızı süslüyor.
 
Kendisi için hiçbir şey yapmazken, halk, seçimle işbaşına getirdiği muktedirlerden bu adaletsiz düzeni kendi adına değiştirmesini bekliyor;
Bu durum olsa olsa naiflikle izah edilebilir.
Tüketeceğimiz şeyleri çoğaltarak kapitalistlerin değirmenine su taşıdıkça sisteme daha çok bağlandığımızı ve bağlandıkça hantallaştığımızı bir türlü anlamak istemiyoruz.
Tüketim ve gösteri toplumunda, tüketim mabetlerinde metalaştırdığımız hayatlarımızın yabancısıyız. Tüketerek tükeniyoruz.
Oysa fetişizme dönüşen tüketimi değil, hayatı yaşanılır kılan değerleri çoğaltmak gerek.
Hayatı yaşanılır, insanı değerli kılan değerler çoğaldıkça, kendimiz için bir şeyler yapma ihtimali de artacaktır.
Tüketim odaklı eğreti bir hayat yaşayan insan, aslında o hayata yabancıdır. Çünkü Efendilerin sunduğu bu hayatı, yine Efendilerin iradesine bağlamıştır.
Beklediği “Kendisi” değil, bir “Efendi”dir.
 
Bu nasıl bir kitle psikolojisidir ki halkın kahir çoğunluğu ikide birde kurtarıcı bellediği birinin eteğine yapışır, “Kurtar bizi!” diye yalvarır!
Kitlelerin ruh halini bozanın ve insanı bu denli zavallılaştıranın, mülkiyet ve mülkiyet ilişkileri olduğunu söylemek mümkün; fakat bunu söylemenin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini de bilmek gerekiyor.
İnsanın bu denli radikal bir değişim geçirmesini ummak abesle iştigaldir.
Şimdilik, hiç değilse şu kadarını bilmek de yeter;
Beklediğimiz “Kendimiz” değilse, muktedirlerin iktidarı altında yaşadığımız her an “Kurtarıcı Efendilerin” iktidarını daha kalıcı, daha dirençli kılıyor.